18- Aşk Acıdır

412 33 3
                                    

Geçmişin kavuşamayan sevdaları, bugünün çocuklarına yara olur. Aşk'a inançlarını sömürür, sevdaya düşmelerine engel olur!

Kavuşsalardı aşk olmazdı!

Derler!

Yanlış!

Kavuşsalardı aşk olurdu!
Kavuşmamış her sevda, destan olur!
Geçmişimize!

...

Yeşilin en güzel tonu hangisi idi? Bir çok tona sahip olan yeşil, hangi tonunda daha güzeldi?

Rüstem bey, bulunduğu çimenlerin arasında bunu düşünüyordu. Alabildiğine çimenle kaplanmış alanda, gökyüzü ile birleşmişti çimenler.!

Oturduğu çimenlerin üzerinden kalktı Rüstem bey, etrafına bakınıyordu. Gölgesine geçekmek için bir ağaç arıyordu, fakat çimen ve gökyüzü dışında sadece günü güzelliği ile saran güneş dışında hiç bir şey yoktu.

Arkasından bir ses yükseldi;

- Rüstem..

Gelen sesi tanıyan Rüstem bey, kalbin de bir sızı hissetti, eş zamanlı dolan gözleri ile ardına dönmeye korkuyordu.

Bir kez daha ses verdi aynı ses;

- Rüstem, hesretamın..

Bu kez emin oldu Rüstem bey, kalbin de hissettiği sızı, yerini ağrıya bırakmıştı. Usul usul döndü ardını Rüstem bey.

Koskoca çınar gibi olan adam, bir çocuk gibi döküyorum yaşlarını. Gelmişti gönlünün yarası.! Baktı uzun uzun özlediği, hasret kaldığı gönül yarasına.

Zorla çıkardığı sesi ile cevap verdi Rüstem bey;

- Alya.. Alya'm.. Dilbirinam..

Özlemi ile yanıp tutuştuğu yeşil gözler, çocuk masumluğunda gülümsüyordu.

Boynuna sarılan ince kollar ile hasreti un ufak oluyordu sanki.! Doya doya sarıldı Rüstem bey, çekti ciğerlerine hasret kaldığı kokuyu.

- Neredesin Alya'm? Hasretin yakıp yıkıyor beni, günden güne eritiyor içimi.!

Kolları Rüstem beyin boynunda sarılıyken cevapladı sevdasını Alya;

- Özlem deme bana hesretamın, özlemim bir sanadır, özlemim bir kokunadır.

Rüstem bey, öptü bir bir hasret kaldığı kadının ellerini, ardından sildi gözyaşlarını.

O an fark etti yanında duran zeytin gözlü kızı, bir siyah inci kadar değerli, eşsiz ve bulunmaz gibi simsiyah gözleri vardı.

Saçlarının siyahlığı ise, kömürleri kıskandıracak kadar mükemmel idi. Güneşin vuruşu ile parlayan siyah saçları dümdüz iniyordu beline.

Üzerindeki beyaz elbisenin varlığı, daha bir gözler önüne seriyordu gözlerinin ve saçlarının siyahlığını.

Bir de gülüşü vardı ki, iki yanağında bulunan çukurlar biz de varız, biz de buradayız diyordu.

Gülümsedi Rüstem bey küçük kıza, saçlarını okşadı, öpmek için eğildiğin de ise bir lavanta bahçesine düşmüş gibi hissetti kendini.

Öptü, kokladı küçük kızı, ardından doğruldu Alya'sına..

- Kimdir bu güzelliği dillere destan olacak kız Dilbirinam?

Alya, küçük kıza bakarak gülümsedi, küçük kızın gözlerinin içine bakarak konuştu;

- Asmin.. Asmin'dir hesretamın.. Dağ çiçeğimiz..

Vanilya Kokusu (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin