9

5.9K 312 35
                                    

Arabadan indiğimde anda ne yapacağımı bilmediğim için elimi uzatıp Evran'ın takım elbisesini bileğine tutundum.

Evet iri yarı bir insandım, evet zamanında çok kavgaya karışmış, üstüne herkesi elden geçirmiş biriydim ama yine de silahlı on - on iki  kişinin arasında kendimi güvende hissetmiyordum.

Bu yaptığım hareketle birlikte Evran bir iki saniyeliğe bana döndü ve alaylı bir gülümseme sunduktan sonra ilerlemeye başladı. Şerefsiz herif böyle olacağını biliyordu. Aslında suç onda da değildi, evde sıkılıyorum diyerek gerizekalı gibi dışarı çıkan bendeydi. Eğer onun dediğini kabul etseydim, şu an televizyonun karşısında götümü devirerek yatıyor olurdum.

Salak ben.

Yavaş yavaş ilerlerken attığımız her adımda bizi gören insanlar kafalarını eğip selam veriyor ya da açılması gereken bir kapı varsa dikkatle açıyorlardı. Böyle bir muameleyle ilk defa karşılaşan ben ise şapşal şapşal etrafımı izliyordum.

En sonunda asıl kapı olduğunu düşündüğüm siyah yere geldiğimizde, yine iki tane insan dikkatle kapıyı aralamış ve geçmemiz için ellerini uzatmışlardı.

Girdiğimiz oda beklediğimden çok daha büyüktü. Sanki denizin altında duruyormuş gibi bir his veren kocaman bir akvaryum vardı etrafına ise koyu mavi ışıklar yoğunlukta olmakla beraber ara ara küçük yeşil ışıklar da eklenmişti. Bulunduğumuz yer beni tedirgin ettiği için elimi daha fazla sarmıştım Evran'ın bileğine.

"Oo hoş geldiniz Evran Bey!" Diyerek karanlıktan çıkan adamı görünce içimde oluşan sinir bozucu duyguya anlam verememiştim. Daha yüzünü bile görmediğim bu adamdan yayılan korkunç bir şeyler vardı ama çözememiş ve şimdiden nefret etmiştim.

"Hoş buldum Araz" diyen Evran'ın sesi beni biraz olsun rahatlatırken bize doğru yaklaşan adamı izlemeye başladım. Aynı Evran gibi siyah bir takım elbise giymiş olan adam, Evran'a göre biraz daha kısa ve cılız dursa da fazlasıyla alımlı bir vücudu vardı. Keskin kahverengi gözlerindeki bakışları, dudaklarında asılı kalmış gülüşüyle birlikte, sanki içimi okumak ister gibi bana bakıyor ve yerimde gerim gerim gerilmeme neden oluyordu.

Fakat benim önümden bir Evran kasırgası geçtiği için bu adamın hareketleri yeterince korkutmaya yetmemişti beni.

"Bu güzellik kim? Başka bir köle mi?" Diye bana göz kırptığında bariz bir şekilde belli olacak şekilde yüzümü buruşturmuştum.

Bir dakika köle mi?

Şaşkın bakışlarım Araz denen adamdan Evran'a dönerken, onun her zamanki sakin ve rahat tavrı ile dikildiğini görmek beni rahatsız hissettirmişti.  Ağzını açıp hayır o benim kölem değil demesini beklesem de boş bir düşünce olduğunu biliyordum çünkü gelmeden önce de dediğim gibi onun peşinde dolaşan, her dediğini yapan ve dizinin dibinden ayrılmayacak olan bir ördek, yani köleydim.

Evran ise hiç sesini çıkarmadan elimi sıkıca tutup büyük mavi akvaryumun yanındaki koltuğa otutturdu beni. Kendi bedeni ise benim yanıma kurulurken ellerimizi ayırmış ve yeşillerini karşımızda duran iğrenç adama çevirmişti.

"Kim olduğu seni ilgilendirmez" dedikten sonra eliyle bir işaret yapıp, sabahtan beri put gibi kapının önünde duran adamı yanına çağırdı. Onun bu kendinden emin tavırları, her olay karşısında sakinliğini koruması içten içe ona imrenmeme neden oluyordu.

"Anlat"

Yanındaki adama sadece bir kelime söylemesi yeterliydi. Adam duyduğu kelimeden sonra anında konuşmaya başladı.

"Caravelle'de hile yapmış olan iki adamı yakaladık. İstediğiniz gibi aşağı katta kilitli bir biçimde duruyorlar, diğer şubelerinizde herhangi bir problem yok şu an için" diye sıra sıra benim için pek bir şey ifade etmeyen cümleleri söylemişti.

ZÜMRÜT / GAYTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang