14./Gözyaşları senin içindi

13K 1.5K 2.8K
                                    

14. Bölüm: "Gözyaşları senin içindi"

"Aşkın hiçbir zevkini yaşayamadan bütün cezasına katlandım." -Akıl ve Tutku, Jane Austen

———

Karakolda ifade veren Taehyung ve Jungkook, bileklerindeki kelepçeler ile yan yana oturuyorlardı. Aslında kelepçeleri çıkartmak polisler için zor değildi. Yine de Jungkook'un polise saldırması yüzünden bilerek ve isteyerek o kelepçeleri çıkartmıyorlardı. Onları yalnızca mermilerle değil, psikolojik baskıyla da cezalandırıyorlardı.

Bu ceza sistemi, garip bir biçimde Taehyung'un lehine işlemişti. Jungkook'la sakince konuşmak için bir fırsat bulmuştu.

"Öfkelenirsen seni dışarı çıkartmazlar," dedi Taehyung. "Polislere iyi davranmaktan başka çaren yok."

"Kimseye yalakalık yapmam."

"Öyle bir şey söylemedim bile..."

"Torpille milletvekili olduğum konusunda... Onlara inandın mı?"

"Torpille milletvekili mi oldun?"

"Hayır, olmadım."

"Tamam."

"Ne demek bu?"

"Olmadığını söylüyorsan olmamışsındır. Bu konuda konuşmaya hakkım yok. Yanlış bir şey düşünsem bile seni incitecek tek kelime etmem. Buna hakkım yok. İnsanların hayatlarına karışmamam bana çiftlikte öğretildi. Bizler siyaset öğrencilerinden farklıyız. Her konuda kolayca konuşmayız."

Kısa bir sessizlik oldu. Jungkook'un kaşları çatıktı. Taehyung'un cevabından tatmin olmadığı için mi bu haldeydi yoksa mermilerin şokunu hâlâ atlatamamış mıydı, bilinmiyordu, sadece çatık kaşlarıyla etraftaki polislere ters bakışlar atıyordu. Taehyung onu yumuşatmak ve dikkatini dağıtmak için kelepçeleri ellerini hareket ettirdi. Kısıtlı alanına rağmen Jungkook'un parmaklarına nazikçe dokundu.

Taehyung'un parmak uçlarının tenine sürtündüğünü hisseden Jungkook'un yüz kasları gevşedi. Başını yana çevirdiğinde önce Taehyung'un suratına ardından ellerine baktı. El ele tutuşmasalar da elleri birbirine nazikçe temas ediyordu. Taehyung kuş tüyü kadar hafif dokunuşlarla onun tenini okşuyor ve şefkat gösteriyordu.

"Peki ya sen Jungkook?" dedi bir anda. "Görev binasındayken isyan çıkarttığıma inanıyor musun?"

Jungkook homurdandı. Bakışlarını başka yöne çekti. Bu konu çok önemli olmasına rağmen konuşmak istemiyormuş gibi bir hali vardı. Öfkesi onu kalpsiz bir adama çevirmişti. Gerçekleri göremeyecek kadar kördü. İki sene boyunca kendi kendine öyle büyük işkenceler etmişti ki şimdi Taehyung'a karşı yumuşamakta zorlanıyordu.

Taehyung haklı olsa da Jungkook'la bir ilişki yaşamak istemiyordu. Ona artık aşık olmadığını söylüyor hatta bir kez daha kendisine aşık etmemesi için onu uyarıyordu. Eğer Jungkook, içindeki nefreti söndürürse... Geriye hiçbir şey kalmazdı. Onlar geçmişte kalmış kirli ve sararmış kitap sayfalarından ibaret olurlardı.

Jungkook kendine acıyordu. Ruhunu aşağılık ve zavallı görüyordu. Bir adam tarafından terk edildiği için bütün hayatını ona göre şekillendirmişti. Kendine dair hiçbir şeyi yoktu. Duruşu öz güvenli görünse de aslında boynu bükük küçük bir çocuktan farksızdı. Kalabalıkta sığınacak bir beden, tutacak bir el arıyordu. Bulamadığı için korkuyor, ağlıyor ve en sonunda asileşiyordu.

Bir polis memuru, sandalyeden oturan Jungkook'un üzerine bir battaniye örttü. "Üşüdüğünüzü düşündüm," dedi. "Isınmanız için."

"Üşümüyorum," diyerek polis memurunu tersledi Jungkook. Onu ilk defa görmüş olmasına rağmen sanki her şey onun suçuymuş gibi davranıyordu. "Meslektaşların başımıza kurşun yağdırdıkları için şoka girdim. Şu anda şoku atlatma aşamasındayım."

Do It For Love | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin