30- Mavi Kelebekler

381 24 4
                                    

İnsanoğlu, bilmediği değerleri kaybedince anlıyordu ki, iş işten geçti dedikleri nokta da buluyordu kendisini.

Bir şeylerin değerini ellerimiz de, yanımız da, hayatamız da iken bilmek gerekmez miydi?

Gerekirdi!

...

Evin, bir kez daha anlamıştı kocasının değerini ki, kezâ Mirza içinde aynı şey geçerliydi.

Yanına kıvrılmış, yarasına dikkat etmek adına huzursuz, fakat kolların da olduğundan dolayı da, bir o kadar huzurlu bir uykuya bırakmıştı kendisini.

Bin bir türlü senaryo geçiyordu aklından Mirza'nın. Ya bir daha Evin'i göremeyecek olsaydı! En kötüsü de ona bir şey olmuş olsa, Evin'in halini düşünmek nefesini kesiyordu!

Şükretti bir kez daha, Allah onlara bir şans daha verdiği için.

Kolları arasında kıpırdayan karısına döndü bakışları! Bir kabusun içerisinde gibi görünüyordu ki, irkilerek uyandı Evin.

Sağına soluna baktı hemen! Ardından nerede olduğunu anlamışçasına kendisine bakan kocasına döndü gözleri.

Derin bir nefes aldı ve yavaşça eğildi, boyun girintisinde yerini aldı burnu. Derin derin soludu hasret kaldığı kokuyu, gözünden akan yaşın bir damlası Mirza'nın köprücük kemiğine düştüğü vakit konuştu Evin;

- Bir daha yaşamak istemiyorum bunu, Yusuf Mirza!

Yarasının müsaade ettiği kadar sardı karısını Mirza. Alnı ve saçı arasını öperek konuştu;

- Ben de istemiyorum Evinamın. Bu korkuyu, bir daha yaşamak istemiyorum.

Bir süre sessiz kaldılar, bu sessizliği bozan Evin oldu;

- Özür dilerim can içim! Sen haklıydın! Hiç gitmemeliyimdim Şahmeran konağına.

Ama o an, bu benim görevim ve özel hayatım ile karıştırmamam gerektiğini düşündüm. Bu yüzden seni dinlemeden gittim.

Mirza, dinledi karısını sözünü hiç kesmeden. Ardından konuşmaya başladı;

- Çok büyük tepki verdim, daha sakin olmalıydım gibi şeyler söylemeyeceğim Evinamın!

Bu klişeye girmeyeceğim, kendimi sıktığım ve durdurduğum için daha büyük bir tepki vermedim.

Seni Şahmeran konağında, Şahmeran'lardan birinin boğazına yapışmış ve ayar verirken gördüğümde tek düşündüğüm, tırnağı kırılmadan karımı bu konaktan nasıl çıkarırım olmuştu.

Buralar da, senin düşündüğün gibi değil hayat Evinamın! 6 senedir buradasın az çok biliyorsun sen de.

Kurban olayım bir daha yapma! Senden sadece, seni geceleri yalnız bıraktığım için özür dilerim Evinamın. Ne olursa olsun bunu yapmamalıydım.

...

Günler öyle hızlı geçiyordu ki, kimse anlayamıyordu. Mirza iyileşmiş, hastaneden çıkmış, fakat bir süre evde dinlenmesi gerekiyordu.

Evin de, bu süre için rapor almış, kocasını hiç yalnız bırakmıyordu.

Salonda Asmin'i seven Mirza'yı görünce Dilek'in kafasında şimşekler çaktı. Koşarak mutfağa girdi ve konuştu;

- Halime ana, Evin nerede?

Halime hanım üzgün yüzü ile cevapladı büyük gelinini;

- Mutfağa adım atmak istedi ama, içindeki tohum müsade etmedi kızıma. Koşarak tuvalete attı kendisini yavrum.

Vanilya Kokusu (Tamamlandı) Where stories live. Discover now