"yeni arkadaşlar"

1.5K 160 234
                                    

Ertesi sabah gözümü açtığımda başım ağrıyordu. Saate baktığımda kalkmam gereken saate daha vakit olduğunu görünce alarmımı kapattım. Jisung uyuyordu.

Onu rahatsız etmeden eşyalarımı aldım ve banyoya girdim. Sözde dün akşam yıkanacaktım ama Jisung ile dışarı çıktığım için yapamadım.

Güzelce temizlendim ve suyu kapattım. Bornozumu giydikten sonra saç havlusuyla saçlarımı kuruladım. Odaya geri döndüğümde Jisung hâlâ uyuyordu. Onu uyandırıp uyandırmamak arasında kalsam da sonrasında bana ne deyip işime baktım.

Sandalyenin üzerinde duran Chris'in hırkasını elime aldım. Muhteşem kokuyordu. Kokusuyla mest olurken Jisung'un kıkırtılarını duydum. Sabah sabah neye gülüyordu böyle?

"Minho sen kaptırmışsın kendini."

"Ne?"

Elimdeki hırkayı işaret etti.

"Ne ilgisi var?"

"Çok ilgisi var."

"Bu konu fazla uzamaya başlıyor. Hırkayı müsait bir zamanda Chris'e verebilir misin? Teşekkür ettiğimi söylersin."

"Senin vermen daha uygun olur."

"Muhatap olmak istemiyorum." Huzursuzca konuştum.

"Bir şey mi dedi? Bir şey mi yaptı yoksa?" 

"Hayır hayır. Yani senin arkadaşın ya o yüzden dedim."

"Senin de olabilir Minho."

"Jisung..."

"Chris'i sevmedin mi?"

"Sevmemekten dolayı değil. Sadece... bilmiyorum işte."

Daha fazla uzatmak istemiyor gibi başını salladı. Büyük ihtimalle sıkıntılı bir tip olduğumu düşünüyordu. Üzerimi giyindim. Jisung hâlâ pijamalarıyla duruyordu.

"Senin dersin yok mu?"

"Öğleden sonra gideceğim."

"Tamam o zaman ben çıkıyorum ha bu arada numaranı almadım."

Birbirimize numaralarımızı verdik. Jisung'u roommate diye kaydettim. O beni ad soyad olarak kaydetmiştir kesin. O potansiyel var çünkü.

Kahvaltı çok edemiyordum ve ilk günün heyecanıyla da pek bir şey yiyemedim zaten. Biraz çay içip çıktım.

Kulaklığımı taktım ve yürümeye başladım. Aklım yine Chris'e kaydı. Dün gece yaşadıklarım sanki bir rüyaydı ve gerçek gibi hissettirmiyordu. 

Durağa geldiğimde otobüsü beklemeye başladım. Neyse ki çok uzun sürmedi. Kartı basıp arkaya doğru yürüdüm. Birkaç durak sonrasında nefes almaya bile yer kalmamıştı ki şoför ha bire arkaya ilerleyin diye bağırıp duruyordu. Yanımdakiyle burun burunaydım resmen. 

Şükürler olsun inebildiğimde derin bir nefes aldım. Dersin başlamasına pek bir şey kalmadığı için direkt sınıfa gittim ve boş bulduğum yere oturuverdim. Benim gibi tek olanlar da vardı, arkadaş grubuyla takılanlar da vardı.

Biraz telefonuma baktım ama hep aynı şeyler vardı. İlk gün olduğu için çalışacak ders de yoktu. Biraz sınıftakileri kesmeye karar verdim.

Sınıfa iki çocuk girdi. İkisinin de saçları uzundu ve biri sarışın diğeri siyah saçlıydı. Sarışın olanın çilleri vardı ve kaküllerini öne doğru taramıştı. Çok sevimli gelmişti gözüme. Siyah saçlı olan ise sarışına nazaran biraz daha soğuk duruyordu. Sarışın gülümserken o hiç gülmüyordu ama hakkını yememek lazım gerçekten yakışıklıydı. İkisi de birbirinden yakışıklıydı. Sarışın diğer siyah saçlı suratsıza göre kısaydı.

shameless | banginhoTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang