''senden rahatsız oluyorum''

683 81 29
                                    

Yorum yazarsanız mutlu oluyormuşum .-.

Jeju adası tam anlamıyla bir doğa harikasıydı. Temiz havasıyla ve ormanlarıyla insanın içini açıyordu. Ağaçların yeşilliği ve denizin maviliği mükemmel bir kombinasyon oluşturuyordu.

Burada kaldığımız birkaç günde adayı iyice gezdik. Bir ada olduğu için deniz ürünleri daha çoktu. Yemekler gerçekten lezizdi.

Yüksek şelaleler güzel ama bir o kadar da devasaydı. Bol bol fotoğraf çektim. Buraya gelişimizin ertesi günü Chris ile otelin yakınlarındaki çarşıda gezinip gece barlarda takılmıştık. Sonraki günler ise rehberle birlikte grup halinde gezdik. Rehber bize gezdiğimiz yerler hakkında bilgiler veriyordu. Onu dinlerken etrafı inceliyorduk. 

Kalabalık olduğumuz için iki yılan Chris'e istediği gibi sulanamıyordu. Zaten birçok yeri gezmeye bile gelmemişlerdi. Bu da benim için harikaydı açıkçası. Yoklukları harikaydı!

Manjaggul mağarasını geziyorduk. Chris kapalı ve dar alanlarda rahat hissedemediği için fazla ilerilere gitmedik. Bizim gibi ileri gitmeyenler de vardı. Yine etrafın fotoğrafını çektim Kore'nin beton yığınları arasından sonra buranın doğal güzellikleri gerçekten iyi gelmişti.

Jeongbang şelalesini ve daha birçok yeri gezdik. Buradaki günlerimiz kısıtlı olduğu için biraz hızlı geziyorduk ve bu da yorucu oluyordu.

Akşam yemeğinden sonra çok yorgun olduğumuz için odada kalmak istedik. Yemekten sonra odaya döndüğümüzde Chris üzerini çıkardı ben de kendimi yatağa attım.

''Duşa mı gireceksin?''

''Gireceğiz.''

''Çok yorgunum ama.'' Yorgunca kıkırdadım.

''Alırım ben senin yorgunluğunu.''

Kendimi Chris'in kucağında bulduğumda kollarımı boynuna sardım. Banyoya doğru yürürken çalan telefonunu umursamadı.

''Bakmayacak mısın?''

''Hayır. Her kimse sonra dönerim.''

Üzerimi çıkardım ve kendimizi sıcak suyun altında bulduk. Fazla şımarmadan küçük küçük öpücüklerle yetindik. Yorgun olduğum Chris zorlamıyordu. Ona minnettardım üstelik diğer odalarda da öğrenciler vardı ve sesimiz giderse hiç hoş olmazdı.

''İyi ki gelmişiz.''

''Evet çok güzel bir yer.''

''Güzel yapan sensin.''

''Chris!'' Kıkırdadım ve bir kez daha öptüm onu.

Güzelce yıkandıktan sonra havlulara sarınıp çıktık. Mor saçlarım akmaya başlamıştı ve yine uzamışlardı.

Chris'in telefonu yine çalmaya başladığında bu defa bakmaya karar verdi ve sıkıntılı bir nefes aldı.

''Ne oldu?''

''Felix arıyor.'' Mırıldandı.

''Yine ne dertleri var acaba?''

''Bilmiyorum gezmeye de gelmediler hiç. Acaba bir şey mi oldu?''

''Dikkat çekmek için yapıyorlardır yine. Şaşırmıyorum.''

Chris telefonu açtığında gözlerimi devirdim ve saçlarımı kurutmak için banyoya gittim. Saç kurutma makinesinin sesinden dolayı bir şey duyamasam da umurumda da değildi. Makineyi kapattığımda kabaran saçlarıma baktım. Her banyo sonrası böyle kabarıyordu.

İçeri girdiğimde Chris'in giyinmiş olduğunu gördüm. Kaşlarımı çattım.

''Nereye?''

''Hyunjin rahatsızlanmış.'' Sıkıntıyla konuştu.

shameless | banginhoNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ