2.9K 185 18
                                    

Jimin yattığı yerde rahatsızca kıpırdanıp yorganı kafasına kadar çekti. "Başka gidecek yer mi yoktu da yüzüme vuruyosun"güneşe söylene söylene yatakta doğruldu.

Yatağın yanına baktığında Jungkooku görememişti. Oysaki uyuduğunda sabah görmek istediği tek yüz onun yüzüydü.

Yataktan kalktığı banyoya ilerlemiş direkt yüzünü yıkayıp aşağı kata indi.

Evin her yerine bakmış ama Jungkooku bulamamıştı. Telefonu olsa arardı belki ama yetimhanede hiç telefona ihtiyaç duymadığı için almamıştı.

Başka türlü bulamayacağı için salona geçip beklemeye karar verdi.

-

Akşam üstü çok sıkıldığı için televizyonun başından kalkıp birşeyler yemek için mutfağa gitti küçük beden.

"Dolapta benim kadar boş" dudaklarını büzüp buzdolabının başından ayrıldı. Yiyecek birşey yoktu ve biraz daha yemek yemezse düşüp bayılıcaktı.

Tekrar gidip salondaki yerine oturmuş yeni bir film açmıştı.

"Jiminie" Jimin duyduğu sesle heyecanlanmış direkt sesin geldiği tarafa bakmıştı.

Jungkook kapının pervazına yaşlanmış bir şekilde duruyordu. Ayrıca elinde bir sürü poşet vardı.

"Hoşgeldin" Jimin heyecanını bir kenara bırakıp soğuk ses tonunu takınmıştı.

"Hoşbuldum" Jungkook küçük bedenin yanına gelip oturdu. "Öncelikle üzgünüm çıkarken sana haber vermeliydim. Fakat acil şirkete gitmem gerekiyordu. Nasıl haber vereceğimi bilemedim"

Jungkook elindeki poşetlerden küçük olanı eline alıp yanındaki bedene uzattı. "O yüzden sana telefon aldım. Haberleşmemiz kolay olsun ve sende evde sıkılma diye"

Jimin önce Jungkooka sonra elinde hala tuttuğu poşete baktı. "Teşekkür ederim en kısa zamanda bir işe girip kıyafet ve bu telefonun parasını sana ödeyeceğim"

Yanındaki beden hafif bir tebessüm etmişti. Bu çocuğun kimseye borçlu kalmak istememesini çok seviyordu ama o kimse değildi. "Jimin ben senden hiçbir şeyin parasını istemiyorum. Sana birşeyler almayı ben istiyorum. Ben parasında değilim yeterki sen aldıklarımı beğenip mutlu ol"

Jiminin gözleri dolmuş, dudakları büzülmüştu. Bu zamana kadar kimse ona böyle şeyler yapmamıştı. Bırakın telefon ve kıyafet almayı bir tane çikolata bile almamışlardı.

Buna anne ve babasıda dahil. "T-teşekkür ederim" başını ellerine indirmiş Jungkookun verdiği kutuyla bakışıyordu.

"Böyle şeylerin önemi yok. Benim için önemli olan tek şey senin mutluluğun ve sen böyle parasını veririm deyince ben çok üzülüyorum." Jungkook, Jiminin çenesini tutup bakışlarını kendine çevirirken konuşmuştu.

Jimin ufak bir tebessüm edip bakışlarını Jungkooka dikmişti. "Tamam söz bir daha böyle şeyler söylemeyeceğim"

Jungkook biraz daha yanındaki bedenin dibine girip yüzlerini yakınlaştırdı. "Şimdi sen telefonunu aç ve ona alışmaya çalış bende bize yemek söyleyim"

Jimin yakınlıktan dolayı yutkunmuş ve hafifçe kafasını sallamıştı. Ama Jungkookun dediklerinden tek dikkatini çeken tek şey yemek söyleyecek olmasıydı.

Yanındaki beden yanından ayrılınca elindeki telefonu açmaya başladı.

-

"Jungkook bununla oyun oynanıyor mu?" Jimin bir yandan pizzasını yiyor diğer yandan telefonu inceliyordu.

D e c i s i o n sWhere stories live. Discover now