❄️

1.1K 83 157
                                    

Kışın son ayı olmasına rağmen karlı bir gündü. Haftasonu olduğundan dolayı erken uyanmak zorunda kalmamıştı Tadashi. Uyandıktan sonra yatakta uzunca kalmış, sonra kalkıp yağan karı izlemişti biraz. Karnının acıktığını hissettiğinde üstündeki battaniyeyi atarak sandalyesinden kalktı. Her zaman bir battaniye olurdu sandalyesinde, bacakları üşürdü çünkü. Gerçi şimdi sadece bacakları değil bütün vücudu üşüyordu. 

Odasından çıkmadan önce kıyafetinin üstüne kalın bir hırka giydi ve çıkıp mutfağa ilerledi. Sıcak bir şeyin iyi geleceğini düşünerek annesinin yapıp dolaba koyduğu çorbayı çıkardı ve bir tabak kadar ısıttı. O ısınırken Kei'ye mesaj atmıştı uyandığına dair. Her haftasonunu birlikte geçirirlerdi. Tadashi uyandıktan sonra gelirdi Kei. Burada Tadashi'yle yalnız olabiliyordu; o geldiğinde evinde annesi, abisi ve bazen babası olduğundan dolayı orada rahat edemiyordu. Dolayısıyla da buraya gelmeyi tercih ediyordu.

Çorbasını içerken gelen mesaja baktı ve hızla yanıtladı. Çocuk yapması gereken birkaç şey olduğunu ve onları bitirdikten sonra geleceğini yazmıştı. Tadashi onu beklerken kitap okuyabilirdi. Ama bunu kesinlikle peteğin dibinde yapacaktı çünkü soğuktan titriyordu. Ev soğuk sayılmazdı fakat ekstra bir sıcaklığa ihtiyaç duyuyordu.

Odasına geçmeden önce biraz telefonuna bakıp biraz da böyle vakit harcamıştı. Sonra gidip kitabını okumaya başlamasından yaklaşık yarım saat sonra kapının çalınmasıyla kitabı bırakıp hızla çıkmıştı odadan.

Peteğin yanından ayrıldığı için üşüyen ve titreyen bedenini kapıya olabildiğince hızlı götürdükten sonra kapıyı açıp yüzündeki gülümsemeyle "Hoşgeldin!" diyerek karşıladı çocuğu.

Kei "Hoşbuldum." derken arkadaşının yüzüne baktı ve yanaklarının kızarmış olduğunu görünce kaşlarını çattı istemsizce. İçeri girip kapıyı kapattığı an "Tadashi, yine ateşin mi var?" diye sormuştu.

"Ha? Bilmem."

Kei ilerleyip elindeki poşeti masaya bıraktıktan sonra salonun köşesindeki çekmecelerden birini açıp ateş ölçeri aldı ve Tadashi'ye döndü. "Koy bunu koltuk altına."

Tadashi itiraz etmeyip dediğini yaparken koyduğu poşete bakıp "Ne getirdin?" diye sormuştu merakla.

"Annem kek yapmıştı. Yiyelim diye bir sürü gönderdi."

Tadashi'nin yüzünde tekrar bir mutluluk yeşerirken "Teşekkür ettiğimi söyle." deyip masaya ilerledi. Keki çok sevdiğinden dolayı dayanamamıştı açmak için.

Koltukaltındaki cihaz öttüğünde Kei onun almasını beklemeden kendisi aldı ve yazan sayıyı okudu. "38.1 olmuş. Üstündekini çıkar hemen."

"Ama üşüyorum."

"Biliyorum ama ateşin var."

"Ama dayanamam ki." diye mırıldandığında Kei sesli bir nefes verdi. "Tadashi çok üzgünüm ama ateşin düşene kadar dayanman lazım. İstersen alnına bez koyarız ya da duşa sokabilirim."

"Duş olmaz!"

"Ateşin düşmezse yapmamız lazım. O yüzden üstünü çıkar da buna gerek kalmasın."

Tadashi üzgün şekilde üstündeki kalın şeyi çıkarırken titrediğini görünce yüzünü üzgün bir ifade kapladı Kei'nin. Onun böyle olmasına dayanamıyordu ama ateşini düşürmek zorundalardı.

"İçindeki de kalınmış. Bunu da çıkarıp bir tişört giysen daha iyi. Bekle, getireceğim."

Çocuk tepki bile verememişken arkasını dönüp hızla ilerlemişti Kei. Dolaptan bir tişört çıkarıp hemen geri döndü salona. "Bunu giy. Ve çoraplarını da çıkar."

"Çıkardım bile." diye mırıldandı Tadashi titremeye devam ederken. Kei farkında değildi ama her ateşlendiğinde aynı şeyleri yaptıkları için biliyordu artık. Sadece yapmayı istemiyordu.

"Tamam o zaman sen bunu giyip koltuğa geç, ben keki getireceğim."

Tadashi onun dediğini yaparken koltuğa oturup iyice sinmişti oturduğu yere. Gerçekten çok fazla üşüyordu, tek başına olsa bunu asla yapmazdı ama Kei'ye itiraz edemiyordu. Etse de bir işe yaramazdı zaten. 

Keki yerken izledikleri diziye devam etmişlerdi biraz. Ama bu Tadashi'nin ateşinin düşmediğini fark edene kadar sürmüştü. Böyle düşmediği için Kei ona duşa sokacaktı. Tadashi itiraz etmiş ve ağlayacak dereceye gelmiş olsa da yapmama gibi bir seçenekleri yoktu.

"Suyu hazırladım." derken banyodan çıkıp odasına yarı çıplak şekilde oturan Tadashi'ye yaklaşmıştı. "Gel hadi."

"Tsukki..çok üşüyorum." diye mırıldandı çocuk titreyen sesiyle ve birkaç kez öksürdü. Otururken de öksürmüştü böyle. Gerçi, birkaç gündür yaşandığı için o an çok göze batmamıştı. Kei buna dayanamıyor olsa da çocuğu yürütmeye devam etti. "Biraz dayan, sonra daha iyi olacaksın."

Tadashi küvete girerken kesik kesik nefesler alıp Kei'yi korkutmuştu biraz. Tamamen girdiğindeyse dişlerini sıkmış ve çocuğun kendini sabunlaması için beklemeye başlamıştı. Bunu ilk yaptıklarında utançtan ölecek olmasına rağmen şimdi daha rahattı.

Önce saçlarını yıkamıştı Kei. Parmakları usulca dolaşmıştı saç telleri arasında. İyice temizlendiğine emin olduktan sonra da vücuduna geçmişti.

Lifin yanı sıra Kei'nin eli de tenine değdikçe huylanıyor, karıncalanan yere bakakalıyordu birkaç saniye. Garip hissettiriyordu.

Çocuğu iyice duruladıktan sonra Tadashi küvetten çıkarken havluyu tutmuş, çocuğun teninden damlalar akarken Kei kızardığını hissetmiş, hemen havluyla sarmıştı çocuğun vücudunu.

Odaya geçtiklerinde Tadashi yatağa oturmuş, Kei'nin kıyafet seçmesini izlemeye başlamıştı. Onunla bu kadar ilgileniyor olması bazen utandırsa da hoşuna gidiyordu. Hele Kei'nin diğer insanlara nasıl davrandığını bildiği için kendini özel hissediyordu.

"Bunları giy." derken kıyafetleri koyup kapıya yönelmişti. "Bitince seslen, saçlarını kurutacağım."

"Tamam." 

Islak boxerından kurtulup hızla giymişti hepsini çünkü hâlâ üşüyordu en baştaki kadar olmasa da. Camın önündeki peteğe baktı birkaç saniye. Kei'yi çağırmadan birkaç saniye önüne geçmeyi düşünmüştü ama pek yararı olmazdı hemen ayrılmak zorunda kalacağı için.

"Giyindim." diye seslendiği an kurutma makinesiyle içeri girmişti Kei. Yatağın hemen yanında priz olduğu için Tadashi bağdaş kurarak oturmuş, Kei de arkasına geçmişti.

"Bunu koy bakalım." Uzattığı ateş ölçeri alıp tekrardan koltukaltına koydu Tadashi ve saçında hissettiği elle gülümsedi. 

Aletin üstündeki sayı 37.4'e inmişti; biraz daha beklediklerinde 37 falan olur, sonrasında da kendiliğinden düşerdi.

"Tamam, bu kadar yeter." derken çocuğun saçlarını son bir kez okşayıp kalktı yataktan. "O kadar üşümüyorsun, değil mi?"

"Hm hm, o kadar üşümüyorum."

"Güzel. Bir daha bu kadar üşüdüğünde bana söyle hemen geleyim tamam mı?"

"Tamam söylerim."

Birkaç öksürükten sonra Tadashi de ayağa kalktı ve gülümsedi. "Hadi devam edelim diziye."


Heloo! Sonunda geri geldim ve sizi özledim habdjahd. Nasılsınız aşklarım umarım hepiniz iyisinizdirr

Üçüncü Tsukiyamamla geldim çünkü bu shipi uydurabiliyoruö aklımdakilere o yüzden en kolay onları yazabiliyorum. Zaten bayağı yavaşladım yazma konusunda o yüzden başkasıyla deneyip zorlayamıyorum🤦🏻‍♀️

Bölümler belli aralıklarla gelecek (4-5 gün diye düşünüyorum) Umarım seversiniz bu kurgumu da.

Ve geldiğiniz için teşekkür ederiimm♥️♥️





saudade || TsukiYamaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin