-4-

598 63 45
                                    


Keyifli okumalar...

🌻🌙

(Görüldü 02:12)
✅✅

Jisung çevrimiçi

Jisung yazıyor...

Jisung çevrimiçi

Jisung yazıyor...

Jisung çevrımdışı

Jisung çevrimiçi

Jisung yazıyor...

Siz:
Minho?
(Iletildi 02:13)

🌻🌙

"Jisung ilaçlarını düzenli içiyor musun sen?"

Görmeyeceğini bilerek gözlerimi devirdim.

"Chan hyung da aynı tepkiyi verdi. Size ekran atmama rağmen bana inanmamaya kararlısınız sanırım"

Karşı taraftan kısa bir iç çekiş sesi gelirken Changbin konuşmuştu bu defa.

"Jisung Minho gitti; o geri gelmeyecek. Bunu kabullen artı-"

Konuşmasının devamını dinlemeden sinirle kapattım telefonu. Yatağa doğru fırlatırken kendimi yeniden halıya uzattım. Gözlerim beyaz tavanda gezinirken görüşümün bulanıklaştığını hissetmiştim. Kendimi daha fazla sıkmadan serbest bıraktım yaşları.
Hiç kimsesiz olmak çok iğrenç bir duyguydu.
Şu an beni kolları arasına hapsedip teselli eden bir annem olmalıydı; liseli ergenler gibi ihtihar edip dikkat çekmeye çalışan bir kadın değil..
Babam olmalıydı mesela; herşeye rağmen kanatları arasına sığınabileceğim.

Sessiz gözyaşlarım yerini hıçkırıklara bırakırken bağıra bağıra ağlamaya başladım. Sesim boş evde yankılanıp bana geri dönerken dakikalarca ayağa kalkmadım. Gözyaşlarımın tükendiğini hissederken zorla da olsa kendime geldim ve belki daha iyi hissettirir diye hava almaya karar verdim. Üstüme ince bir hırka alıp şortumun açık bıraktığı bacaklarımı kapatmaya çalıştım. Yatağımda duran telefonu alıp balkona çıktım ve ardımdan kapıyı kapattım sıkıca.

Balkona koyduğum beyaz sandalyeyi kendime çekip çiçek saksının içine sakladığım sigara paketini ve çakmağı aldım.
Telefonumdan rastgele bir şarkı açıp sigaramı dudaklarıma götürerek yaktım.

Aklım almıyordu; çok fazlaydı benim için. Haftalarca diri bile olup olmadığını bilmeden beklerken mesajlarımı görmüştü. Bu beni mutlu etmeliydi sanırım. Ama yeniden ortadan kaybolmuştu işte. Minho buydu; insanları kendine bağlar sonra birden bire giderdi.
O her zaman giderdi. Ama bu defa geri dönmemişti.

Sigaradan derin bir nefes daha çekip dumanını boşluğa üfledim. Gözlerim sokağa kayarken yavaş yavaş ısınmaya başlayan havayla karların eridiğini görmüştüm. Sokak lambalarının altında birbirine kur yapmaya çalışan kediler dışında hiç ses yoktu dışarıda.
Doğru ya; Minho çok severdi kedileri..

Herşeyin onu hatırlatması beni çok yormuştu. Onunla iken çocuk gibiydim mesela. Bu yüzden parktaki çocukları görmekten nefret ederdim.
Bana eteğin çok yakıştığını söylerdi hep. Dolabımdaki eteklere aylardır dokunmadım mesela.
Sigara içmemden nefret ederdi; her dakika içiyorum..
Içimdeki sevginin zamanla bir inada dönüşmesini izliyordum işte. Ben onu çok sevmiştim; o ise beni yok saymayı seçmişti.

Lie/ Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin