5./Şehre geldiğinde sevdiğin adama küstürmüşler

15.9K 1.9K 3.7K
                                    

5. Bölüm: Şehre geldiğinde sevdiğin adama küstürmüşler

"Sorun onlara, her birine tek tek sorun bakalım mutluluktan ne anlıyorlarmış? Ah inanın, Kolomb Amerika'yı keşfettiği anda değil, onu keşfederken mutluydu. İnanın, mutluluğu belki de Yeni Dünya'yı keşfetmeden üç gün önce doruğa çıkmıştı, umutsuzluğa kapılan adamlarını gemiyi Avrupa'ya döndürmek üzereyken kararlarından vazgeçirdiği anda... Önemli olan Yeni Dünya değildi, yerin dibine batsındı Yeni Dünya! Neredeyse Yeni Dünya'yı görmeden, neyi keşfettiğini anlamadan ölmüştü Kolomb. Önemli olan yaşamdır, yalnızca yaşam... Onun keşif süreci, sürekli ve bitmek tükenmek bilmeden yaşamı keşfetme çabası, yoksa keşfetmiş olmak değil..." -Budala, Fyodor Dostoyevski

------

2010, Çiftlik Günleri

Siyaset öğrencilerinin yatakhanesinde uyanık olan tek kişi Jungkook'tu. Müzik çaları sayesinde piyanonun sesini dinliyor, derin düşünceleriyle kendine işkence ediyordu. Yorganın altında olduğu için yatağının üzerine düşen ışığı fark etmedi. Kulaklıklar sayesinde adım seslerini duyamadı. Bir ölü gibi sırt üstü yatmaya devam etti.

Yorgan aniden üzerinden kaldırıldığında yakalandığını düşündü ve müzik çaları hızla yastığının altına saklamaya çalıştı.

Şanslıydı ki içeri giren kişi onun suç ortağıydı. "Taehyung!" dedi, şaşkınlıkla. Kalbi delicesine çarpıyordu. "Sen... Gitmedin mi?" Bir umut, güneş gibi onun yüreğine doğdu. Önce ışık tuttu ardından ısıttı. Gülümseyerek, "Beni bırakmadın mı?" diye sordu.

Taehyung nazikçe, "Gitmeden önce sana veda etmek istedim Jungkook," dedi. Aslında bir veda ne kadar nazik olabilirdi, hiçbir fikri yoktu. Sadece... Onu son kez görmek istemişti.

Jungkook'un yüreğine doğmuş olan güneş, esmer oğlanın bir cümlesiyle birlikte kalbini yaktı ve kül etti. Jungkook, kaşlarını çatarak, "Veda mı?" diye sordu. Sinirlenmeye başlamıştı. "Bana veda etmeni istemiyorum. Sana söylemiştim, eğer gitmeye karar verirsen seninle asla konuşmayacağım."

Taehyung sakince Jungkook'un yatağına oturdu. Onun elini tuttu ve okşadı. "O kadınla konuştum," dedi. "Beni çiftlikten çıkartmanın bir yolunu biliyormuş. Bir araba var. Dört kişilik. Biz üç kişiyiz, bebeği saymıyoruz tabii ki, sen de gelebilirsin."

"Ah, Taehyung... İdam edilmenin ne demek olduğunu bir bilsen şu anda yorganının altında ağlıyor olurdun."

"Biliyorum Jungkook, gayet iyi biliyorum, çiftlikte idam edilmekten daha beter birçok olay yaşadım. Bunca zamandır dayak yiyen bendim. En ufak hareketimin dahi yanlış anlaşıldığı bir ortamda yaşayan da bendim. Yorganın altında ağlayıp yatakhanedeki kameradan korktuğum zamanlar oldu. Şimdi her şeyi geride bırakmak istiyorum."

"Ergenlik sancısı, çocukça bir cesaret..." İç geçirdi ve başını iki yana salladı. "Daha da açık konuşmak gerekirse bu yaptığın bir aptallık."

"Birbirimizi anlamakta zorlanıyoruz. Bunun sebebini biliyorum, aynı ortamda kalıyoruz, aynı havayı soluyoruz fakat işin acı tarafı, aynı hayatı yaşayamıyoruz. Bundan nefret ediyorum. Hiyerarşi deniliyormuş buna, şehirden gelen o kadın bana öğretti."

"O kadının da azıcık aklı yok ki. Eğer olsaydı buraya hiç gelmezdi. Siz gerçekten idamın ne kadar korkunç bir şey olduğundan habersizsiniz. Bütün hayatınız, varlığınız hiçe sayılıyor."

"Hayır, farkındayız. Sadece mutlu olmak istiyoruz."

"Ucunda ölüm varken mutlu olamazsınız."

"Her şeyin ucunda ölüm var Jungkook. Eninde sonunda öleceğiz. Yarını düşünürsem bugün mutlu olamam."

Do It For Love | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin