23- "Çıkmaz Sokak ve Kaldırım"

10.9K 683 242
                                    

Bölüm biraz duygusal (çok az) Okuduklarınızın sorumlusu ben değilim. Kitap, ders formatından çıkıp gayet ciddi bir kurgu oldu; bunun da sorumlusu ben değilim fjajgsgmsmdh

Oy ve yorum alayım mı?? LÜTFEN LÜTFEN LÜTFEN

Keyifli okumalar ♡♡♡♡

Medya:
Emir Can İğrek- Meydan (Akustik)
Emir Can İğrek- 1001

¤¤¤

Kapı tarafından gelen tıkırtılar ile birlikte kafasını önündeki tabletten kaldıran Göktuğ, sıkkınca bir nefes verip arkasına yaslandı. Arkadaşı gelmişti, bunu biliyordu. Sorması, öğrenmesi gereken çok şey olduğunun da farkındaydı ama alacağı cevapların içeriği ne olursa olsun onu rahatsız edecekti; bunu da biliyordu.

Önündeki telefonu da izledi bir süre. Defne hâlâ aramadaydı. Operatör üzerinden, dakika bazlı olan konuşmaları her saat sonunda kendiliğinden sonlandığı için internet üzerinden sesli bir arama başlatmıştı Göktuğ. Defne'nin sorununun ne olduğunu bilmese de, anlamasa da bir şeylerden korktuğunu fark ettiği için böyle bir çözüme başvurmuştu.

Şimdi ise Defne uyuyakalmıştı. Göktuğ sıkıntılı bir nefes bıraktı dışarıya doğru. Ardından eve yeni giren arkadaşının bitik görüntüsüne kaşlarını çatarak bakıp telefon aramasını sonlandırmıştı. "Ne oldu lan sana?" diye sordu koltuk değneklerini hızlıca kavranadan hemen önce. Kazadan sonraki ilk zamanlarına göre çok daha iyi hissettiği için eskisi kadar temkinli davranmıyordu artık. Sorunları, ağrıları hâlâ olsa da bunlar hayatını etkileyecek derecede üst düzey şeyler değildi.

"Boş ver." dedi Can omuz silkerek. Ardından Göktuğ'ya zorluk çıkartmak istemediği için ona hazırladığı misafir odasına girip kendisini kanepenin üzerine bırakmıştı. Göktuğ anlamadığını belli edercesine ona baktığında ise oralı olmayıp tekrardan araladı dudaklarını. "Böyle hayatı sikeyim ben."

"Ne oldu lan, ne oldu?"

Can komik bir şey duymuş gibi küçük bir kıkırtı bıraktı dışarıya. "Ne olmadı ki diye sorsan daha mantıklı olurdu kardeşim." demişti üzerindeki ceketi bir hışımla omuzlarından ayırırken. "Mutlu olmaya çalışmaktan yoruldum ama mutlu da olamıyorum, dönüp duruyorum öyle."

Göktuğ kalktığı yere geri oturup sırtını yavaşça arkasına yasladı ve bacağını sürekli koyuyor olduğu pufun üzerine uzattı. "Baban mı yine?" diye sormuştu ilgili bir şekilde. Arkadaşının sorunu her neyse bunu çözmek istiyordu. "Yine şirketle alakalı falan mı konuştu?"

Cevap gelmedi uzunca bir süre. İkisi de sustu. Ne Can yaşadığı şeyleri anlatabildi ne de Göktuğ aklına takılan, canını sıkan şeyleri sorabildi. Öylece oturup sustular sadece.

Bu hareketsizliği bozan kişi de Can olmuştu. Hafifçe doğruldu uzandığı yerde. Gün içinde yaşadığı şeyler geliyordu sürekli gözünün önüne. Bunların yaşanmak zorunda olup olmadığını düşünmekten kafayı yiyecek raddeye gelmişti. İşin içinden çıkamayınca da alkole sarılırken bulmuştu kendini. Ama zihni o kadar kalabalık ve kaos doluydu ki alkol bile dindirmemişti o gürültüyü.

Kısacası çıkmazdaydı.

Bir şeyler yapabilirdi, belki kendisini sıyırabilirdi ama ardında bıraktıklarını da umursamaması gerekiyordu bu şekilde.

Gerçi birilerini ardında bırakmadığı zaman da kendisini herkesin, babasının bile gözünde hiç edecekti.

"Defne bana yazdı mı?"

Ortam bu soru üzerine buz kesince Göktuğ gözlerini hafifçe kıstı. "Yazdı." diye söylenmişti kendi kendine. Dönen bir olay olduğuna emindi ve bunu çözmeye çalışıyordu. "Haberin var mıydı?"

Koçum BenimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin