-25-

141 15 19
                                    


Medya: Seungmin ve Chan'ın dinlediği şarkı..

Keyifli okumalar...

🌻🌙

"Iyi misin?"

Minho'nun sorusuyla başımı usulca sallayıp koluna daha sıkı sarılmıştım. Kıkırdayıp saçlarıma uzun bir öpücük bırakmıştı cevap olarak.
Kızaran yüzümü saklamaya çalışırken hemen karşı koltukta bizi videoya alan Felix'i farketmiştim. Başımı Minho'nun omzundan kaldırıp az önceki sakin halime zıt bir ses tonuyla konuşmuştum.

"Yah, Lee Yongbok! O kamerayı kapat hemen!"

Felix benim ciddi tavrıma dilini çıkararak karşılık vermiş ve telefonu havada sallamıştı.

"Artık elimdesin Han Jisung"

Biz kendi aramızda atışmaya devam ederken salona giren Chan hyungla herkes aniden sessizleşmişti.
Oturduğum yerde huzursuzca kıpırdanırken Chan hyung dibime kadar gelmiş ve hemen önümdeki sehpaya oturmuştu. Başımı kaldırdığım anda göz göze geleceğimizi bilsem de hareket etmemiştim.

"Ji"

Konuşmak istemiyordum; yaptığı şey doğru değildi. Onu seviyor oluşum hayatım konusunda bu kadar özgür kararlar alabileceği anlamına gelmiyordu.

"Bana kızmakta haklısın ama ben her şeyi senin iyiliğin için yaptım. Onlar senin ailen; bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa bir başka gün illa ki karşılaşacaktınız"

"O zaman bıraksaydın da tesadüfen karşılaşsaydık. Daha bir gün önce onlar yüzünden hastaneye kaldırılmadım mı ben? Bunları hiç mi düşünmedin hyung? Benim iyiliğimi böyle mi düşünüyorsun? Bu hale gelmeme sebep olan insanları karşıma çıkararak mı?"

Kendimi daha fazla tutamayıp bağırırken Chan hyung sessizce dinlemişti beni. Salondakiler yine konuşmuyor; tartışmayı bitirmemizi bekliyorlardı.
Chan hyung kucağımdaki ellerden birine uzanıp avuçları arasına hapsederken Minho'nun oturduğu yerde huzursuzca kıpırdandığını hissetmiştim.

"Ne demem gerektiğini bilmiyorum; ben özür dilerim Jisung. Yaptığım şey aptallıktı"

Dolu gözlerle yüzüme bakmaya devam ederken bakışlarımı kaçırıp elimi avuçları arasından kurtarmıştım.

"Konuyu kapatalım"

Chan hyung bir süre daha karşımda durmuş sonra sıkıntıyla bir nefes verip ayaklanmıştı.

"Gitsem iyi olacak; iyi geceler çocuklar. Çok geç saatlere kalmayın; yarın okulunuz var"

Başta Changbin olmak üzere salondan şikayet sesleri yükselirken Chan hyung başını iki yana sallayıp çıkmıştı. Seungmin hemen peşinden çıkarken dikkatimi yeniden yanımdaki bedene vermiştim. Gözleri karşıda bir noktada kilitli kalmış, sanki canlı bir şeymiş gibi nefretle bakıyordu o boşluğa.

"Minho?"

Konuşmamla bakışları hızla yumuşarken gözleri gözlerimi bulmuştu. Yüzümüz arasındaki küçük mesafe kalp atışlarımı yeniden kontrolden çıkartırken bir eli yanağımı bulmuştu.

"Noldu güzelim?"

Baş parmağı tenimi hafifçe okşarken sesimi bulduğuma şükrederek konuşmuştum.

"Bu gece benimle uyur musun?"

Yüzündeki tebessüm tehlikeli bir ifadeye dönüşürken yüzüme yaklaşmış ve burunlarımızı birbirine değdirerek konuşmuştu.

"Prenses ne isterse o"

🌻🌙

"Iyi geceler~"

Seungmin'in yanağına sulu bir öpücük bırakıp odadan çıkarken derin bir nefes almış ve kendi odamın önüne gelmiştim. Kapı kulpunu usulca indirip içeri süzülürken bakışlarım yatakta sırtını dönerek uyuyan Minho'yu bulmuştu.
Kaşlarım hızla çatılırken bozulan sinirimle kapıyı sertçe çarpmış ve panduflarımı çıkartıp yatağa girmiştim. Minho'nun kapı sesine rağmen uyanmamasına şaşırırken üzerindeki pikeyi çekiştirip yatağın ondan uzak kısmında sırtımı ona dönerek yatmıştım.

Lie/ Minsung Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon