28

2.6K 146 67
                                    

Muhteşem günümüzün ardından dönüş vakti gelmiş ve sabah evimize varmıştık. Eve girdiğimde ilk işim Azem'in iyi olup olmadığını kontrol etmek olmuştu ki çok şükür hiçbir şeyi yoktu yavrumun. Araz'a ne kadar sinirlensem de Evran'ın dediklerinden sonra gözlemlediklerimden çıkardığım sonuç kardeşime zarar vermeyeceği olmuştu.

Şimdi ise yutkunarak yatağımdan kalkmaya çalışıyordum. Artık Evran ile yatmaya başlamıştık ama yanımda yoktu. Bu yüzden kaşlarım çatılsa da fazla umursamadan esneyerek çıplak ayaklarımı yere değdirdim.

Yerden ısıtmalı son model ev ayaklarımın sıcacık olmasını sağlarken mutlulukla gülümseyerek, kupkuru olmuş boğazımı ıslatmak adına odadan çıkıp mutfağa yönelmiştim ki salonda gördüğüm loş ışıkla kaşlarımı kaldırdım. Acaba Evran beni rahatsız etmemek için salonda mı kitap okuyordu?

"Evran!" diyen Araz ile birazcık daha yaklaşıp tam odaya girecektim ki duyduğum kelimeler duraksamama neden olmuştu.

"Feray ile ne yapacaksın?"

Kulağıma dolan kelimelere anlam veremediğimde kalkan kaşlarım olayı anlamak ister gibi sertçe çatılırken, tekrar yutkunup acıyan boğazımı rahatlatmaya çalıştım.

"Ne yapacağız lan biz? Oğlum çocuğu oynatıyor musun ha? Öldürmeden önce daha fazla mı acı çeksin istiyorsun?!" diyerek bağıran adamı Evran'ın sert sesi durdurmuştu.

"Sessiz ol!"

Araz'ın söyledikleri uyuşuk beynime nüfuz ederken yumruk yemiş gibi sarsılmıştım yerimde. Duyduklarımın gerçekliğini sorgulamak adına kafamda bir iki kere daha çevirsem de hep aynı cümle yankı yapıyordu.

"Öldürmeden önce daha fazla mı acı çeksin istiyorsun?"

Öldürmeden önce.

Ne demekti bu şimdi? Rüya mı görüyordum? Dün izlediğimiz aksiyon filminden mi etkilenmiştim yoksa?

"Ne demek sessiz ol Evran? Çocuk seni deli gibi seviyor, bakışlarından bile taşıyor lan sevgisi! Şimdi gidip nasıl öldüreceğiz onu? Buna nasıl izin verdin sen?" Diyerek kısık bir tonda bağıran adamla daha fazla dayanamayarak dizlerimin üzerine çökmüştüm. Canım yanıyordu, kalbimin parça parça ayrıldığını hissediyordum sanki.

Hissettiğim acıdan nefes alamadığımı fark edince yumruk yaptığım elimi bir iki kere sessizce göğsüme vurup, konuşmanın devamını dinlemek adına sakinleştirmeye çalıştım kendimi.

"Konuşsana. İntikam almamız lazım bir şekilde! Babamızı, anneni öldürdü lan Feray'ın babası, bir şey yapmamız lazım ama ben artık dayanamıyorum" diyerek vazoyu deviren adamla birlikte gözümden yaşlar yavaş yavaş dökülmeye başlamıştı.

Ne düşüneceğimi ne hissedeceğimi bilemez halde başımı duvara yaslayıp, derin derin nefesler almaya çalıştım.

Baştan beri bir oyunun içine düşmüştüm, beni öldürmek için çektikleri, tüm zerremi sömürecek, fiziki olarak öldürmeden, ruhsal olarak çökertecek bir oyuna hem de.

"Azem çok üzülür lan ben yapamam bunu, Azem'in üzülmesine izin veremem" diyerek kanepeye oturma sesi gelen adamla çığlık atarak ağlamamak için elimi ağzıma kapattım ve sıkıca bastırdım. Duyduklarımın ağırlığı beni eziyordu her geçen dakika.

"Cevap versene Evran ne yapacağız? Daha fazla saklayamayız o adamdan Feray'ı, gittikçe şüphelenmeye başlıyor bizden. Ya bir çözüm bulacaksın ya da baştan beri planladığın o şeyi yapacaksın" derin bir iç çektikten sonra "Ama ben istemiyorum Feray'a zarar gelmesini" diyerek devam etti.

ZÜMRÜT / GAYΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα