''sinsirellalar''

621 78 12
                                    

Akşamüzerine doğru uyandım. Chris yanımda yoktu. Merakla etrafıma bakındığımda banyonun kapısı açıldı ve belinde bir adet havluyla bana yaklaşan Chris hiç iyi gelmemişti bana.

''Duşa mı girdin?''

''Benim uyuyan güzelim bir türlü uyanmayınca gireyim dedim. Tüm yorgunluğum gitmiş gibi. Sen de girsene.''

''Bekleseydin birlikte girerdik.'' Bunu dediğim anda çok utanmıştım.

Chris kıkır kıkır güldü.

''Yine girerim bebeğim sen yeter ki iste.''

''Chris şaka yaptığımı biliyorsun. Ciddi değilim tamam mı? Hey! Bakma bana öyle.''

''Her şakanın altında bir gerçek vardır Minho.''

Beni kollarına aldı ve öpüşmeye başladık. İşte bu en sevdiğim şeydi. Chris'in kollarında olmak ve bana olan dokunuşlarını hissetmek... Harikaydı.

Elimi ıslak saçlarına daldırdım. Saçları iyice uzamış ve dipleri gelmişti. Chris beni yatağa tekrar yatırdığında bu kez boynumu öpmeye başladı. Altında kıvranıyordum.

Bu muhteşem anı bozan şey kapının tıklatılmasıydı. Chris devam etmek istese de engel oldum çünkü geziyi ayarlayanlardan biri olabilirdi.

Kapı tekrar tıklatıldığında kalktım ve açmak için yürüdüm. Chris'e giyinmesi için işaret ettim.

''Minhoşum!''

Hayır. 

''Canımız sıkıldı ve yanınıza gelelim dedik. Her ne kadar bizi istemeseniz de bir ziyaret edelim dedik. Ah! Selam Chris!''

Felix ve Hyunjin içeri daldıklarında kapıda salak gibi kalmıştım. Hyunjin'in bakışları Chris'i bulduğunda gülümsedi.

Şu aptalı boğmama çok az kalmıştı.

''Aslında uyuyorduk.''

''Akşam oldu canım ne uykusu bu böyle? Daha ilk günden yoruldunuz mu yoksa?'' 

''Chris sen yorgun duruyordun. Umarım biraz da olsa dinlenebilmişsindir.'' Hyunjin kendini yatağımın üzerine attığında hayretler içinde bakıyordum. Nasıl bu kadar rahat davranabiliyorlardı?

''Bir şey mi oldu? Neden buradasınız?'' Chris düz bir ifadeyle sordu.

''Dedik ya canımız sıkılıyor diye. Ee neler yapıyorsunuz?''

''Yerleşmeye çalışıyoruz.'' Çantamdan eşyalarımı çıkarırken konuştum.

''Akşam biraz dolaşsak ya Chris burası gerçekten güzel. Felix beni ekti de.'' Hyunjin tüm yılışıklığı ile sevgilime asılmaya devam ediyordu.

''Dolaşırsam Minho ile dolaşırım Hyunjin. Sen de Felix'in seni ekmediği başka bir zamanda dolaşırsın.'' Chris elindeki havluyla saçlarının nemini alıyordu.

''Minho da gelsin o zaman fark etmez.'' Ağzının payını aldığı için bozulmuştu.

''Hyunjin ben sevgilimle baş başa dolaşacağım teşekkürler önerin için.''

Resmen beni yok sayıyordu ve sinirden titriyordum. 

''Hyunjin'in yalnız kalmaması gerek Chris bunu biliyorsun.'' Felix sinsi bakışlarını yollarken bu defa bana baktı.

''Hem Minho reddetmiyor öyle değil mi Minho?''

Hele bir reddet ben sana yapacağımı biliyorum der gibi bakıyordu.

Chris'in telefonu çaldığında kalktı. Yanıma geldi ve yanağıma bir öpücük kondurdu.

''Tez yazdığım dersin hocası arıyor bebeğim. Açmam gerek hemen döneceğim.''

Chris dışarı çıktığında üçümüz kalmıştık.

''Sen neden yalnız bırakıyorsun sevgili biricik arkadaşını Felix? Hiç iyi bir arkadaş değilsin.'' Dalga geçer gibi konuştum.

''Arkadaşlığımızı mı sorguluyorsun Minho? Biz yıllardır birlikteyiz ve senden önce biz vardık.''

''Yıllardır birlikte olduğun arkadaşını yalnız bırakma o zaman.'' Benim de gerginliğim yükseliyordu.

Oh valla kendileri istediği gibi kurgulayıp oynarken sorun yok ama ben cevabını verince hemen bozuluyorlardı. 

''Neden bu kadar gerginsin Minho? Son zamanlarda iyice saldırganlaştın. İlk zamanlar hiç sesin çıkmıyordu ne güzel.'' Bu defa Hyunjin sataştı.

''Gergin değilim Hyunjin ama eğer size öyle geliyorsa cevabını biraz düşünün.''

Chris geri geldiğinde ne oluyor dercesine baktı. 

''Hyunjin ve Felix eğer önemli bir şey demeyecekseniz bizi yalnız bırakır mısınız artık? Ne istiyorsanız onu yapın ama biz müsait değiliz.''

Chris'in sert sesini duyduklarında def olup gittiler. Bense yatağa çöktüm ve ellerimle yüzümü kapattım. Gerçekten bana her şeyi zehir etmeyi başarıyorlardı.

''Ne söylediler sana?''

''Hiçbir şey.''

''Minho.''

''Saçma sapan halleri işte Chris boş ver bırak. Ne halleri varsa görsünler.''

''Bunların arasını yapmak şart oldu. Başka türlü rahat bırakmayacaklar.''

Dediği şeyle gülmeye başladım. Hem sinirden hem de dediği şeyin absürtlüğü beni güldürüyordu.

''Nikah şahitleri de sen ol bari.''

''Ben Felix'in şahidi olayım sen de Hyunjin'in şahidi ol ne dersin?''

''Aman kalsın Hyunjin ile ilgili hiçbir şeye bulaşmak istemiyorum.''

''Hyunjin'in nedimesi olmayacak mısın yani?''

''Hyunjin'den kilometrelerce uzak durmak istiyorum Chris ama o bizi rahat bırakmamakta kararlı.''

''Bu konuyu bir de Changbin ile konuşacağım.''

''Chris saçmalama! Güldük eğlendik ama ileri gitmiyor musun hayatım?''

''Hyunjin ve Felix aşkı seni neden bu kadar rahatsız ediyor ki?''

Chris ve saçma sapan fikirleri işte.

Aklımda bir kurgu var ve bunu banginho olarak yazmayı düşünüyorum ne kadar ilgi görür pek emin değilim ._.

shameless | banginhoWhere stories live. Discover now