5- Kelebek Vadisi

905 49 10
                                    

Hayatın bize neler getireceğini, neler yaşayacağını bilmeden geçiririz zamanımızı.

Yaşayacağımız iyilikleri biliyor olsak, hemen o an da var olmak isteriz. Yaşayacağımız kötülükleri biliyor olsak, o an gelmeden önlemimizi alırız.

Peki, hayat bu değil miydi zaten?

Bir bilinmezlik içinde geçer zamanımız, gelecek olan iyilikler olsun ya da gelecek olan kötülükler olsun, bir bilinmezlik denizinde, oradan oraya savrulmak değil miydi hayat?

Bilinmezlik denizinde, kimine yeni başlangıçlar sunan hayat, kimine de bir bitiş sunardı. Oysa ki, her bitiş bir başlangıç değil miydi?

...

Konak halkı yavaş yavaş uyanmaya başlamıştı. Gece boyu uyuyamayan Gül, avluda oturuyordu. Kocası Yunus ise önemsemedi bu durumu, biliyordu çünkü derdini.

Küçük gelinin konağa gelişi kesinleşmişti artık. Kendi çıkarlarını düşünen bir kadındı Gül, önemsediği tek şey Saraçoğlu soyadı ve konağa gelin gelişi idi.

Keza, bu konağa gelin oluşuda ne büyük entrika ile olmuştu. Yunus, her şeyi biliyor, her şeyin farkındaydı fakat dillendirmiyordu.

Şimdilik!

Camdan karısını izlerken o geceyi hatırladı, yüzünden gülümsemesi eksik olmayan Yunus, zindanlara taş çıkarır bir hale gelmişti şimdilerde.

O gece kabusu idi onun, Gül ise cehennemi. Sırf bu konağa girebilmek için, oynadığı o büyük oyun herkesin hayatını alt üst etmişti, ne yazık ki Gül bunu anlamak istemiyordu.

Gül'ün tek düşündüğü ve umrunda olan şey Saraçoğlu konağında olabilmekti.

Yunus, camın ardından öfke dolu gözleri ile izlediği karısına karşı biraz daha nefret ile doldu. Düşünceleri onu o gece götürmeye yetmişti.

O gece;

Yunus, arkadaşlarından ayrılıp konağa doğru ağır adımlarla ilerliyordu. Kış kendini oldukça fazla göstermeye başlamıştı ki, arabasını almadan çıktığı için büyük pişmanlık yaşıyordu.

Konağın sokağına yaklaştığı anda bir kadın çığlığı duydu. Duraksadı, bir kez daha duymak için beklemişti ki, duyduğu gibi sesin geldiği yöne ilerledi.

Şerefsizin biri, gencecik bir kıza tecavüz etmeye çalışıyordu ki, Yunus bir aslanın avına atlaması kadar hızlı bir şekilde adamın üzerine atladı.

Kızı adamın altından nasıl çekip aldığını bilmezken, adamı tekmesi ile yere yığdı. Sonrası malumdu adam tanınmayacak hale gelmiş, olduğu yerde bayılmıştı.

Yunus, arkasındaki duvara sinmiş, dizlerini kendine çekip ağlayan kıza yaklaşmak istedi ama korkutmaktan çekindiği için onu telkin ederek yaklaşmaya başladı;

- Sakın korkma benden lütfen!
İyi misin?
Bir şey söyle lütfen!
İyi misin?

Usul usul yaklaştı genç kızın yanına. Tam elini kaldırmış yüzüne bakacaktı ki, bir çığlık koptu genç kızdan. Yunus hemen geriledi ve ellerini havaya kaldırdı;

- Tamam.. Tamam! Dokunmuyorum ama artık korkmana gerek yok. Sana asla zarar vermem. Biraz ileride konağımız var oraya götüreyim seni, güvendesin artık merak etme.

Genç kız, kafasını dizlerinden kaldırdı ve biraz Yunus'a baktıktan sonra kafasını salladı. Duvardan tutunarak ayağa kalkmaya çalıştı. Yunus yardım etmek için yönelmişti ki, genç kız tekrar çığlık atınca geri çekildi.

Vanilya Kokusu (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin