6./Annem anlattı gözün ondan başkasını görmezmiş

15.8K 1.9K 3.7K
                                    

6. Bölüm: Annem anlattı, gözün ondan başkasını görmezmiş

"Aşkını kanıtlamak için hemen şimdi parmağını muma tutup yakabilir miydi?" Budala, Fyodor Dostoyevski

2010, Çiftlik Günleri

Şoför, sabaha karşı, bebek mamalarıyla dolu kamyonu çiftliğin girişine gelişigüzel park etti. Kapıyı açar açmaz çiftlikteki ferah çiçek kokuları burnuna doldu. İşini yaparken en çok bu kısımdan hoşlanıyordu. Sabaha karşı çiftliğe geldiğinde, şehrin egzoz ve pis havasından ciğerlerini arındırıyordu. Sıradan bir iş gününün keyfini yaşarken kamyonunun yük bölümünün kilitli kapısını açtı.

Önce bir tane koliyi dışarı çıkarttı. "Birlikte götürürüm," diye düşünerek bir tane daha çıkarttı. Kendine fazla güvenmişti ki ani bir cesaretle bir koliyi daha dışarı çıkarttı. Gözlerine bir çift ayakkabı ilişince uykusuzluktan ötürü halüsinasyon gördüğünü düşündü.

Merakına yenik düşen şoför, ayakkabılara daha yakından bakmaya çalıştı. Başını öne doğru uzatır uzatmaz ayakkabılar geriye doğru çekildi ve kolilerin arasında gözden kayboldu. Adam sahiden aklını yitirdiğini düşünerek büyük bir korkuya kapıldı.

Kolilerden birisi sarsıldığında şoför, içeri bir kedi girdiğini düşünerek zihnini rahatlatmaya çalıştı. Ancak geriye çekildiği ilk anda kolilerin arasından bir çocuk fırladı ve onun üzerine atladı.

Adam, çocuğu tutamadı. Yalnızca onun düşüşünü bizzat kendi bedeniyle hafifletmiş oldu. Sırt üstü yeri boylayan adam, sırtının ne kadar ağrıdığını düşünüyor, acıyla inliyordu. Onun üzerine serilen çocuk ise özür diliyordu.

"Özür dilerim... Çok özür dilerim! Gitmem lazım! Özür dilerim, gerçekten."

Şoför, onu yere seren çocuğun ne ara kalkıp gittiğini anlayamadı bile... Zorlukla yerden kalkmaya çalışırken çocuğun koşarak uzaklaştığını gördü. Kolilerin arasına nasıl sinsice sızdıysa, çiftlik evlerinin duvarlarının arasına da aynı şekilde karışmıştı.

Önce siyasetçilerin yatakhanesini ziyaret etti. Öylesine gürültülüydü ki bazı çocukları kahvaltı vaktinden önce uyandırdı.

Jungkook'u yatakhanede bulamayınca çiftlik görevlilerinin kaldığı eve doğru koştu. Öylesine hızlı koşuyordu ki yanakları kızarıyordu. Ağzının içinde garip bir yanma hissi vardı. Ayakları sanki adım atmıyordu da yerleri dövüyordu. Kahraman olduğu gerçeğine fazla inanmış, kendini fena halde kaptırmıştı. Vücudunun durumunu düşünmüyordu. Çiftliğe gelirken nasıl Jungkook'u sayıklıyorsa çiftlik evine koşarken de onun ismini dilinden ve zihninden düşürmüyordu.

Kameralar onu kayıt altına alırken çiftlik evine girdi. Hiç bilmediği koridorda ilerledi. Nefes nefese kalmıştı ve vücudunu fazla zorladığından gözlerinin önü kararmaya başlamıştı.

Dengesini kaybettiğinde koridorlar dar olduğu için duvara tutunmayı başardı. Elini duvarda sürükleyerek küçük adımlar attı. Dudakları biraz daha fazla nefes alabilmek adına aralıktı. Ter damlacıkları şakaklarından çenesine doğru bir yol çizmişti. Jungkook'u görmeye dair en ufak bir arzusu olmasa, yol yorgunluğundan ve aşırı hızlı koşmaktan ötürü düşüp bayılacaktı.

Yalnızca beyaz ampullerle aydınlanan koridordaki bütün odaların kapısı kapalıydı. Taehyung hangisine gireceğini, ne yapacağını bilemiyordu. Bebeklerin kaldığı çiftlik evine en son girişinde bebeklere ne kadar korkunç şeyler yaptıklarını görmüştü. Eğer o kapılardan bir tanesini açarsa... Jungkook'a da zarar verdiklerini görebilir miydi? Taehyung çiftlik evine gelirken büyük bir risk almıştı. Jungkook'un acı çekebileceğini düşünerek ceza almayı kabul etmişti. Fakat şimdi düşünüyordu da, eğer Jungkook şu dakikada cezalandırılıyorsa bunu görebilecek cesareti var mıydı? Midesi bu kadar kuvvetli miydi?

Do It For Love | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin