39- "Dış Kapının Dış Mandalı"

5.6K 335 146
                                    

Keyifli okumalar ♡♡♡

300k için kocaman öpücükler sizeee

Finale son yirmi falan kaldı sanırım. 60-65 gibi final oluruz.

Oy ve yorumları alabilirsem sizi öperim bgwgbangngs

Son okumayı yapmadım, bilginiz olsunnn. Siz okurken yapacağım

Banu Kırbağ- Unutulur
Sezen Aksu- Yalnızca Sitem

¤¤¤

"Bu hayat böyledir dostum, her aşk bir gün hayal olur. En değerli hatıralar, bir gün gelir unutulur."

Saatlerdir olan yoğunluğumuza bir yenisi eklendiğinde sıkıntılı bir şekilde nefes verdim dışarıya doğru. Göktuğ'un Toprak denen çocuğa bakabileceğini söylemek büyük bir hataydı.

Çocuk çocuk değil de bela makinesiydi resmen. Eve girdiğinden beri on kez evden kaçmaya çalışmış, üç kez evden kaçıp sokağın başına kadar koşmuş, bir kez ödev yapıyorum diye bizi kandırıp kavgaya karışıp geri dönmüştü.

Ya kıçında kurt vardı ya da farklı sıkıntıları ve problemleri vardı, bunu bilmiyordum. Ama kesinlikle normal bir çocuk değildi.

Şimdi ise Göktuğ üç yaşındaki ve tam olarak varlığına bile alışamadığı yeğenini susturmaya çalışıyordu. Toprak'ı da benimle bir odaya kilitlemiş, bana da gözümü ondan ayırmamam gerektiğini tembihleyip gitmişti.

Hiçbir şeyi sorgulamaya fırsat bulamamıştık. Her şey o kadar hızlı gelişmişti ki etmem gereken kahvaltıyı bile adamakıllı edememiştim çocuklar geldiği için. Göktuğ'un hayalinde oturduğumuz dört kişilik kahvaltı masası hayal olarak kalmıştı sonuç olarak. Benim yemek yemem gerektiğini düşündüğü için de odaya birkaç parça kahvaltılık getirmişti, az önce de verdiği ilaçları içmiştim.

"Kaç yaşındasın sen?" diye sordum yatağın üzerinde ödevini yapıyor olan çocuğa doğru dönüp. Yaşını biliyor olsam da onun üzerindeki gerginliği de kendi üzerimdeki gerginliği de azaltmak istiyordum, bunu yapmak için de konuşmaktan başka bir seçenek gelmemişti aklıma.

O da benim önümdeki test kitaplarına baktı bir süre. Daha sonra ise yataktan inip yanıma doğru ilerletmişti adımlarını. Konuşmuyordu. Sadece susup bir şeyler yapıyordu ve geldiğinden beri aynı şekilde davranıyordu.

Anlatmak istediği şeyleri sadece eylemleri ile anlatıp susuyordu. Anlaşılmayı bekliyor olmalıydı ve bu yaptığı şeyler sekiz yaşındaki bir çocuk için çok fazlaydı.

"Yanlış çözmüşsün soruyu."

Duyduğum şeyle kaşlarımı hafifçe çatıp çoktan yanıma gelmiş ve gözlerini önümde duruyor olan test kitabına dikmiş olan Toprak'a baktım şaşkınca. Çözdüğüm bir türev sorusunu yanlış çözdüğümden bahsediyordu.

Türev sorusu çözebildiğini iddia ediyordu ve sekiz yaşındaydı.

"Bana öyle bakacağına türev almayı öğren. Çarpım şeklindeki ifadelerde ilkinin türevini ikincinin türeviyle değil kendisi ile çarpacaksın." Parmağını bir üstteki soruya da götürdü bu cümleleri kurduktan sonra. "Bir de türevin grafiği verildiyse grafikte yatay ekseni kesen noktalar eğimin sıfır olduğu noktalar oluyor, orada kafan karışmış. O noktalarda maksimum ya da minimum değer arasan daha doğru olur, soruya da bu kadar eziyet etmeyip hızlıca çözmüş olurdun."

Şaşkınlıkla gözlerimi büyütmekle yetindim sadece. El kadar çocuğun benden iyi matematik bildiğine inanamıyordum, belki de inanmak istemiyordum ama durum buydu. Benim zor çözdüğüm matematik sorularına ikinci yollar üretebilecek kadar iyiydi hatta matematiği.

Koçum BenimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin