10./Aşkı arzularken acınası bir adama dönüşmüşsün

16.5K 1.7K 4.4K
                                    

10. Bölüm: "Aşkı arzularken acınası bir adama dönüşmüşsün"

"Bastırmaya çabaladığımız her güdümüz, zihnimizde yuvalanan bir yılan gibi bizi zehirliyor." -Dorian Gray'in Portresi, Oscar Wilde

2016, Çiftlik Günleri

Çiftlik evlerinde kutu kadar ufak sınıflar vardı. O sabah, öğrencilerin dip dibe oturduğu sınıflardan birinde şehir kuralları tekrar ediliyordu. Bu tekrar dersleri yalnızca yirmi yaşındaki öğrencilere verilirdi. Öğrenciler, bu dersleri karma bir düzende alırlardı. Bir müzik öğrencisiyle edebiyat öğrencisinin yan yana gelmesi mümkündü.

Mezun olmadan üç ya da dört ay öncesinden tekrar derslerine başlanırdı. Bu derslerin amacı, öğrencilerin şehir hayatında hiçbir hata yapmamalarını sağlamaktı.

Öğretmen sert bir tonda, öğrencilerini azarlıyormuş gibi, şu sözleri söyledi:

"Hata payınız yok! Çiftlikten yeni geldiğiniz için kimse size iyi davranmayacak. Sizler bütün kuralları bilerek gideceksiniz ki sanki senelerdir şehirde yaşıyormuşsunuz gibi davranacaksınız. Şehirdeki eski mezunların hayatlarını etkilemeye, onların dengesini bozmaya hakkınız yok. Herkes bu kuralları öylesine iyi bilecek ki size isminizi değil bu kuralları soracağız. İsimleriniz zaten kimlikte yazıyor. Onlara ne ihtiyaç var! Çiftlik hayvanları ne zamandan beri isimlerine ve soyisimlerine göre yargılanıyorlar? Hareketlerinize göre yargılanırsınız! Unutmayın ki liderimiz şehirde yaşanacak en ufak aksiliği dahi affetmez."

Biraz sakinleşip soluklandıktan sonra şöyle devam etti, "Çiftlikten ayrıldığınız anda bir ergen sayılmayacaksınız. Hiçbir hatanız affedilmeyecek. Yastığa başınızı koyduğunuz her anda sizi izleyen bir kameranın olduğunu ve o kameranın sizi yargılamaktan çekinmeyeceğini bilmelisiniz. Çiftlikte rahattınız tabii!" Öğrencilerin her birini hızlıca gözden geçirdi. Dudaklarına küstah bir gülüş yerleşti. "Özellikle bazılarınız defalarca kez affedildi. Onların şehirdeki arsızlıklarını dört gözle bekliyorum. Gerçek ceza neymiş öğreneceksiniz."

Agresif bir tavırla arkasını döndü ve projeksiyondan yansıyan görüntüyü işaret etti. "Tek devlet, tek bayrak. Tek fark, çiftlikte gördüğünüz insan sayısından çok daha fazlasına rastlayacaksınız."

Yaklaşık yüz sene önce hükümetin başına geçmiş ve bu düzeni kurmuş olan adam ekrana yansıtıldı. Öğretmen onun fotoğrafının gözükmesinden dahi gurur duyuyordu. Göğsünde bir güneş vardı adeta, sonsuz gibi hissettiren yalancı bir sıcaklığı tadıyordu. "Çiftlikler, şehir hayatına ulaşmadan önce attığınız ilk adımdı. Buradaki eğitiminizi başarıyla tamamladığınız anda yalnızca ilk adımı tamamladığınız için tebrik edilirsiniz. Önünüzde uzun bir yol olduğunu unutmayın. Çalışmayı bırakmayın. Karıncalar gibi olmalısınız... Onlardan bir farkınız olmamalı." Kollarını iki yana açtı ve coşkulu bir biçimde, "Çalışmayan bir insan yaşayamaz!" dedi.

Yaşlandığı için olsa gerek, nefessiz kaldı. Nefes almak için göğsünü iyice şişirdi ve ağzını açtı. "Hasta insanlar ölmeli. Topluma yük olmamalı. Sizler defalarca kez belgeselleri izlediniz. Hayvanların arasındaki doğuştan hasta olan birçok hayvanı gördünüz. Onlara ne olduğunu biliyorsunuz... Öldüler. Yüce doğamız, onları toprağa erkenden kabul etti. Yeterince yiyecek bulmamız için bize bir yol gösterdi. Eğer onlar ölmeseydiler yiyecek kıtlığı artacaktı."

Ağzının bir böcekkapan bitkisinden farkı yoktu. Dudaklarının arasından çıkan her sözle, böcekkapanın özel sıvısını böceğin vücuduna salgıladığı gibi, öğrencilerin üzerine salgılıyordu. Onları hiç istemedikleri bir biçimde kapana sıkıştırıyor, çaresiz bırakıyor, yiyip bitiriyordu.

Do It For Love | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin