4- Hoş geldin, Hoşluklar getirdin

1.2K 56 15
                                    

Yüreğin de dili vardır;
Biz insanoğlu, yaradılışımız gereği konuşabilen, konuşarak kendini ifade eden, derdini anlatan canlılarız.

Evet;
Yaradılışımız bize dilimizle konuşmamızı buyurmuş.
Fakat;
Yüreğin de dili vardır.

Çoğu zaman dilimiz susar, yüreğimiz dile gelir. İlmek ilmek işlenir, yüreğimizden geçenler kaderimize. Artık Evin'in de yüreği dile gelmiş, Mirza'yı gördüğü günden beri susmak bilmemişti.

Evin, sınıfta masasında oturuyordu, çok dalgın ve düşünceli olması öğrencilerinin de dikkatinden kaçmamıştı. Dersini gerektiği gibi anlatıp, çocuklara deneme niteliğinde çözmeleri için bir kaç test vermişti.

Aklı hep o geceye gidiyordu, gördüğü yeşiller, sıktığı yumuşacık el, etrafına yaydığı kendine has kokusu.

Derin bir nefes aldı, gözlerini kapatırken başını geriye yatırdı ve aldığı nefesi usul usul verdi.

Böyle olmayacaktı, nasıl böyle etkilenmişti ki?
Saçma değil miydi?
Neticede bu adamı ilk kez görmüştü değil mi?

Günlerdir yaptığı gibi bir kez daha ofladı ve ayağa kalktı. Düşünceli hali sürerken, bir daha ne zaman görebileceğim diye düşünüyordu. Çünkü görüşünün üzerinden dört gün geçmişti, uykusuz dört gün, düşünceli dört gün!

Yavaş yavaş pencereye doğru ilerledi Evin, bahçeye bakan camlardan birini açtı ve kendini biraz dışarıya verdi. Elleri camın dışında kalan mermerde yerini alırken, esen kıble ılık ılık yüzüne vuruyor, kumral saçları açıkta kalan omuzlarında süzülüyordu, estikçe sınıf vanilya kokusu ile doluyordu.

Öğretmeninin durumunu fark eden Baran, konuya da hakim olmasının verdiği eminlik ile Boran'a yaklaşarak sessizce konuştu;

- Boran, Yusuf amcam şuan burada olsa, bu kokuya ölürdü herhalde.

Boran, camdan dışarıya bakarken, meşhur çarpık gülüşünü yaparak dışarıyı gösterdi kardeşine ve cevapladı;

- Ölüm hak kardeşim! Herkes celladına aşık olacak! Yusuf amcam da, vanilya kokusu ile imtihan olacak.

Baran, kardeşinin işareti ile cama yöneldi ve dışarıda arabasına yaslanmış, elleri cebinde sınıf penceresindeki öğretmenini izleyen amcasını görünce, şaşkınlık ve heyecan dolu sesi ile cevapladı kardeşini;

- Has si.. Lan Boran, amcam bitmiş be! Şunu Yusuf amcama kralı gelse yaptıramazdı.

Boran, kendinden emin bir şekilde kardeşine döndü, göz kırparak cevapladı Baran'ı;

- Ölüm hak demiştim, kardeşim!

Evin, çocukların seslerini duyduğunda, hemen kendini toparlayıp sınıfa döndü ve saatini kontrol etti, zilin çalmasına saniyeler kala, çocuklara yönelerek;

- Evet çocuklar, bırakabilirsiniz. Bugünlük bu kadar yeterli. Zilde çaldı, çıkabilirsiniz.

Evin, sınıfın camını kapatmak için pencereye yönelmişti ki, Mirza'yı gördü. Yaşadığı şaşkınlık, kalbinin çırpınışları ile birleşince, bir eli göğüs kafesine gitti.

Diğer eli pencerenin kolunda asılı kalırken, tabiri caizse ağzı kulaklarına varmıştı. Kendini gülmekten alı koyamıyor, bunun için de bir çaba harcamıyordu.

Yaşadığı şaşkınlık ve heyecan bir süre, dışarıda arabasına yaslanmış ve gülümseyerek ona bakan adama baka kalmasına sebep olmuştu.

Uzayan bakışma, Mirza'nın dayanma gücünü azaltıyorken, daha fazla beklemeden, yaslandığı arabadan kendisini çekti ve dikleşti.

Vanilya Kokusu (Tamamlandı) Where stories live. Discover now