-19-

237 27 22
                                    

Keyifli okumalar...

🌻🌙

Minho'dan...

Çocukça bir hevesin peşinden koşup hayatını mahvetme demişti bir keresinde babam. Çocukça bir heves diye aşağıladığı aşk için ölmeyi bile göze aldığımı bilmiyordu.

Bilmiyordu; o da diğer insanlar gibi hiç duymamıştı ağzımdan onun adını..
Ben onu hiç anlatmamıştım. Beynimin zikretmekten bıkmadığı ismi insanlara anlatmaktan korkmuştum.

Gözlerinin güzelliğini duyan bir kuş penceresine konup rahatsız edecek diye bakışlarımı sakınmıştım minik gözlerinden.
Sesini duyan rüzgar onu alabilmek için şehri birbirine katacak diye korkar; benden alıp götürmesin diye ellerini sıkı sıkıya tutardım.

En çok neyini sevdin diye sormuştu bir keresinde bana arkadaşlarım. Nereden başlayacağımı bilemeyip lafları birbirine karıştırmış, benimle günlerce  alay etmelerine sebep olmuştum.
Kalbimde ki yerini açıp gösterebilseydim gülmeye devam ederler miydi?

Seoul'un bütün sokaklarını gezip isimlerimizi kazımıştık bir keresinde duvarlara. Ellerimde  kaybolan ellerini biraz daha tutabilmek için yolumuzu uzatır; kaybolduğumuzda da güzel sesiyle beni azarlamasını dinlerdim pişkince.

Şimdi ağlamaktan kızaran gözlerim ve içmekten bulanan beynimle kapısına dayanmıştım. Ne diyecektim ki?
Ben yine gidiyorum mu? Sana verdiğim sözleri tutamadım mı?
Kendime lanetler okuduğum saniyelerde kapısını yumruklamıştım sinirimi çıkarmak ister gibi...

"Han Jisung!"

Karanlık sokakta yankılanan sesime eşlik eden kapı sesiyle bakışlarım minik aralıktan başını uzatan Jisung'u bulmuştu. Uykusundan uyandırmış olmalıyım ki gözleri yarı açıktı. Pijamasının açıkta bıraktığı zayıf kollarıyla sıkı sıkıya tuttuğu oyuncağı içimde garip bir yara bırakmıştı.

"Jisung..."

Az önce ki haykırışıma nazaran fısıltı gibi çıkan sesimle gözlerini daha da kırpıştırmıştı.

"Minho sen sarhoş musun?"

Sesiyle kalbimdeki yükün hafiflediğini hissetmiştim bir an. Benim sadece ona ihtiyacım vardı. Benim yaşamak için sadece ona ihtiyacım vardı. Peki hayat neden onu benden koparmak için türlü oyunlar kurmaya çalışıyordu ki?

"Ben seni çok seviyorum Jisung... Seni canımı verecek kadar çok seviyorum ama onlar bunu anlamıyor; seni benden almak istiyorlar"

Bazı kelimeleri söylemekte zorlansam da beni anladığına emindim. Kapıyı tutan elini indirip oyuncağını kenara bırakmış ve elini bana uzatmıştı.

"Hadi gel, içeride konuşalım"

Gözlerinde gördüğüm şefkat ile oturup hıçkıra hıçkıra ağlamak istemiştim.
Yüzümdeki tebessüm ile elini tutmuş ve usulca içeri geçmiştim. Elimi bırakmadan kapıyı kapatmış ve oyuncağı ile beraber beni arkasından sürüklemişti. Salona geçtiğimizde beni koltuğa oturtmuştu.

"Sen burada otur; ben kahve yapıp geliyorum"

Gideceği sırada bileğinden tutmuş ve kendime çekmiştim. Güçsüz bedeni koltuğa düştüğünde burnumu boynuna yerleştirip aşık olduğum kokusunu içime çekmiştim.

"M-Minho"

Titreyen sesiyle geri çekilip belini kavramış ve zayıf bedenini tek seferde kucağıma oturtmuştum. Şaşkın bakışları yüzümde gezinirken ince belini daha sıkı kavrayıp aşık olduğum yüzünü izlemeye devam ettim.

Lie/ Minsung Kde žijí příběhy. Začni objevovat