8

6.1K 334 30
                                    

Yanımda oluşan boşluk hissi ile uyanmam, biraz ürpermeme neden olsa da gözlerimi araladığımda gördüğüm görüntü, bu ürpermenin tamamını bir anda yok etmişti.

Karşımda tüm heybetiyle, yeni banyo yapmış olduğu belli olan adamın, teninden küçük su damlacıkları damlarken, tam kasık kısmından bağlanmış havlusu ile aşırı derecede ağız sulandırıcı duruyordu.

"Günaydın" diyerek bana göz kırpınca kendimi birazcık utanmış hissederek arkamı dönmüştüm.

"Günaydın" dedikten sonra kafamı deve kuşu misali yastığa gömüp, uykuma devam etmek istesem de arkamdaki adam buna izin vermemişti.

Yatağın yan kısmı çökecek kadar oturup, muhtemelen sağ kolundan destek alarak yatmış ve diğer eliyle saçımı okşamıştı. Ne kadar inkar etmek istesem de hoşuma giden bu hareketi ve sabahın verdiği uyuşukluk hissi ile küçük memnun bir mırıltı bırakmıştım.

"Aynı küçük kedilere benziyorsun" dedikten sonra burnunu yanağıma sürterek, derin bir nefes almış ve alnım ile şakağımın arasına minicik bir öpücük bırakarak geri çekilmişti. Bununla birlikte yaşadığım boşluk hissi beni rahatsız etse de ses çıkarmadan yatmaya devam ettim.

"Bu aralar işim çok, bir kaç gün gelmeyebilirim" duyduğum kelimelerle kalbim sıkışırken birkaç gün daha tek başıma kalmak istemediğimi fark etmiştim.

"Yemeğini getirecekler, sıkılırsan aşağıda televizyon, bilgisayar ne istersen var ama ulaşımı kısıtlı saçma şeyler denemeye kalkma. Ben gelene kadar uslu durmak şartı ile evin içinde istediğini yapabilirsin" dedikten sonra ilk defa ondan bu kadar uzun cümleler duymanın şaşkınlığını yaşamıştım. Hemen sonra ise kelimeleri kafamda tartıp hızla yerimden kalktım ve karşısında dikildim.

"Yeter ama!" dememle gömleğini iliklemeye devam etse de tek kaşı sorgular gibi kalkmıştı. Bu adam neden hiç sinirlenmiyordu ya?

"Kaç haftadır tutsak hayatı yaşıyorum, kimseyle konuşamıyorum, haber veremiyorum, Hakan olmasaydı o boktan yerde yalnızlıktan çatlayacaktım. Bilgisayar ya da televizyon bu ihtiyacımı karşılamıyor. Ayrıca Azem merak etmiştir ona ulaşmam gerek"

İkna etmek için hızlı hızlı konuşurken nereye giderse onun peşinden ördek yavrusu gibi gitmeye başlamıştm.

"İzin ver konuşayım. Hem senle gelsem ne olur? Bak cidden kenarda otururum kedi gibi, dizinin dibinden ayrılmam. Çok sıkılıyorum, öleceğim bu gidişle gencecik yaşımda" söylediğim kelimelerden sonra yüzünde sert bir ifade oluşsa da dediklerimi tartmak ister gibi kaşlarını kaldırmış ve hızla cevaplamıştı.

"Hayır"

Sikerler ama!

"Neden?" Derken aynanın karşısında kravatını bağlamakla meşguldü. Bense onun hemen arkasında duruyorken, aklıma gelen fikirle omuzlarından tutup hafifçe bana dönmesini sağladım. Yüzüklerinin süslediği büyük ellerini ellerimin arasına alıp nazikçe indirdikten sonra, kravatını usulca bağlamaya başlamıştım.

Zamanında nefret ettiğim kravat bağlamanın bir gün işime yarayacağını hiç düşünmezdim.

"Lütfen, bak senin istediğin gibi davranıyorum, sesimi çıkarmıyorum, kaçmaya çalışmıyorum, ördek yavrusu gibi peşinde dolanıyorum. Daha ne yapmalıyım sana güven vermek için?" Derken aklımdan binbir düşünce geçiyordu.

Ben de az şerefsiz değildim zaten.

"En azından Azem ile konuşmama izin ver, seninle de gelmek isterdim ama neyse" diyerek biraz üzgün gözlerle bakmıştım. Yeşillerinin küçük titreşimlerinden ne düşündüğünü anlayamazken, kravatını bağlamayı tamamlayıp, yatağın üzerine koymuş olduğu ceketini de nazikçe kollarından geçirdim. 

ZÜMRÜT / GAYWhere stories live. Discover now