-27-

119 15 7
                                    

Keyifli okumalar...

🌻🌙

"Günaydın"

Sınıftakiler hep bir ağızdan Bayan Park'a karşılık verirken bakışlarımı önümdeki kitapta tutmaya devam etmiştim.

"Nasılsınız bugün?"

Bayan Park'ın anlamsız neşesiyle dikkatim dağılırken kitabımı kapatıp gözlerimi öğretmen masasına çevirmiştim.

"Bugün çok güzel görünüyorsunuz efendim"

Öğretmen masasının hemen bitişiğindeki sırada oturan Shuhua'nın, sesini incelterek söyledikleri ile hemen arkamda oturan Jeongin'e dönerek yüzümü buruşturmuştum. Jeongin de beni taklit edip yüzünü buruştururken sessizce kıkırdamıştık.

"Ah, teşekkür ederim Shuhua"

Gözlerimi devirme isteğimi bastırarak yeniden kitabımı açmış ve dinlemekten pek haz etmediğim dersin bitmesini beklemiştim sabırla(!)
Bir ara sıkılıp uyuklasam da beni kurtaran okul ziliyle rahat bir nefes alabilmiştim.
Bayan Park'ın çıkmasını beklemeden ayaklanmış ve yanımda oturan Seungmin'i omzundan sarsmıştım.

"Lavaboya gidelim"

Seungmin her zaman ki gibi söylenmek yerine sessizce ayaklanınca istemsizce şaşırmıştım. Ama üstelemek yerine sıradan çıkan bedenin koluna girmiş ve sınıftan çıkana kadar bırakmamıştım. Lavaboya girdiğimizde saçımı düzeltmiş ve eteğimin bozulan pilelerine ellerimle şekil vermiştim.

Aylar sonra yeniden etek giymek biraz garip hissettirse de Minho'nun bir saat boyunca beni ikna etmek için uğraşmasıyla giymek zorunda kalmıştım.
Aslında rahattım, kendim gibiydim. Basit bir kumaş parçasının böyle iyi hissettirdiğini unutalı uzun zaman olmuştu.
Yeniden yargılayan gözleri çekecektim belki üstüme. Daha çok nefret alacaktım hatta. Ama umrumda değildi. Ilk kez başkalarının ne düşündüğünü umursamamıştım. Ilk kez kendimin farkına varıp diğer insanları kendimden uzak bir köşede bırakmıştım.

"Çıkalım mı?"

Seungmin'in konuşmasıyla bakışlarımı aynadan çekmiş ve başımı sallamıştım. Ellerimi yıkayıp elime aldığım peçeteyle kapıyı açmış ve çöpü atıp Seungmin'in koluna girmiştim yeniden. Lavabodan çıkıp sınıfa geri döndüğümüzde içeri girer girmez çalan zille gözlerimizi devirmiştik aynı anda.

Yerlerimize geçerken Changbin ve Felix'in her zamanki kıskançlık kavgalarından birini yaptığını görmüştük. Hemen arkamda oturan Jeongin'e dönüp önümüzde oturan ikiliyi işaret etmiştim.

"Neden kavga ediyorlar yine?"

Jeongin bakışlarını telefondan çekmiş ve bedenini bana doğru yaklaştırıp konuşmuştu.

"Üst sınıflardan bir kız geldi; Jisoo. Hani şu okul temsilciliği için aday olan"

Tanıdığımı belli etmek için başımı sallarken Jeongin devam etmişti.

"Changbin''le ortaokul arkadaşları. Görünce selam verdi; Felix'de kavga çıkarttı"

Her gün yaşadığımız klasik olaya karşı gözlerimi devirirken sınıfa gelen öğretmenle önümüze dönmüştük.
Yaklaşık iki saatlik blok dersin ardından öğlen arasını duyuran zil çalmıştı. Bütün vücudumun sıraya yapıştığını hissederken ayaklarımı sıranın altından uzatmıştım.
Öğretmen sınıftan çıkarken yanımda oturan Seungmin'e dönmüştüm.

"Bugün Chan hyung ile konuştun mu hiç?"

Cevap vermek yerine bakışlarını önündeki sırada tutmaya devam edince omzuna uzanmıştım.

Lie/ Minsung Where stories live. Discover now