1- Vanilya Bahçesi

2.9K 86 23
                                    


Mardin semalarında gezinen ay yavaş yavaş yerini güneşe bırakırken birbirinden habersiz, aynı kentin havasını soluyan iki ayrı kalp, tabi şimdilik ayrı olduğu sanılan iki kalp aynı görevleri yerine getiriyordu.

Yatağından kalkan Mirza, odasında bulunan banyosunu kullanarak ihtiyaçlarını giderdi. Düzenli olarak yaptığı gibi odasının katında bulunan avluya çıkarak, Mardin'i izlemeye başladı. Tanyeri kızıllığını gösterdiği vakitlerde, nasıl güzel bir şehirde nefes aldığını düşünüyordu ki arkasından yaklaşan ayak seslerine kulak kabarttı. Biliyordu kimin geldiğini o yüzden arkasını dönmemişti. Kolundaki saatine baktığında dudaklarının kenarları kıvrıldı.

Halime annesine ses verdi:

- Yine saatin şaşmadı Halime sultan.

Halime hanım sevgi dolu bakışları eşliğinde, biraz da espirili cevapladı gözünün nurunu,

- Şaşarmı hiç Yusuf'um. Bilirim ne zaman uyur ne zaman uyanırsın. Ee bilirim ki Yusuf'um avlusunda Mardin semalarını izlerken sade kahvesini de yudumlamak ister.

Gülümsedi Mirza, bu gülüş gözlerine ulaşmıştı her zaman ki gibi, Halime annesi başkaydı onun için koynunda büyütmüştü Mirza'yı. Hafifçe eğildi Mirza, Halime annesinin başına bir buse kondururken, aynı zamanda elindeki kahveyi aldı.

- Ellerine sağlık Halime sultan. Mis gibi kokuyor.

Dedikten sonra, kahvesinden bir yudum aldığı sırada gözlerini kapattı ve kahvesinin tadına varmanın zevkini yaşıyordu adeta.

...

Evin balkonunda vanilya aromalı kahvesini yudumladığı sırada, kafasında bugün yapacaklarını sıralıyordu. Hafta sonu yapılacak listesi hafta içine göre daha kabarık oluyordu.

Evin, kahvesini bitirdikten sonra daha fazla oylanmadan mutfağını toparlayıp odasına geçti. Dolabına bakarken bugün tempolu olacağı için rahat bir şeyler giymeyi tercih etti. Hızlı bir şekilde bol koyu renk kotu ile salaş gömleğini giydi. Uzun kumral saçlarını at kuyruğu yapıp, sade bir rimel sürdükten sonra çantasını ve arabasının anahtarını alıp evden çıktı. Arabaya bindiği gibi en yakın arkadaşını aramaya koyuldu.

Çalıyor...Çalıyor...Çalıyor...

Evin, telefonun her çalışında yüzündeki gülümsemeyi daha çok büyütüyordu. Sebebi ise saat daha 7:30 ve Evin, Nilüfer'i bu saatte uyandırmaktan büyük mutluluk duyuyordu. Tabii Nilüfer için aynı şey söylenemezdi. Telefon açıldığı sırada Evin, arkadaşına fırsat verme den konuşmaya başladı çünkü biliyordu ki Nilüfer paralayacaktı onu her hafta sonu olduğu gibi.

- Sabah şeriflerin hayrolsun can parçam, günaydınnnn can şenliğim, günün aydın olsun can içim.

Nilüfer kızgın tutmaya çalıştığı, fakat asla başaramadığı sesi ile cevapladı arkadaşını;

- Offff offff offff kızamıyorum, olmuyor yapamıyorum çünkü eriyorum sen böyle yapınca.

Evin, emeline ulaşmışçasına gülümsedi dikkatle yola baktığı sırada. Nilüfer devam etti konuşmasına;

- Evet öğretmenim size de günaydın kargalar kahvaltısını yapmadan beni ne için uyandırdınız öğrenebilir miyim?

Evin kıkırdayarak arkadaşını yanıtladı;

- Ahh.. Tabii ki can parçam. Şimdi kahvaltı yapmaya gidiyorum. Oradan sonra senin dün gönderdiğin okuma kitaplarını ve oyuncakları Çandarlı köy okuluna götüreceğim de bir sonra ki tur ne zaman yola çıkacak, ona göre diğer köy okulları ile irtibata geçeceğim.

Konunun ciddiyeti Nilüfer'in sahte kızgınlığını yok etmiş ve öyle konuşmaya başlamıştı;

Vanilya Kokusu (Tamamlandı) Where stories live. Discover now