27./Bugün Merely'i ziyarete gideceğim

6.9K 954 806
                                    


27. Bölüm: "Bugün Merely'i ziyarete gideceğim"

——-

"Özgürlük gibi, farklılıklar da günden güne yok oluyor." -Alexis de Tocqueville, Demokratik Zorbalık

——-

Aşık olmak kolaydı. Özellikle de uyandığında gözleri çabucak yaşaran ve simsiyah olan genç bir adama aşık olmak... Çok kolaydı.

Genç adam, güzel gözlerini, yatakta hemen yanında uzanan Taehyung'un üzerinde gezdirdi, "Ne zaman uyandın?"

"Birkaç dakika önce," diye cevapladı Taehyung. Boğuk sesinden anlaşılıyordu ki doğruyu söylüyordu.

"Peki beni neden uyandırmadın?" diye sordu Jungkook. "Genelde bir çalar saat kurarsın ve işe geç kalmamı engellersin."

"Yanımda daha fazla kalmanı istedim..." dedi Taehyung.

Jungkook pencereden içeri süzülen güneş ışığına baktı. Ardından yaşlı gözlerini parmaklarıyla ovuşturup esnedi. "Başka zaman kalabilirdim Taehyung... Off! Çok işim vardı... Çok..."

Taehyung, Jungkook'un işe geç kalmasına hiç üzülmemişti. Hatta utanmadan sırıtıyordu. Yeni uyanmış olan Jungkook, dünya üzerindeki en güzel adam olabilirdi. Taehyung onun o şapşal suratına bakmaya dayanamadığı için onun yanaklarını sıktı. Damarlarındaki kan, hızla akıp vücudunu kaynatırken dişlerini sıkıyor, onu öpmemek için kendini zor tutuyordu.

"Sabahları böyle uyanmana bayılıyorum," dedi Taehyung.

Jungkook hâlâ sersem olduğu için anlayamadı. "Nasıl?" diye sordu.

"Çok güzelsin. Böyle olmaması gerekir. Sabah uyanan herkes çirkin olmalı ve gün içinde yavaş yavaş güzelleşmeli..."

"Sabah sabah ne saçmalıyorsun Taehyung," diyerek kıkırdadı. "Bir an önce yüzümü yıkayıp buradan ayrılmalıyım."

"En azından beraber kahvaltı yapalım. Çiftlikteki yemekhaneyi özlemedin mi?"

"Özlemedim."

"Neden? Sevdiğini sanıyordum."

"Seni yemek yerken izlemeyi seviyordum. Komik buluyordum. Benim için eğlenceli dakikalardı. Özellikle de sabah kahvaltısında uykusuz ve huysuz olduğuna çok sevimli oluyordun..." İç geçirdi. Sanki sevdiği adamın küçüklüğünü görmek istercesine onun açık kahve gözlerine uzun uzun baktı. İnsan ne kadar büyürse büyüsün; ne kadar yaşlanırsa yaşlansın gözleri hep aynı bakardı. Jungkook, o kahverengi kürelere uzun uzun baktığında sonunda o huysuz, uykusunu alamayan, inatçı, dengesiz, özgürlüğüne düşkün ve merhametli küçük çocuğu görebilmişti.

"Yani çiftlikteki yemekhaneyi övmenin tek sebebi benimle yemek yediğin için mutlu olman mıydı? Yemekleri sevmiyor muydun?"

"Yemeklerimi sürekli seninle paylaşıyordum, Taehyung. Yemek çeşitlerinin her birinden sadece bir tabak alma hakkımız vardı. Sen her yemeği sevmezdin. Sevdiğin yemekleri de pek iştahlı yerdin. Seni öyle görmek hoşuma gidiyordu. Sevdiğin yemekten bir tabak daha yiyebildiğini görmek beni mutlu ediyordu."

Taehyung utandığı için başını yastığa gömdü. Jungkook ise kıkırdayarak onu dürttü. İşe geç kaldığı bir sabah vaktinde bu kadar neşeli olması da anormal bir durumdu tabii... "Seni utandırmak için söylememiştim ki!"

"Utancımdan kendimi boğmak istiyorum."

"Ne? Taehyung?"

"Kendimi bu yastıkla boğacağım şimdi..."

Do It For Love | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin