34- "Dokunmadan Sarılmak"

9.1K 553 497
                                    

Keyifli okumalar, kontrol etmeden atacağım sizi bekletmemek için. Saat zaten yeterince geç, daha fazla beklemeyin.

Sınır koyuyorum ama takan yok. 200 oy 600 yorum, geçmeyin de göreyim kösapodkösod

Kitabı beğenmiyorsanız hakaret etmeden eleştirebilirsiniz buna açığım, yazım dilimi de eleştirebilirsiniz. Fakat bazı arkadaşlar artık hakaret etmeye başladı ve bu benim kaldırabileceğim bir şey değil. Daha fazla böyle devam edilirse kitabı silip gideceğim yani.

Kısacası: hakaret eleştiri değildir!!!!

Sezen Aksu- Geçer
Ferdi Özbeğen- Dilek Taşı
Gece Yolcular- Ölüm de Var Sonunda

Not: Bölümü gece attığım için sabah güncelledim...

¤¤¤

Yağmurlu bir hava.

Yağmurlu bir hava, ucu bucağı olmayan otoban ve etraftaki gürültülü karmaşa.

Ortasında durduğum yola bir bakış atıp kanlar içinde kalan üzerimde gezdirdim gözlerimi. Ne olduğunu, nasıl olduğunu, buraya nasıl geldiğimi bilmiyordum. Tek bildiğim şey bir kaza olduğuydu. Bir kaza olmuştu ve hava yağmurluydu.

Yağmurlu havada bir kaza olmuştu...

Yaşadığım şok, nabzımı benden bağımsız bir şekilde hızlandırdığında elimle kendimi yokladım bir müddet. Bu konuda travmalıydım. Senelerden beri travmalıydım hem de. Atlattığım ya da şahit olduğum sayısız kazaya ev sahipliği yapmıştı vücudum. Kendimi kontrol etme sebebim buydu.

Ama iyiydim.

Ben iyiysem kazayı kim yapmıştı?

Üzerimdeki kan kime aitti?

"Arşın!"

Adımı duymamla büyük bir beklentiye girerek kalabalığa diktim gözlerimi. Sevdiğim kızın kıpkırmızı olan ela gözleri bana bakıyordu. Adımdan başka hiçbir şey söylemeden kollarımın arasına sığındığında ne yapacağımı bilemeyerek etrafımı izledim bir süre. Daha sonrasında ise ben de onun beline sarmıştım kollarımı sıkıca.

Bana Arşın demişti.

Ama konuşup da bunu soramadım. Dilime kilit vurulmuş, konuşma kabiliyetim elimden alınmış gibiydi.

"Çok yağmur yağıyor." dedi Defne burnunu çekerek. "Ben yağmurlu havaları sevmiyorum artık."

Derin bir nefes aldım. Karmakarışıktım. Bana mı bir şey olmuştu da farkında değildim? Ya da Defne mi kötüydü? Şu an burada ne oluyordu? Hiçbir şey bilmiyordum.

"Arabanın anahtarı sende mi?"

Kaşlarımı çattım istemsiz bir biçimde. Benim arabam mı vardı?

Neden, nasıl çıktığını bilmesem de "Evet." deyivermiştim birden. Ses tonum bana da yabancıydı. Ellerim titremeye başlamıştı. Hatta gözlerim de dolmuştu birden. Her şey garipti, ben de gariptim. Kendim gibi değildim.

Dakikalar geçmişti ve dudaklarım arasından çıkan tek kelime evet kelimesi olmuştu. O da asılsız bir şey için söylenmişti. Benim bir arabam yoktu, arabasını ödünç alabileceğim biri yoktu, üzerimde bir araba anahtarı bulunması imkansızdı.

İlerimizdeki karmaşa, iyice arttığında geriye doğru sendelemişti bedenim. Bedenimin geriye sendelemesiyle eş zamanlı olarak da sol gözümden bir damla yaş süzülmüştü yanaklarıma doğru. Artık emindim. Sevdiğim birine bir şey olduğundan emindim ama kime ne olduğunu bilmiyordum.

Koçum BenimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin