❄️

177 22 186
                                    

Sarılarak kaç dakika geçirdiklerini bilmiyorlardı ama uzun sürdüğünü Kei'nin ağlamaktan yorgun düşüp uyuyacak gibi olmasından anlamışlardı. Tadashi'den de herhangi bir arama ya da mesaj gelmediği için hâlâ uyuduğunu düşünerek dönmek için acele etmemişlerdi. Daha doğrusu Kei birkaç kez söylemiş, Yuuta da bunu öne sürerek o tamamen sakinleşene kadar beklemek istemişti.

Şimdiyse dönüyorlardı odaya. Kei vücudunun hâlâ biraz titriyor olmasından dolayı garip hissediyor, zor yürüyordu güçsüzlüğü sebebiyle. Yuuta söylese de ondan yardım almak istememişti çünkü çocuk da çok sağlam sayılmazdı. Ağır olmasa bile zorlanmasını istememişti.

İçeri girdiklerinde Kei kapının önünde durmuştu bir anda. Yumruklarını sıktığını fark etti Yuuta. Anlayabiliyordu ne kadar zor olduğunu. Kendisine bile bu kadar garip gelirken Kei'ye nasıl hissettiriyordu kim bilir.

"Kei, geç hadi."

Onun sesiyle irkilen çocuk sertçe yutkunup bir adım attı. Her an yere düşebilecek gibi hissediyordu, kalbi ağzında atıyordu sanki. Duygu ve düşüncelerini karmakarışıktı, aralarından düzgünce idrak edebildiği sadece korkuydu.

Yatağın yanındaki sandalyeye yerleşirken dolu gözlerini kırpıştırdı birkaç kez. Tadashi'nin yüzüne bakmaya korkuyordu tekrardan ağlamaya başlayacak gibi hissettiği için. Yuuta'yı ne kadar endişelendirdiğinin farkındaydı, aynısı bir daha olsun istemiyordu.

Derin bir nefesten sonra bakabilmişti sevgilisinin yüzüne ama bunu yaptığı an yanakları ıslanmaya başlamıştı bile. Nefes alış verişini sabit tutmaya çalışarak bakmaya devam ederken omzunda Yuuta'nın elini hissedince hemen gözlüğünü çıkarıp kolunun tersiyle gözlerini sildi.

"Delirecek gibi hissediyorum. Şu an onun yanındayım diye sakin kalabiliyorum ama kapıdan çıktığım an kendimi kesmeye çalışacağım büyük ihtimalle."

"O zaman çıkmayacaksın."

"Sonra ne olacak ki sanki?" Zorla yutkunup devam etti. "Öldüğünde.."

"Kei, bunu böyle dillendirirsen çok daha kötü hissedeceksin. Yapma."

Kei sevgilisine döndü tekrardan. "Çok pişmanım. Ona aşık olduğumu daha erken söylemediğim için çok pişmanım."

"Şimdi pişman olman bir şeyi değiştirmiyor. Ve şöyle düşün, yine de senelerdir birliktesiniz değil mi? Tamam, bazı şeyleri geç yaşamaya başlamanız çok üzücü ama bundan önce de birlikteydiniz ve her şey çok güzeldi. Bunun pişmanlığını yaşaman bir boka yaramayacak, o yüzden geçirdiğiniz onca güzel zamanı düşün sadece."

"Ama yine de.."

"Lütfen Kei, bir de bu üzmesin seni."

Çocuk bir şey daha söylemeden önce odayı dolduran öksürük sesiyle ikisi de irkilmiş, Tadashi'ye bakmışlardı korkuyla. Birkaç kez öksürmesinden sonra gözlerini açmış, canı acısa da Kei'yi yanında görmesiyle istemsizce gülümsemişti. Onun bu ifadesine karşı Kei yine nefes alamayacak gibi hissetse de belli etmeyip "Günaydın" diye mırıldandı. Ondan sonra Yuuta da hemen "Tadashi ben geldim!" demişti.

"Hoşgeldinn."

"Sen uyurken sıkıldığı için beni çağırdı." diyerek gözüyle çocuğu gösterdiğinde Tadashi sormuştu.

"Ne kadar uyudum ki? Çok mu sıkıldın?"

"Bir saate yakın uyudun. Ve hayır sıkılmadım. Yuuta'yı tek otururken gördüğüm için çağırdım." dediğinde Yuuta'dan hafif bir yumruk yemişti.

saudade || TsukiYamaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin