2.3K 170 63
                                    

"Siparişleriniz geldi efendim" biz şaşkınca bakmaya devam ediyorduk çünkü sipariş vermemiştik.

"Biz sipariş vermemiştik?" Jungkook tek kaşını kaldırmıştı ve şuan aşırı seksi duruyordu.

"Ama adreste burası var yanlış getirmiş olamam" adam hala elindeki poşeti bize uzatıyordu ki elinden çekip aldım.

"Her neyse artık gelmiş kook boşverelim" Jungkookta kafasını sallayarak beni onaylamış, kuryeye iyi günler dileyerek kapıyı kapatmıştı.

"Siktiğimin kuryesi yüzünden mi seni öpemedim" gelen paketi açmaya çalışırken kulağıma Jungkookun dediği şeyler dolmuş ve utanmıştım.

Sanki duymamışım gibi paketi açmaya devam ediyordum. Sonunda paketi açtığımda içinden iki tane pijama takımı çıktı.

Pijamaların ikisinide açıp baktım. "Kook şunlara bak çok güzeller" Jungkookunda bakışı bana dönmüştü.

"Evet Jimin çok güzeller. Biri civcivli biri tavşanlı." Anlaşılan hala sinirliydi. "Biri bize mesaj vermeyemi çalışıyor?"

Kim bize neden mesaj versin ki. Kafamı Jungkooka doğru çevirdiğimde sinirli sinirli bakıyordu.

Acaba siniri beni öpemedigi için miydi?

Bunu denemeden bilemezdik. Hızlıca yanına doğru koşup önünde durdum. Tek kaşını kaldırmış bana bakarken birden yüzüne yaklaşıp dudaklarına kısa ama sert bir öpücük kondurup odaya doğru kaçtım.

Orda durursam utançtan ölebilirdim. Tabi arkamda sinirli yerine şaşkın bir Jungkook bıraktığımı bilmiyordum.

"JİMİN! SEN AZ ÖNCE NE YAPTIN?" evet tanrım ben ne yapmıştım. Muhtemelen Jungkook şuan odaya geliyordu ve kendime saklanacak yer bulmalıydım.

Tam dolabın içine girecekken Jungkook gelmişti. "Oraya girseydin seni çabuk bulurdum biraz yaratıcı bir yer bulmalısın" birde benimle dalga geçiyordu.

"Kook git burdan!" ben bağırınca kaşları daha çok çatılmıştı. Ellerimle yüzümü saklamaya çalışıyordum ama olmuyordu.

"Bunlar niye bu kadar küçük yüzümü bile kapatmıyor!" Sinirle kaşlarımı çatmış ellerime bakarken arkamdan Jungkookun sarıldığını hissettiğimde daha çok kızardım.

"Çok tatlısın" boynuma öpücük kondururken kulağıma fısıldaması bana hiç iyi gelmiyordu.

"Kook çok utanıyorum şuna bak yüzüm kıpkırmızı oldu!" Ona doğru dönerek yüzümü göstermiştim.

"Utanınca daha çok tatlı oluyorsun." gözleri dudaklarıma kayınca daha çok heyecanlanmıştım. Bende onun yaptığı gibi gözlerimi dudaklarına kaydırınca yüzünde bir tebessüm oluşmuştu.

"Sence şimdi seni öpmeli miyim?" Usulca kafamı sallamıştım. Öpme diyemezdim çünkü şuan çok güzel duruyordu. Git gide ona aşık olduğumu hissediyordum.

Yavaşça yüzüme doğru yaklaşıp dudaklarıma bir santim kala durdu. "Çok güzelsin" bu son cümlesi olmuştu.

Dudakları dudaklarımın üzerinde naif bir şekilde hareket ederken düşmemek için ellerimi boynuna çıkarıp sıkı sıkı tutundum.

Onunda elleri belime doğru kayıp hafifçe okşamaya başladı.

Şuan çok güzel hissediyordum.

Ensesindeki saçlarla oynamaya başlayınca ufak bir inilti bıraktı dudaklarıma.

"Bu dolgunlukları nasıl bırakacağımı bilmiyorum." Nefes almak için ayrıldığımız da söylediği şey utanç duygumu dahada kabarttı.

Daha nefesimizi toparlayamadan tekrardan dudağıma yapıştığında birazcık üst dudağını emerek geriye çekildim.

"Kook acıktım" Jungkook şimdi sırasımıydı der gibi yüzüme bakıyordu.

"Tamam güzelim sen dinlen ben sana kahvaltı hazırlayım."

-

Jungkookun yaptığı nefis yemekleri yedikten sonra Jungkooka bir telefon gelmiş ve acil şirkete gelmesi söylenmişti.

Oda direkt hazırlanıp evden çıktı.

Bende bu koca evde tek başıma sıkıldığım için Taeyi arayıp konuşmaya karar verdim.

Israrla aramama rağmen telefonu açmıyordu. Muhtemelen dersteydi.

Neler yapabileceğimi düşünürken neden Jungkookun yanına gitmediğimi düşündüm.

Sonuçta kocamdı demi istediğim zaman gider ve görürdüm.

Yukarı kata çıkıp üzerime beyaz tişört, kırmızı hırka ve siyah pantolon geçirdim.

-

Artık hangi asansörü kullanmam gerektiğini bildiğim için direkt Jungkookun odasına gittim.

Kapıyı tıklatma gereğinde bulunmamıştım sonuçta eşiydim değil mi?

Ama kapıyı tıklatarak girmeyi tercih ederdim. En azından karşısındaki kadın oturuşunu düzeltirdi.

"Bu şirkette kaç kere kapıyı çalmadan girmeyin demem gerekiyor!" Jungkook başını dosyalardan kaldırmadan bağırdığında korkudan yerimden sıçradım.

"Herkese böyle bağırır misin?" Kendimi hemen toparlayıp konuştuğumda başını kaldırıp direkt gözlerime baktı.

"Oh! Bebeğim sen miydin?" Anlaşılan beni beklemiyordu. Şaşkın şaşkın bakan gözleri bunu açık ediyordu.

"Evet Kook" bana hala şaşkınca bakmaya devam eden bedenin yanına doğru adımlayıp dudağına küçük bir öpücük kondurdum.

Yarım ağız sırıtması hoşuna gittiğini belli ediyordu.

"Evde sıkıldın mı?" Başımı sallayarak onu onayladım.

"Benimde işim bitmek üzereydi. İstersen otur hemen halledip yemek yemeye gidelim." Benden onay beklercesine bana baktığında tekrar başımı sallayıp karşısında ki koltuğa oturdum.

Oda aldığı onayla işine geri dönmüştü. Biraz sonra içeriye güzel giyinimli bir adam girmişti.

"Çalışa çalışa profesör olcaksın" konuşurken Jungkookun kafasına vurması komiğime gittiği için kıkırdadım.

"Oh! Jungkook bu gördüğüm tatlılık senin kocan olan adamın tatlılığı mı?" Gözlerini açarak bana baktığında biraz korkmuştum.

"Sakın kocama dokunma adi herif" adam bir bana birde Jungkooka bakıp bana doğru koştu.

Yanaklarımı elleri içine alıp sıkıp sıkıp bırakıyordu. Buda canımı yakıyordu ama birşey diyemezdim.

"Aww çok tatlısın!" Sonunda yanaklarımı bıraktığında derin bir nefes alıp yanaklarımı okşadım.

"Jungkook bence bu adamla boşanmalısın. Bu tatlılık sana fazla" Jungkook göz devirerek yanımıza gelip beni yanına çekti.

"Sana kocamdan uzak dur dedim. Ayrıca tatlıysa tatlı sanane Hoseok!" Aslında fazla olan birisi varsa o kişi Jungkooktu. Onu hakediyormuyum bilmiyorum.

"Tamam be yemedik kocanı. Ama belki sonra yiyebilirim. Şimdi işlerim var." Tekrar bana doğru yaklaştığında Jungkookun arkasına geçtim. Çünkü tanrım! Yanaklarım çok acıyordu.

-

Alakasız bir yerde bitirdim ama yapacak bir şeyim yok.

Ablamın düğünü var ve köydeyim ancak bu kadar oluyor.

Kusurum varsa affola 🧡

D e c i s i o n sحيث تعيش القصص. اكتشف الآن