38. Acıların Silinmesi

721 28 0
                                    

Gözlerimden sağanak yağmur gibi boşanan gözyaşlarım tükenişimi en iyi ifade eden şeydi. En sıcak haliyle gözlerimden akıyordu. Bu gözyaşı o kadar derinden geliyordu ki, öyle açık bir yaradan çıkmaydı ki ondan yanağımı yakacak kadar tuzluydu. Yarama tuz basmıştım, bu tuz oradan geliyordu. Lucifer'ın yokluğu, bilinmezlikler, yaşadığım travmalar, değişimler, hesaplaşmalar, gerçekler, Micheal, hatta Chris, her şey bu gözyaşında gizliydi. Sakladıklarım açığa çıkmıştı. Üzerime çökmüştü.

Dizlerim titredi, daha fazla kaldıramadım, yere çöktüm. Ağlıyordum ama hıçkırmadan, acılarım sessiz çığlıklar attırsa da sesim çıkmıyordu. Sessiz çığlıklarım bedenimde yankılanıyor, yakıcı göz yaşlarım acıma tanıklık ediyordu. Çok hırpalanmıştım. Benim artık kalbimin yükünü kaldıramıyordu. Ruhum darmadağındı. Kalbim patlayıp, içindeki zehrin bedenime dağılmasına neden olmuştu. Kendi yok oluşumun başlangıcını seyrediyordum. Yeni acılar karşımda duruyordu, üzerime gelirken onların benden geriye kalanları süpüreceğini biliyordum. Daha fazla ağladım. Susamayacak kadar acı dolu, konuşamayacak kadar bitiktim.

Yalvarıyorum, her şey beni yok oluşuma sürüklerken, sen dur Micheal. Beni seviyorsan, dur! Artık nefes bile alamıyorum. Çok bitiğim.

Yanıma çöktü. Güçlü kollarıyla bana sarıldı. Saçlarımdan öptü. Kalbinin atışı hızlanmıştı.

- Seni asla bırakamam Hazel. (Fısıltıyla) Senin için her şeyi yaparım, ama senden gidemem. Sen bu kadar acı çekerken, uzaklaşamam. Korkma, seni kendi yok oluşundan, korkularından, hayal kırıklıklarından hatta kendinden bile korurum. Koruyacağım da. Bana güven ve inan. Bu sefer elimi bırakıp gitme. Ben senin elini hiç bırakmadım. (Elimi tuttu) Bırakmayacağım. Papatyam, seni korumama izin ver, lütfen. Sen benim her şeyimsin. Sen olmadan hiçbir şeyin anlamı yok. Deminki sözlerim için de beni affet.

Çenemden tuttu. Gözlerim kapalıydı, hala yaşlar süzülüyordu. Alnımdan başlayarak yüzüme minik öpücükler kondurmaya başladı. Yanaklarıma indi. Burnumu öptü. Dudaklarıma gelince durdu.

- Seni seviyorum güzelim, hep sevdim ve seveceğim. Sen tam kalbimin ortasındayken, artık ben olmuşken, senden gidemem. Sen bensin, benimsin. Ben sen olmasam da olur. Acılarını yok edip, yerine sadece güzel şeyler ile mutluluk koyacağım. Bana inan. Şu an mümkün görünmese de seni buna inandıracağım.

Dudaklarımda sıcak, dolgun dudaklarını hissettim. Lucifer'la aynı cümleleri çok mu aramıştı? Artık kolum kanadım düşmüştü, tüm duvarlarım düşmüştü. O kilidi açmamış, onu içeri almıştım. Farkındaydı. Kafamın içinde olduğundan emindim. Ona karşı hiçbir zırhım kalmamıştı. Tüm gardım, yaşadığım acı ile sözlerinden dolayı düşmüştü. Bunu fırsat olarak aldı. Kendimi tamamen ona ve ana teslim ettim. Yüzüne dokundum, ardından o güzel saçlarına elim gitti, okşadım. Dudaklarımı araladım. Eskisinden daha tutkulu bir şekilde beni öpüyordu. Beni öperken saçlarını okşadım, çekiştirdim. Fazlasıyla hoşuna gitti. Onu kendime bastırdım. Dudaklarına ismini fısıldayınca inledi. Sanki bu anı bekliyormuşçasına çıldırdı. Ona bu kadar teslim olmamı beklemeyen heyecanı, kendini giderek daha çok tutkulara teslim ediyordu. Ben onun heyecanı ve anın şaşkınlığıyla kendimi ona teslim etmiştim.

Beni hızla kaldırdı, koridordaki kanepeye götürdü ve yatırıp üzerime geldi. Öpüşü giderek daha cüretkâr olmaya başladı. Nefes almama bile izin vermiyordu. Yetmiyordum ona. Geri çekildi yavaşça, inanamayan gözlerle bana bakıyordu. Öfkeli olup olmadığımı kontrol etti, yüzümde aradığı her neyse onu bulamadı. Güzel gözlerinin mavisi koyulaştı. Dudakları tekrar dudaklarımla buluştu, sabırsızdı. Bir eli bacak dekoltemdeydi, beni okşuyordu. Onunla mücadele edecek halim kalmamıştı. Kollarındaydım. Aklım bomboştu.

RUH LEKESİ(düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin