❄️

295 39 38
                                    

"TSUKISHIMA-KUUUN!"

Kei koridorda yankılanan adı yüzünden sinirden çenesini sıkarak olduğu yerde durmuş ve başını arkaya doğru çevirmişti hafifçe. Shoyo yüzündeki ifadeden dolayı bir anlık duraksamış olsa da Kageyama'nın kolundan çekip yanına gelmişti. 

"Tadashi'nin yanına gidiyorsun değil mi? Biz de gelebilir miyiz?"

Kei karşısında duran üçlüyü inceledikten sonra Shoyo'ya dikti gözlerini yine. "Tadashi'nin nerede olduğunu nereden biliyorsun?"

"Mesajlaştık, o söyledi yani. Geleceğimizi de söyledim. Senin peşine takılmamızı söyledi."

Sesli bir nefes verirken "Peki." diye mırıldandı Kei. "Gidelim."

Yol boyu konuşulan tek şey Tadashi'nin durumu olmuştu, çok da kısa sürmüştü çünkü Kei her şeye kısa kısa cevaplar verip ihtimal verdikleri şeyden bahsetmemişti. Sadece iyi olacağına dair bir şeyler söylemiş ve daha fazla sormaması için tamamen isteksiz bir görünüme bürünmüştü. Shoyo da bundan biraz çekindiği için susmayı tercih etmişti normal olarak.

Hastaneye gelmelerinin ardından Tadashi'nin odasının önündeyken Kei derin bir nefes aldı içeriye girmeden önce. Gün boyu mesajlaşmış olsalar da bir şey olacağı korkusu çok baskındı, konuşmadıkları her saniye kafayı yemiş gibi hissettirmişti hatta bu ona.

Arkasında duran kız "Tsukishima-kun, iyi misin?" diye sorduğunda fark etmişti kapıyı hâlâ açmadığını. "İyiyim." diye mırıldandıktan sonra kapıyı tıkladı ve içeriden "Gel." sesini duyunca kapıyı açtı.

Arkasındakiler önce kadınla selamlaşırken o direkt Tadashi'nin yanına ilerlemişti. Maske taktığından dolayı yüzünü tam göremese de sevindiği belliydi. 

"Gelebildim sonunda."

"Hoşgeldinn." derken gülümsemişti Tadashi. Onunla konuşmak istese de diğer arkadaşlarıyla da ilgilenmek zorunda olduğu için onların olduğu tarafa döndü ve bir kez daha hoşgeldiniz dedi sesini olabildiğince yüksek tutarak.

"Tadashi!! Nasılsın?!" Shoyo çocuğun yanına yaklaştığında Tadashi elini kaldırıp durdurdu onu önce. "Çok yaklaşmamanız lazım. Ve iyiyim, siz nasılsınız?" Son iki kelimesinde diğerlerine de bakmıştı.

"Biz iyiyiz, seni çok merak ettik sadece." diye araya giren Yachi'ydi. Kageyama her zamanki gibi daha sessiz durup dinliyordu sadece.

"Endişelenecek bir şey yok, sadece biraz burada kalacağım o kadar." demesinin ardından gelen mide bulantısıyla ağzını kapattı hemen eliyle. İnsanların önünde kusmak istemiyordu, bu fazla utanç verici ve iğrenç olurdu.

Onun bu hareketine karşılık Kei hemen yatağın kenarında duran kovayı alıp çocuğa uzatmıştı. Tadashi ufak bir utançla gülümseyerek başını salladı ve "İyiyim." diye mırıldandı.

"Miden mi bulanıyor? Hep mi?" Shoyo'nun meraklı sesi Kei'yi sinir etse de Tadashi bundan rahatsız görünmediği için sesini çıkarmamıştı.

"Dünden beri bu kadar kötü, öncesinde kusmuyordum ama şimdi fazla bulandığı için.."

"Kusacak gibiysen çıkabiliriz istersen."

"Hayır hayır, iyiyim sorun yok."

"Peki o zaman. Bak sana ne anlatacağım."

Shoyo'nun olduğu yeri unutmuşçasına böyle heyecanlı ve mutlu konuşabilmesi Kei'nin garibine gitse de sadece oturup izlemekle yetinmişti. Biraz Kageyama ve Yachi'yle de konuşmuştu. Tanıdığı ve sevdiği insanlar tarafından çevrelenmiş olması Tadashi'ye biraz iyi gelmişti ve Kei bunun farkındaydı. O yüzden kenarda sessizce oturup çocuğun dikkatini çekmek ve aklına takılmak istememişti.

Aslında çok uzun sürmeyen ama Kei'ye sonsuz gibi gelen bu ziyaretin ardından sonunda yalnız kalabilmişlerdi, Tadashi'nin annesini saymazsak tabii. O da odada daraldığından olacak, sık sık çıkıyordu.

"Yoruldum." diye mırıldanırken hafifçe gülmüştü Tadashi. Shoyo'yla konuşmak gerçekten yorucu oluyordu ama aynı zamanda eğlendiriyordu da.

"Bir daha gelmesine izin vermeyeceğim."

Çocuğun ciddi olmadığını bilse de "Hayır öyle demek istemedim." diye yanıtlamıştı Tadashi. "Gerçekten eğlendim."

Kei belli belirsiz gülümseyip başını eğdikten sonra dudağını dişledi. Böyle demiş olması Tadashi'nin onun yanında sıkılıyor olması ihtimalini aklına getirmişti. Normalde yaptıklarından emin ve özgüvenli bir insan olmasına rağmen konu Tadashi olunca yeterli olup olamadığı konusunda şüphe duyabiliyordu istemsizce.

"Bahçeye çıkmama izin verirler mi acaba?"

Kei gözlerini tekrardan ona dikip "Bilmem." diye mırıldandı. "Annen gelince soralım."

"Tamam."

Birkaç dakika sonra kadın geldiğinde Tadashi kadını şaşırtacak derecede bir heyecanla konuştu. "Anne! Bahçeye çıkabilir miyim?"

"Ah, bilmiyorum ki. Hemşireyi çağırıp soralım."

Tadashi başını sallarken yatağının yanındaki düğmeye basıp kapıyı gözlemeye başladı. Çok geçmeden onunla ilgilenen hemşire girmişti içeri.

"Bir sorun mu var?"

"Tadashi dışarı çıkıp çıkamayacağını soruyor."

"Çıkabilir ama uzun kalamaz."

"Olsun, birazı da yeter bana." derken hemen bacaklarını yataktan sarkıtmıştı çocuk. "Hadi gidelim!"

"Dur, serumunu taşıyabileceğin hâle getireyim." Uzun metal şeyi olduğu yerden ayırdıktan sonra çocuğu kalkması için tuttu, dolaptaki montunu tek koluna giymesine ve diğer kolunu da kapatmasına yardım etti. "Çok kalın giyinmemen lazım ama tamamen korumasız da çıkamazsın." Ateş düşürülerinden dolayı çok üşümüyordu zaten şu an, o yüzden itiraz etmedi ve serumun takılı olduğu o şeyi tutup ilerlemeye başladı. Ara sıra ayağa kalkmış olsa da genel olarak yatakta çok kaldığı için her defasında biraz zorlanıyordu. Kei bunun geçeceğini bilse de kendini tutamayıp çocuğun koluna girdi ama Tadashi onu hasta etmekten çok korktuğu için hemen geri çekilmişti. "Tsukki çok yaklaşmaman lazım!"

"Tadashi abartıyorsun."

"Abartmıyorum!"

"Koluna girmesinde sorun yok, maskesi kapalı olduğunca bulaşma şansı çok düşük. Ki zaten şimdiye dek bulaşmamış, o yüzden daha da düşük bir ihtimal." diyerek araya giren hemşireye baktı Tadashi. Sonra da biraz isteksizce izin verdi Kei'ye. Ondan uzak durmaktan kendisi de nefret ediyordu ama hasta olacağından çok korkuyordu işte.





saudade || TsukiYamaDonde viven las historias. Descúbrelo ahora