18. Bölüm - Affedilmeyen Kalpler Cehennemi

544 67 26
                                    

Yeni bölüme hepiniz hoş geldiniz. Bu bölüm diğer bölümlere nazaran biraz daha kısa oldu. Uzatabilirdim ama diğer bölüme kalmasının daha iyi olacağını düşündüm.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

#Bölüm Şarkısı#

Rihanna, Cry

Billie Eilish, Happier Than Ever

*
*
*
*
*

"Ruhunda parmak izleri var; insanların düşüncelerinin."

Acılar, insanı ilk önce içe doğru çökertse de ardından güçlü bir insan olmasına yardım eder

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Acılar, insanı ilk önce içe doğru çökertse de ardından güçlü bir insan olmasına yardım eder.

Hayatım kuralı budur; can yakan şeyler insanı güçlü kılar.

Bunun hakkında söylenmiş binlerce söz vardır. Benim en hoşuma giden kısa ve latince bir sözdür: quae nocent docent.

Yaralayan şeyler öğreticidir.

Ruhumda bir sürü yara izi var, kalbimde kırıklar. Ellerim arasında çizikler, tırnaklarımın izi var. Dudaklarıma mühürlenen hıçkırıklar, boğazıma dizilen yumrular var ruhumda. Hayatıma giren her insanın parmak izini taşıyorum gözümün içinde, düşüncelerimin arasında.

Yaralarımın bıraktığı izler diyarı benim ruhum. Her santimetresine yüzlerce yara izi düşen kişinin ruhunu taşıyorum içimde.

Sadece bundan aylar önce kalbimin bir daha kırılmayacak kadar paramparça olduğunu düşünmüştüm. Kendimce dünya üzerindeki bütün kötü şeyleri yaşadığımı düşünmüş ve bunun daha kötüsü olamayacağını sanmıştım. Acı, beni artık yıkamaz demiştim kendi kendime. Acı beni artık güçsüz düşüremez çünkü ben acıya bağışıklık kazandım. Acı bir hastalıksa ben ilacını buldum, demiştim kendime.

Bir yerde haklı çıkmıştım.

Yaşadıklarımdan daha kötü bir şey yaşamamıştım ama yaşadıklarımı tekrar yaşadığımda kalbim bir kez daha kırılmıştı. Ben yaraya alışmıştım da kalbim alışamamıştı yaşadıklarına. Her olayda kırılmaya, parçalanmaya devam ediyordu. Bir kalbe sahip olmak sürekli kırılmak anlamına mı geliyordu?

O zaman istemiyordum ben bir kalbe sahip olmak.

Ankara da yaşadığım sürece kalbimin kırıldığını hissetmemiştim. Sadece alışana kadar kalbimi bir yük gibi omuzlarımda taşımış, hayata ayak uydurabildiğimde kalbimi taşımayı bırakmıştım. İnsanlarla arama mesafeler sokmuş, kalplerini umursamamıştım. Birini kırıp kırmayacağınızı önemsemeyi bıraktığınız anda daha özgür hissediyordunuz, bunu anlamıştım. Kıracağım kalpleri umursamadan geçirdiğim beş yıl boyunca dünyanın en rahat ve özgür insanıydım. Ne zaman kendi kalbim hariç bir başkasının kalbini önemsemeye başladıysam o zaman kanatlarımı koparıyorlarmış gibi, bir kafese hapsediliyormuş gibi hissediyordum.

Yanlış KaderWhere stories live. Discover now