27

2.7K 138 38
                                    

Tatlı sarılmamız ve güzel manzaranın ardından kendimizi sıcak eve atmıştık.

"Burası neden sıcak?" Diyerek kullanılmadığını düşündüğüm evde göz gezdirdim. Küçük bir evdi, bir odası, hemen karşısında ona bağlı mutfağı, iki tane de tuvalet ve banyo olduğunu düşündüğüm kapısı vardı.

"Gelmeden önce ayarlamaları için birilerini gönderdim" diye açıklama yapınca bana uzun uzun cevaplar verişine hala alışamadığımı fark etmiştim.

Etrafımda son kez dönüp, ceketini çıkaran adama baktım. Üzerindeki ince ceketini küçük kanepenin arkasına asıp, sıcak evin verdiği hararetten kaynaklı olsa gerek yakasının iki düğmesini daha açtı ve gömleğin kollarını katlamaya başladı. Her katlayışında ortaya çıkan kalın kolları yutkunmamı sağlarken, kendimi kaptırmış bir biçimde onu izliyordum.

"Yedin gözlerinle" dediğinde kahkaha atarak kafamı geriye atmıştım.

"Yakalandık" ellerimi kaldırıp biraz daha güldükten sonra ben de terlemeye başladığımı hissedip üzerimdeki kabanı çıkararak Evran'ın yanına yaklaştım. Ceketinin üzerine kabanımı koyduktan sonra ne yapacağımı bilemeyerek dönmüştüm Evran'a.

Bana gülümseyen gözlerle bakan adam, tam önümde durup sıkıca sarıldı bedenime. O kadar güzel bir sarılıştı ki sevgisini iliklerime kadar hissetmeme neden olmuştu. Aynı sevgi ile ben de boynuna tutundum, dudaklarımı omzuna değdirerek kokusunu içime çektim derin derin.

"Seni çok seviyorum" dediğinde neden bir anda böyle bir sevgi patlaması yaşadığını anlayamasam da hoşuma gittiği için sesimi çıkarmadan omzunu sertçe öperek karşılık verdim.

"Ben de seni seviyorum" dememle beni belimden tutup kaldırması bir olmuştu. Korkuyla karışık çığlık atarken, sıkıca boynuna sarılıp konuşmaya başladım.

"Evran kolun daha yeni iyileşti! Bırak beni hemen!" desem de bunun aşırı hoşuma gittiğini söyleyen şeytanı duymazdan gelemiyordum. "Tamam bebeğim" diyerek bir anda beni yatağa bırakan çocuğa küçük bir gülümseme ile bakıp, yüzünü ellerimin arasına aldım ve nazikçe okşamaya başladım. Onun bir zerresine bile zarar gelsin istemiyordum.

Yüzünü yaklaştırarak, burnunu burnuma sürttükten sonra dudağımı öpüp, bir elini belime sardı ve yatakta yukarıya doğru çekti bedenimi. Şimdi tam yatağın ortasına geçmiş bir şekilde, dudaklarımız birbirimizin üzerinde öpüşüyorduk.

Minik çarpışma sesleri odanın duvarlarından kulaklarımıza dolarken, elimi üzerindeki gömleğinin içinden sürüyerek sırtına getirdim ve hissettiğim çizgi çizgi kabarıklarla kaşlarımı çatarak nazikçe dudaklarımızı ayırdım. Benim aksime kaşlarını kaldırarak bakan adamın tatlı haline dayanamayıp bir öpücük daha bıraktım ve yanıma yatmasını sağladım. Beni reddetmeden yatağa yayılan adamın göğsüne konumlanırken, pek ümitlenmesem de onun hakkında bir şeyler öğrenir miyim diye heveslenmeden edememiştim.

"Evran, ilk vurulduğun zaman fark ettim de, sırtındaki yaralar neden oldu?" Derken üzüntü ile yüzüne bakmış olsam da o hemen gözlerini kaçırarak kafasını sağa çevirmişti. Bu hareketi ile anlatmayacağını düşünüp hemen toparlamaya çalıştım. "Yani tabiki anlatmasan da olur özür dilerim kötü bir şey dediysem, sadece senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum ve merak ediyorum" diyerek toparlamaya çalışırken işleri daha da batırdığımı hissediyordum.

O da benim bu heyecanla halime gülüp saçımı öptü ve sağda duran çekmeceye uzanarak bir sigara paketi çıkardı. Bu hareketiyle tek kaşımı kaldırarak yerimde doğrulmuştum ki beni fark edince 'haa' sesi çıkarıp paketi geri yerine fırlattı ve çekmeceyi kapattı.

"Babam beni çok döverdi, bilirsin despot babaları" dediğinde kafamı iki yana sallamıştım refleksle. Bilmezdim ki benim sadece annem sandığım kadın vardı başımda, o da çok nadir zamanlarda beni sevdiğini hissettirirdi, daha doğrusu beni fark ederdi. Despot olacak kadar bile değerim yoktu onun gözünde belki de. "Beni disiplinli bir birey olarak yetiştirmek adına hatalarımdan sonra böyle cezalar verirdi" durdu ve bana dönerek saçlarımdaki ellerini tatlı tatlı hareket ettirmeye başladı.

"Oradan kalma yaralar" dedikten sonra yaklaşıp dudağıma bir öpücük bırakmıştı. Durdu ve kaşlarını çattıktan sonra bir kere daha öptü. Duyduklarımı daha sindiremeden aynı şeyi bir iki kere daha tekrarladıktan sonra gözlerime bakarak "Yok ben doyamıyorum sana" dedi ve kucağına çekti beni. Ellerim omzundaki yerini alırken, alışkanlıkla sol omzuna fazla baskı yapmamaya çalışarak bu sefer de ben dudaklarına uzandım.

Yumuşak dudaklara baskı yaparken bir elimi, sevdiğim adem elmasına götürüp, hafif hafif okşamaya başlamıştım. Bana ayak uydurup, ellerini kalçalarıma atan adam beni kendine bastırdığında inleyerek dudaklarımı çekip yanağını öptüm.

İçimdeki sevgi o kadar büyüktü ki sevgilime dokunmaya, öpmeye doyamıyordum.

Yanaklarına, gözlerine, dudağına, çenesine, yüzünde bir nokta bile kalmayana kadar her yerine öpücükler bırakıp yavaşça boynuna doğru ilerledim. Boynunu sert sert öperken, içimdeki vahşiyi çıkarıp dişlerimi geçirdim. Beni içine çeken kokusuna dayanamayıp, son kez emdim ve geriye çekilerek ize baktım. Biraz fazla morarmış olması içimi yakarken hemen özür dilercesine gözlerine baktım.

"Çok mu acıdı? Özür dilerim" derken onun yüzünde mest olmuş bir ifade vardı. Duyduklarında sonra ise gülümseyerek benim boynumu öpmüştü.

"Senin o güzel kalbini severim ben" dedikten sonra bir anda beni yatağa attı. Ne olduğunu anlayamadan kendimi kollarının arasında bulunca gülümseyerek daha fazla sokuldum bedenine.

"Şimdi biraz uyuyalım, sonra da burada geçireceğimiz günümüzü planlarız olur mu bebeğim?" Dediği anda bile gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı.

Onu onaylayarak göğsünden öpüp, sıkıca belinden sarıldım ve kısa sürede alıştığım o huzurlu uykunun kollarına bıraktım kendimi.

Onu onaylayarak göğsünden öpüp, sıkıca belinden sarıldım ve kısa sürede alıştığım o huzurlu uykunun kollarına bıraktım kendimi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sonraki bölümle başlıyoruz kaosa ballarım :')

ZÜMRÜT / GAYWhere stories live. Discover now