52- "İlk Olmayan Son Yüzleşme"

2.2K 229 173
                                    

Bugün bölüm atacağım için belki okumayan falan vardır diye güncelliyorum bu bölümü

Bölüm başı uyarısı: Göktuğ'a fazla sövmeyin. Kişisel ricam. Ben Göktuğ'u seviyorum.

Bölüm başı uyarısı iki: Eğer ki oy ve yorum gelmezse en kısa sürede finali yazıp atacağım, konu bütünlüğü umurumda bile değil. Hak edene hak ettiği dilden konuşacağım artık. Bu bir tehdit de değil, bıkkınlığımı dile getiriyorum sadece. Umarım anlamışsınızdır.

Cem Adrian, Halil Sezai- Buruk

Kırık, dökük bir can; yitik, bitik bir kalp; yanık, yenik bir aşk var içimde.

Emanet bir nefes var içimde...

¤¤¤

Başımdaki derin sızıyla eş zamanlı olarak gözlerimi de araladım hafifçe. Kulağımın altında hissettiğim hızlı kalp atımları, bedenimin etrafında hissettiğim kollar...

Kafamı hafifçe kaldırıp göğsüne sığındığım kişinin gözlerini bulmaya çalıştım. Kokusu tanıdıktı, kim olduğunu da anlamıştım ama gözlerine bakıp rahatlamak istiyordum.

Benim kendisine baktığımı hissetmiş gibi ellerinin tersiyle gözlerini kurulayıp kafamı tekrardan bastırdı göğsüne. Kollarımı daha sıkı dolamıştım ben de onun bedenine. Tek eli saçıma daldı. Beni sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Güzelim." diye mırıldandı nahif bir biçimde. Ciğerlerime yeni yeni ulaşan oksijenin verdiği yanma hissiyle hıçkırdım bir kez. "Güzel sevgilim benim."

"Bayıldım mı ben?"

"Bayılmışsın bir tanem." dedi saçlarıma derin bir öpücük daha bıraktığı esnada. "Sen beni isteyince baban beni aradı."

Kesik bir nefes daha çektim ciğerlerime. Çenemi göğsüne yaslayıp gözlerinin içine bakmaya çalıştım. "Çok korkuttum mu seni?"

Yüzümdeki saçları gülümseyerek geriye doğru ittirdi. Alnıma ve burnumun ucuna dudaklarını bastırmıştı içi gider gibi. "Biraz." dedi gözlerini kaçırarak. Yüzündeki ifadeden bile anlaşılıyordu yalan söylediği. "Biraz endişelendim sadece ama sorun değil."

Onu zorlamadan tekrardan kulağımı göğsüne yerleştirdim huysuzca. Huysuzdum çünkü yorgundum. Muhtemelen kriz geçirmiştim, yaşananları hatırlamıyordum. Sınava bir gün kaldığı için garipsediğim bir durum olmasa da çoğu şeyi atlattığımı düşündüğüm bir zamanda kriz geçireceğime ihtimal vermemiştim hiç.

Hep böyle mi devam edecekti?

Hayatımın dönüm noktalarından önce sürekli krizler geçirecek ve avutulmayı mı bekleyecektim?

"Daha iyi misin güzelim?"

"İyiyim." diye mırıldandım isteksiz bir şekilde. Can ile konuştuğumu, daha sonrasında ise yapamadığım sorularıma baktığımı anımsıyordum. En son lavaboya kalkmış ve başım döndüğü için duvara tutunmuştum, gerisi yoktu. "Midem bulanıyor sadece biraz."

"Bir şeyler yersen geçer belki." Tekrardan burnuma dokundurdu işaret parmağını. "Biraz yemek yemek ister misin?"

"Bebek miyim ben Göktuğ? Şöyle davranma bana."

"Bebeksin." dedi anında. Ses tonunda şaka yapar gibi bir hâl de yoktu. Gayet emindi kendinden. "Ben seninle ilgilenmeyeceksem biz neden sevgiliyiz?"

"Öyle değil." diye mırıldandım içime içime. Aslında kurabileceğim bir itiraz cümlesi yoktu ama Göktuğ'un böyle konuşması hoşuma gittiği için birazcık şımarmak istemiştim.

Koçum BenimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin