39- Bir Ölünün Gölgesindesin

315 22 1
                                    

Hayatı yaşamaya değer kılan bir şeyler olmasa, yaşamın pek bir anlamı olmazdı.

Herkesin bir yaşam sebebi olmalıydı!

Kiminin işi, kiminin ailesi, kiminin ise sevdası.

Ama tutunacak bir dalı olmalıydı ki, hayatla olan mücadele de zafer kazanılsın.

...

Kerem'de, yaşama tutunacak bir dal bulmuştu nihayetinde. Doğduğu günden bu yana sebepsiz bir yaşantısı var gibi hissediyordu.

Doğduğu gün yazılmıştı kaderi, daha doğumunun üzerinden saatler geçmişken, bırakılmıştı bir yetiştirme yurdunun önüne.

Gecenin sessizliğin de avlu da oturan Kerem, yıldızları izlerken sorguluyordu hayatını.

Nedenlerin, sebeplerin içinde kayboluyorken, bir ses duydu ve arkasını döndüğün de Yalçın'ın ona doğru geldiğini gördü.

Yalçın, yüzündeki babacan gülümsemesi ile Kerem'in yanına otururken konuştu;

- Hayırdır haylaz kardeşim, bu uykusuzluğunu neye borçluyuz?

Kerem, tebessüm ile yanıtladı Yalçın'ı;

- Sorguluyorum be abi!

Yalçın, Kerem'in cevabına anlam ararcasına kaşlarını çattı ve konuştu;

- Neyi sorguluyorsun?

Derinden bir iç çeken Kerem, ağır ağır soluğunu verdikten sonra konuştu;

- Yalçın abi!

Yalçın, bu konuşmanın can yakacağını anlamıştı ki, elini Kerem'in dizine koyarak en içten şekilde cevapladı;

- Söyle abim!

Aldığı cevapla doldu gözleri Kerem'in, ama dudakları inatla kıvrıldı ve konuştu;

- Ben liseye geçene kadar o yetimhane de gerçekten yetimdim abi! Ne zaman liseye geçtim, Mirza ile tanıştım, bu konağa adım attım, o günden sonra yetim hissetmedim kendimi.

Yalçın, canının acısına dolan gözlerini saklamak için gökyüzüne çevirdi kafasını. Eli hala Kerem'in dizinde duruyordu ki, biraz daha sıktı dizini.

Kerem ise, biz varız dediğini anlamış ve gülümseyerek devam etmişti konuşmasına;

- Liseye başladığım da bir kardeşim oldu. Bu konağa ilk geldiğim gün, bir babam oldu, iki abim oldu, bir de anam oldu.

Öyle güzel sarıp, sarmaladınız ki beni, doğumumun üzerinden saatler geçmişken, terk edilişimi unutturdunuz!

Yalçın sıkıyordu kendisini, ne zaman açılsa bu konu acıyordu kalbi. Kolunun altına çekti Kerem'i, başını göğüsüne yasladı ve saçlarını öperek cevapladı;

- Oğlum biz üç taneydik, sen geldin dört olduk. Sonra bir de, Enes geldi beş olduk. En güzeli de, ben abi üzerine abi oldum.

Kerem, haylazlığını belli ederek konuştu;

- Biraz fazla olduk abim, ama güzel olduk be.

Yalçın, cevap vereceği sıra da arkadan gelen başka bir ses yanıtladı Kerem'i;

- Tabi güzel olduk oğlum, ne sandın sen. Kocaman bir aile olduk, yoksa bu konağı nasıl dolduracaktık.

Yunus, konuşarak Kerem'in diğer tarafına oturdu ve abisinin kolunu kaldırarak, başını Kerem'in omzuna yasladı.

Kerem, duydukları ile içindeki çocuğu susturamaz hale gelmişti. Bir bir dökülen yaşları ile konuştu;

- Neden bıraktılar beni abi? Ben bunu çok merak ediyorum mesela! Çok mu yoksullardı diyorum, tamam yine bıraksalardı ama gelip görseler, anlatsalardı diyorum.

Vanilya Kokusu (Tamamlandı) Where stories live. Discover now