"relax (m)"

1.7K 109 54
                                    

Sınav haftasına inanılmaz bir giriş yapmıştık. Fakülte hiç olmadığı kadar kalabalıktı. İlk kez gördüğüm çok insan vardı ya da ilk haftalar görüp de bir daha hiç rastlamadığım insanlar da oluyordu. Bunun sebebi belliydi aslında.

Bizim fakültede devam zorunluluğu yoktu. Hocalar yoklama almaz hatta derse kim gelmiş kim katılmış ilgilenmezlerdi bile. Herkes ben dersimi anlatırım çıkar giderim kafasındaydı. Tabii kural olmayınca öğrenciler de okula gelmiyordu. İşte bu yüzden sınav haftası bu kadar kalabalık oluyordu.

Bana gelince, ben derslerime hep gitmiştim. Düzenli not tuttum ve çalıştım o yüzden rahattım. Tabii yine de stres yapmadan duramıyordum çünkü elimde değildi. Vize notlarım fena değildi ama final sınavlarında elli puanın altında alırsak direkt bütünlemeye kalıyorduk. Vize notumuzun ne kadar yüksek olduğu önemli değildi. Önemli olan final sınavında yüksek puan alabilmekti. İşte bu yüzden çok çalışıyordum.

Tabii tüm bu koşuşturmanın içinde Chris ile doğru düzgün görüşemedik. Ben gündüzleri kütüphanede ders çalışırdım akşam ise yurtta çalışıyordum. Jisung'u da fazla görmüyordum zaten çoğunlukla Changbin'de kalıyordu. Ben Jisung'un yerinde olsam yurda para vermezdim açıkçası. Nasıl olsa çoğu zaman Changbin'de kalıyordu. İkisi ev tutsa daha mantıklı olurdu.

Aman bana ne ya.

Bir saat sonra çağdaş siyasal rejimler dersinin final sınavı vardı ve ben de son kez notlarımda göz gezdiriyordum. O iki sevimsizi arada görüyordum ama konuşmamıştık hiç.

Derken Seungmin'i gördüm. Tek başına duruyordu beni gördüğünde yüz ifadesi sertleşti. Buna anlam veremesem de üzerinde durmadım. Ne de olsa sınav haftasındaydık ve herkes gergindi. Ben de sevindirik olacak havamda değildim. Kalkıp yanına doğru ilerledim ancak...

Seungmin benim ona doğru gittiğimi fark ettiğinde yüzü sinirle kasıldı ve kaşlarını çattı. Sonra da arkasını dönüp gitti.

Adım atmayı kestim ve olduğum yerde kalakaldım. Neler oluyordu? Az önceki tavır neydi öyle?

Aklımdan bin bir türlü düşünce geçiyordu ancak birazdan sınava gireceğim için yine üzerinde durmadım. Ne var ki canım sıkılmıştı bu duruma. Basit bir sınav gerginliği değildi bu. Seungmin bana kızmıştı belli ama ben ne yapmıştım ki? Kayakta gayet iyiydik. Sonrasında ise sınavlar dersler derken görüşememiştik bile.

Bu işin peşine düşmeliydim.

Sınava gireceğim sınıfın önüne gittim. Çok geçmeden hoca geldi ve kapıyı açtı. Hepimiz içeri girip yerimize oturduk. Kağıtlar önümüze geldiğinde derin bir nefes alıp dudaklarımı yalayarak soruları çözmeye başladım. Şu an zihnimi tamamen sınava odaklamam gerekiyordu.

Bacağımın acısı hâlâ kendini hissettirmekle birlikte biraz daha hafiflemişti. Beni Chris arabasıyla götürüp getiriyordu ve açıkçası mahcup hissediyordum. Bunu ona söylediğimde ise bana kızmıştı. Ne yapayım elimde değil.

Tereddüt ettiğim cevaplar olmakla birlikte sınav iyi geçmiş sayılırdı. Elliyi geçerdim ama biraz iyi bir not alıp ortalamamı da yükseltmek istiyordum açıkçası. Umarım iyi bir şeyler gelirdi.

Kağıtlar toplandıktan sonra sınıftan çıktık. Derin bir nefes aldım. Chris'in sınavı vardı bu yüzden onu aramadım. Jisung'un sınavı olmadığı için onu aradım. Birileriyle konuşmaya ihtiyacım vardı. Telefon çalıp durdu ve tam kapatmak üzereyken açıldı.

"Uyuyor muydun uyandırdım mı?"

"M-minho..." Nefes nefeseydi.

Yoksa...

shameless | banginhoWhere stories live. Discover now