35. Serafimlerin Evi

733 31 2
                                    

Gözlerimi açtığımda güneşin en parlak tonu odaya doluyordu. Dünkü konuşmalardan sonra serafimlerin evinde misafir edilmem hakkında karar verildi. Misafir edileceğim odaya Gabriel'in eşliğinde geldim. Kapıda melek korumalar vardı. Hepsi sarışın, soğuk ve keskin yüz hatlarına sahip, buz mavisi gözlere sahip, 2 metre boyunda iri yarı erkek meleklerdi, özel seçildikleri belliydi. Pek konuşmayan Gabriel beni odaya bıraktı, beklemeden çıkmak üzereyken bana döndü.

- Bugün dinlenebilirsin.

Sadece kafamı salladım. Hızla çıktı, arkasından kapı nazikçe korumalar tarafından kapatıldı. Konuşacak halim yoktu, düşüncelerimle yaşadıklarım yeterince yorucuydu. İçimdeki karmaşayla kaldım. O gittikten sonra odayı inceleme fırsatım oldu. Eşsiz güzellikteydi. Beyazın en güzel, en sade tonuna sahip duvarlar ile yüksek tavanıyla, en harika ressamın elinden çıktığı belli olan, tavana işlenmiş Yaratılış Günü tasviri odaya ayrı bir gösteriş katıyordu. Krem rengi, sade ve retro giysi dolabı, aynı işçilikte tuvalet aynası, yatak ve yatak baş ucu komodini, hepsi ince ve zarifti. Oyma kısımlarında kanatlar, melek tasvirleri vardı, kenarlarından ince altın şeritler geçiyordu. Bu kadar zarif işçiliği bir tek cehennemde görmüştüm. Taban tabana zıt olsa da zarafet anlamında eş değerdi. Giysi dolabını açtığımda beyaz, krem ve kahverenginin her tonunda giysinin özenle asılmış olduğunu gördüm. Hepsi benim bedenime uygundu. Buraya geleceğim elbette biliniyordu. Yüce Efendimizin bunu bilmemesine imkân var mıydı? Ben de bana yazılan kaderdeki seçeneklerden birini seçmiştim.

Yatak, odanın sağ tarafındaydı, tam karşısında ise harika manzarayı seyredebileceğiniz, duvarı kaplayan camlar vardı. Eski tahta evlerde kullanılan, dışa doğru açılan camlardandı. Manzara gerçekten görkemliydi. Zaten böyle bir manzara ancak buraya has olabilirdi. Serafimler Evi, özenle yapılmıştı. Manzaradan tüm bahçeyi görünüyordu. Çiçekler, elma ağaçları, güller ve papatyalar... Bu manzara karşısında nefesim kesildi. Yüce Efendimiz eşsiz bir sanatçıydı, O'na hayrandım. Bunu bir kez daha fark ettim.

Odanın tam ortasında yer alan avize minicik inciler ve beyaz taşlarla bezeliydi, gün ışığında bile minicik pırıltılar oluşturuyordu. Işığı açmak için lambaya dokunduğumda, odada oluşan minicik parıltılar daha da büyüdü, odanın her tarafına erişen harika bir ışık oyununa dönüştü. Komodindeki lambalar, avizenin küçük versiyonuydu. Yerde halı yoktu. Kum rengi tahtalar ile incilerle dolu avize deniz kenarında hissini uyandırıyordu. Neredeyse denizin kokusunu içime çekebilecektim. Doğada en sevdiğim şey, İnsanlar Dünyası'ndaki denizdi. Su beni hep rahatlatırdı, deniz de öyleydi. Herkesi sakinleştirip, dinginleştiriyordu, mavi bu sebeple hep güzeldi. Mavi sizi kucaklar, sevildiğinizi hissettirir, güzellikleri içinde barındırırdı. Mavi sizi yormaz, üzmez, kırmaz, mahvetmezdi. Mavi... Micheal'ın gözlerinde hissettiğim huzuru hatırladım. Onun gözlerinin maviliği hiçbir yerde yoktu, özeldi. Dingin, sakin, huzur dolu, sarmalayan bir maviydi. Kafamı iki yana salladım. Kafamı daha da karıştıracak konuları, düşünmemeye karar verdim.

Pencereden uzaklaştım. Sağ tarafta banyo vardı. Banyo aynı özenle tasarlanmış, minimalist, ufak ve çok sadeydi. Küvet, ayna, banyo dolapları ile duvarlar beyaz renkteydi. Tek bir penceresi vardı, o da küçüktü. Elma ağaçlarına bakıyordu. Banyo dolapları benzer bir işçilikte, zarif kulpları altın rengindeydi. Havlular ile bornoz krem rengiydi. Gerçekten bir sanatçının elinden çıkmaydı.

Banyodan çıktığımda tuvalet aynasına bakmak istedim. İhtiyacım olabilecek her şey vardı, dahası inci ve doğal taşlarla kaplı muhteşem takılar, nostaljik bir takı kutusunda duruyordu. Krem rengi, incilerle bezeli takı kutusunun tam ortasında minik bir balerin vardı. Kutuyu elime aldığımda kurma kolu olduğunu gördüm. Çalıştırdığımda kulağıma dolan o eşsiz müziği duyduğumda gözlerimi kapadım. Cennete ait bir müzikti. Ruhumu dinlendirdi, beni sarıp sarmalayıp, iyileştirdi. Müziğin böyle etkilerinin olması ne muhteşemdi. Arındırıcı, iyileştirici, mutluluk verici... Müzik size ne istiyorsanız onu verebiliyordu. O hislere dalabiliyordunuz.

RUH LEKESİ(düzenleniyor)Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum