-12-

319 40 14
                                    

Keyifli okumalar...

🌻🌙

"Bence film izleyelim"

Felix'in önerisiyle herkes başını iki yana sallamıştı.

"Ben film izlerken uyuya kalıyorum, başka birşey yapalım"

Hyunjin'in konuşmasıyla Felix kucağındaki yastığı sıkıp konuşmuştu. Sinirlenince sürekli bir şeylere tutunurdu. Bu hallerini ezberlemiştim.

"Iyi sen uyu, biz izleriz filmimizi. Değil mi sevgilim?"

Bakışları Changbin'e dönerken Changbin kolunu Felix'e sarmıştı.

"Benim sevgilim ne derse o"

Dediği şeyle hepimiz yüzümüzü buruşturmuştuk.

"Bu da hanımcı çıktı"

Changbin bana dil çıkartıp Felix'i kendine daha çok çekerken başımı iki yana sallayıp gülmüştüm.

"Bence shot oynayalım"

Hyunjin'in ortaya attığı fikirle Chan hyung ve Seungmin sarhoş olursak başımıza gelebilecek felaketler ve içkinin sağlığımız için zararları hakkında ona nutuk çekmeye başlamışlardı. Bir öğüt seansını kaldıracak kadar halim olmadığını düşünerek bakışlarımı onlardan çekip pencereye çevirmiştim.
Saat dokuzu geçiyordu. Gece dolunay sayesinde parlaktı. Ne geleceği belli olmayan klasik bir bahar gecesiydi işte.
Bir yerde dolunayın olduğu gecelerde insanların normal hallerinden daha kötü olduğunu duymuştum. Kasik batıl inançları işte.
Sırf rengi için bir kediyi uğursuz ilan eden insanlar bu kadar güzel bir manzara için neler demezdi ki zaten.

Dolunay onların düşündüğünün aksine benim için uğurdu. Dolunayın olduğu geceler hep güzel şeyler olmuştu. Mesela ilk etek giydiğim gün dolunay vardı. Yönelimimi farkettiğim gün, Changbin ve Felix'in çıkmaya başladığı gün, Jeongin'in bölgeler arası yapılan bir sınavda derece aldığı gün, Hyunjin'in basket takımının Seoul'de ki maçtan kupayla döndüğü gün, Chan hyungun çalıştığı şirkette terfi aldığı gün, Seungmin'in okullar arası müzik yarışmasında birincilik kazandığı gün..
Belki benim için en önemli olanı Minho ile tanıştığım gündü.
Bunların hepsi belki birer tesadüftü ama ben hayatımı bu kadar güzel tesadüfün aynı gecelerde gerçekleşmesinin dolunay sayesinde olduğu gerçeği ile geçirmeye kararlıydım.

"Ben giderim"

Changbin'in gür sesi beni düşüncelerimden koparmıştı.

"Bende geliyorum seninle"

Hyunjin'in de ayaklanması ile anlamaz bakışlarım onları bulmuştu.
Chan hyungun ikisinin cebine para sıkıştırmaya çalıştığı birkaç dakikanın ardından Chan hyung ve Seungmin'in oyunu kabul ettiğini; Hyunjin ve Changbin'in içkileri almaya gittiğini anlamıştım.

Ikili evden çıkarken Felix ve Jeongin Chan hyungdan izin alıp kıyafetlerini değiştirmek adına salondan çıkmışlardı. Chan hyung Seungmin'e asla kolay kolay sarhoş olmadığı hakkında konuşmalar yaparken Seungmin bu gece onu kesinlikle sarhoş edeceğini söyleyip duruyordu.

Tartışmaları beni iyice sıkmaya başladığında ayaklanıp salondan çıktım ve mutfağa geçtim. Kendime bir bardak su doldurduktan sonra Chan hyungun evine her geldiğimde uğramayı ihmal etmediğim balkonuna çevirdim adımlarımı.
Sürgülü kapıyı çekip balkona çıktığımda soğuk hava yüzüme vurmuştu.

Vücudumdan keskin bir titreme geçerken kapıyı kapatıp beyaz ahşap sandalyelerden birine oturdum. Sandalyenin üstündeki gri şalı omzuma doladıktan sonra gözlerimi Seoul'ün canlı ışıklarına çevirdim.
Benim evimin aksine daha merkez bir yerdeydi Chan hyungun evi. O yüzden etrafta dolaşan insanlar daha fazlaydı.

Lie/ Minsung Where stories live. Discover now