15

4.6K 246 40
                                    

Söylediği kelimeler beynimin içinde uğultu yaratırken, ılık dudaklarının dudaklarımı yakalaması için yalvarmak üzereydim.

Dolgun iki et parçası hareket etmeden benimkileri sardıktan sonra, hafifçe geri çekildi ve dudağımın bittiği yere minik bir buse bıraktı. Kaldırmadan yanağımda ilerleyerek, konuşmaya başladı tekrar.

"Gözetimim altında Azem ile buluşmana izin vereceğim" çeneme bir öpücük bırakıp devam etti. "Seni daha fazla dışarı çıkaracağım, istediğin kitapları alacağım ve film, dizi, haber gibi teknolojik aletlere erişimini de arttıracağım" elleri kalçamı daha sert tutup kendine çektiğinde bedenim uyuşmuş gibi hissediyordum. "Ama her şey benim kontrolüm altında olacak. Ters bir hareketinde sana değil Azem'e zarar veririm" dedikten sonra gülmeden edememiştim.

"Her zaman öyle değil miydi zaten?" Dememle boynuma ulaşan dudakların kıvrıldığını hissettim. "Öyleydi ve öyle olacak" dedikten sonra dudaklarını boynuma sertçe bastırmıştı. Ona uyum sağlayıp ellerimi boynuna ilerleterek nazikçe okşadım ve aklımdaki soruyu sordum.

"Bunun karşılığında da seks yapmamızı mı istiyorsun?" Dememle küçük bir kahkaha atmıştı. Kahkaha atarken boynuma vuran nefesi, alt tarafımda bir yerleri harekete geçirirken, yutkunarak cevabını beklemeye başladım.

"Hayır, bunları zaten yapacaktım" pijamamın düğmesini araladı ve yakasından tutarak aşağı doğru çekti. Omzumu çıplak kalırken dilini boynumdan, omzuma kadar ince bir yol çizerek ilerletti.

Bu kadar çabuk her şeyi kabul etmesi ister istemez içime kuşku tohumları ekse de fırsatı kaçırmamak adına fazla ayrıntıya girmeden aklıma takılan soruyu sormuştum.

"O zaman neden seks yapmak istiyorsun? Ya hayır dersem?" Derken omzumu dişlerinin arasına alıp, emmeye başlayınca dudaklarımdan kopan inleme duvarlara çarpmıştı.

"Aylardır birlikteyiz, sence de aramızdaki cinsel çekime artık bir isim koymamız gerekmiyor mu?" Demesiyle ona hak vermiştim. İlk kaçırdığı andan itibaren aramızda bir çekim olduğu doğruydu, bana göre sadece cinsel olmasa da şimdilik bununla idare edebilirdik tabiki ama yapmayacaktım.

"Gerekmiyor" dedikten sonra tuttuğum boynundan ittirerek yerimden kalkmış ve gülümseyerek yeşil gözlerini izlemeye başlamıştım. O ise dağılmış saçları, omzumu emmekten kızarmış dudakları ve kanepeye yayılmış olan bedeni ile birlikte şaşkınca bana bakıyordu.

Ne yani bir anda kollarına atlamamı falan mı beklemişti acaba? İstediğimi almıştım, seks ise başka zamanın konusuydu.

"O zaman Azem ile ne zaman buluşuyorum?" Dememle yüzündeki şaşkınlık yerini gülümsemeye bırakmış ve hayal kırıklığına bulaşmış bir kahkaha ile yüzünü sıvazlamıştı. Uzun parmakları yüzünü sararken, çenesine ilerleyince sakince kaşıdı ve gözlerimin içine baktı sinirle.

"Sen gerçekten" diyerek cümlesini yarıda bitirip, gülümseyen yüzüme bir kez daha baktıktan sonra kanepeden hafifçe kalkarak arka cebinden bir telefon çıkardı. Hemen sonra ise şifresini yazıp bana uzattı.

"Al ara nerede buluşacağınızı ben ayarlayacağım, günü için de ne yaparsanız yapın beni ilgilendirmez" dedikten sonra yerinden kalkıp üzerini hafifçe düzeltti ve banyoya doğru ilerledi. Yüzümdeki sinsi gülümseme sürerken cinsel cazibem ile onu etkileyebileceğimi bir kenara yazıp hemen Azem'in numarasını tuşlamaya başladım. Bir iki çalışan sonra açılan telefonla aynı anda konuşmaya başlamıştım.

"Azem!" Dediğimde karşı taraftan bir süre ses gelmeyince endişelenip bir kere daha ismini söyledim. O ise yeni uyanmış gibi nefes alarak konuşmaya başlamıştı.

"Abi sen misin?" Demesiyle yutkunup rahatlayarak kafamı salladım. Kafa sallamamı göremeyeceğini unuttuğumu fark ederek cevapladım. Sesini o kadar özlemiştim ki üç kelime söylemiş bile olsa kendimi mutlu hissediyordum.

"Evet benim, nasılsın? Neredesin?" Dedikten sonra konuşma kabiliyetimi unuttuğumu fark etmiştim.

"Abi ben annemin yanındayım, sen neredesin?" Dediğinde ona cevap veremeyeceğimi bilerek bir şeyler uydurmaya çalıştım.

"Boşver onu da buluşalım diyecektim. Ne zaman müsait olursun okul ne zaman?" Derken karşıdan gelen yorgun sesle endişelenmeye başlamıştım.

"Azem iyi misin?"

Bunu dememle birlikte gelen hıçkırık sesiyle Azem'in ağladığını anlayıp, yutkunarak konuşmaya çalıştım.

"Abim, ne oldu? İyi misin? Bir şeyin mi var? Neden ağlıyorsun?" Derken dolan gözlerimi tavana çevirmiştim. Aylar sonra duyduğum ilk kelimelerini ağlayarak söylemesi canımı yakıyordu.

"Olmadı bir şey, film izliyordum da ondan" demesiyle ona inanmayarak biraz daha üsteledim.

"Azem, yalan söyleyince anlayabiliyorum. Seni ben büyüttüm" dediğimde iç çekip, burnunu da çekerek cevaplamıştı.

"Her zamanki annemle kavgalarımız işte abi ya boşver, sinir etti beni yine" dediğinde rahatlayarak tuttuğum nefesimi salmıştım. "Sen ne zaman müsaitsin söyle de ona göre bilet alayım ben de" derken hala ağlamaklı bir biçimde konuşuyor olması içimi yakmıştı.

"Bir hafta içinde al, hemen buluşmamız gerekiyor. Uzun süredir görüşmedik, özledim" diyince ağlaması şiddetlenmiş olan kardeşimle birlikte yutkunarak iki elimle telefonu sardım.

"Abi bence de buluşalım, çok özledim seni. Beni arayıp sormuyorsun da haftalardır" dediğinde yaşlar damlayan gözlerimi silip sesimin titrememesine dikkat ederek konuştum.

"Çok yoğundum kuzum özür dilerim, artık böyle arayı açmayacağım merak etme" dediğimde beni onaylamıştı. Bir süre daha havadan sudan konuşup kapatınca arkamı dönüp keskin gözleri ile beni izleyen adama döndüm.

"Aferin, bir şey dememe gerek kalmadı gerçekten. Öğreniyorsun" diyerek yarım ağız güldüğünde yüzümü buruşturup telefonu ona doğru fırlattım ve kardeşim ile buluşacağım günü düşünerek gülümsedim.

Nereden bilebilirdim ki o günün benim için cehennem olacağını.

Nereden bilebilirdim ki o günün benim için cehennem olacağını

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
ZÜMRÜT / GAYWhere stories live. Discover now