7- Feryat

813 50 6
                                    

Gelecek olanlar vardı, kaderimize yazılmış ve yaşamamız için bizi bekleyen anlar vardı. Ne yaparsak yapalım, ne olursa olsun, yaşanılacak olanlar!

Önüne geçemeyeceğimiz, yaşamaktan kurtulamayacağımız anlar. Yaşanılması gereken anlar da bizi bekler ve yaşanırdı. Eskilerin söylemleri, ataların sözleri, bir bir anlatırdı bize ne olacağını!

Akacak kan, damarda durmaz! Bir çıkacak varsa, çıkacaktır ömrümüzden. Akacak bir kan varsa, durmazdı damarda!

2 Hafta sonra;

Evin, dersini bitirip okuldan çıkmıştı ki, Mirza okulun bahçesinde onu bekliyordu. Sevdiğini görünce kocaman gülümsemesi yer edinmişti yüzünde Evin'in.

Mirza da gülüyordu ama dudaklarında asılı kalıyordu gülüşü, gözlerine ulaşmıyordu. Bu da Evin'in canını oldukça yakıyordu, ama bir şey söyleyemiyordu.

Sarıldı sevdiğinin boynuna, boyun girintisine bıraktı buseni, Mirza ise Evin'in bu hareketi ile gevşemişti, rahatlamıştı.

Arabaya bindiler, sessizlik hakimken Evin, daha fazla dayanamadı ve sorusunu sordu;

- Bir haber var mı Yunus abiden?

Mirza, yorgun nefesini verirken, yok dercesine salladı kafasını. Başka bir soru ile karşılık verdi Evin.

- Peki ya ondan?

Mirza'nın parmakları direksiyonu sıkarken beyazlaşmıştı. Dişlerini sıkışı, yanaklarından belli oluyordu.

Sağ elini vitesi değiştirmek için kullandığı anda Evin, yakaladı elini ve her zaman yaptığı gibi, avuç içinden öptü kokusunu doyasıya alarak.

Mirza, ani bir frenle boş yolda arabayı durdu. Evin, korku ile çığlık atıyordu ki, havada asılı kaldı çığlığı. Gözleri kocaman açılmış şekilde dona kalmıştı.

Dudaklarında hissettiği baskı ile ne yapacağını bilmez haldeyken, Mirza'nın elini ensesinde hissetti.

Bir eli onu rahatlatmak istercesine baş parmağı ile ensesini okşuyordu. Bir eli yüzündeki yerini almış, usul usul yüzünde geziyordu.

Rahatlatmak için yaptığı bu hareket işe yaramış ki, Evin'in gözleri kapandı. 

Mirza, elleri arasında Evin'in gevşediğini hissettiği gibi, ensesindeki elini Evin'in ince beline indirdi.

Evin, farkında olmadan karşılık vermişti bile. İznini alan Mirza, doymak istiyordu sevdasına.

Bütün yorgunluklarını, kırgınlıklarını, sıkıntılarını, üzüntülerini bu öpücükle silip atmak istercesine öpüyordu.

Evin, ise kaybolmuştu Yusuf Mirza'da, öylesi güzeldi ki yaşadığı, bitmesin istiyordu, kalbi ağzından çıkacakmış gibi çarpmasına rağmen.

Nefes nefese kalan Mirza, başını Evin'in başına yasladı. Gözleri kapalı ikili, soluklarını dinliyorlardı birbirlerinde, Mirza'nın nefesi henüz düzelmemişken, kesik kesik konuştu;

- Beni.. Dünyadan.. Kopartıyosun.. Kadın..

Evin'in minik elleri Mirza'nın sakallarında gezinirken, ufak ufak öpücüklerini sıralıyordu Mirza'nın dudaklarına. Yavaş yavaş nefesini düzene soktu. Ardından gözleri kapalı iken konuştu;

- Sen hep bende kaybol, bense sende bulayım kendimi.

Evin'in sözleri üzerine gözlerini açtı Mirza, alnına bir bu bıraktı ve bal'a çalan gözlerine bakarak konuştu;

- Çok seviyorum Evinamın.. Tarif edemiyorum.. Bu denli seviyor oluşumsa, korkutuyor beni..

Evin'in kaşları istemsizce çatılırken sordu sorusunu;

Vanilya Kokusu (Tamamlandı) Where stories live. Discover now