20. Aşk Düğümü

935 51 2
                                    

Bu gecenin uzun olacağı şimdiden belliydi. İçkilerimizden birer yudum alırken içimdeki karmaşaya rağmen susmayı yeğledim. Konuşursam hiçbir şey daha iyiye gitmeyecekti. Ben de sessizliğimde boğulmayı seçtim. Zaten bazı durumlarda konuşmak susmaktan daha zordu. Ben de tam olarak böyle bir durumun içinde sıkışmıştım. Tek bir kelime beni mahvedebilirdi. İçimde bağıra bağıra susmak isteyen bir yer vardı. Kalbim... O susmayı bilmiyordu.

- Her şey harika görünüyor.

- Afiyet olsun. Lütfen yemeğini soğutma.

Bir süre sessizlik içinde yemeklerimizi yedik. Sadece çatal bıçak sesleri çıkıyordu. Kafamı yemekten kaldırdığım anda gözüm manzaraya ilişti. Şatonun arka kısmında olduğunu tahmin ettiğim oda, güzel bir ormana bakıyordu. Bu eşsiz manzara beni büyülemişti. Lucifer'ın bakışlarının yoğunluğunu üzerimde hissetsem de ona dönmedim. Bakışlarıyla karşılaşırsam dağılabilirdim. Duygularım yoğunken bir de gözlerindeki karanlığa çekilemezdim. Çekim fazlayken ona dayanamazdım. En iyisi görmezden gelmekti. Fakat oda fazla mı sıcak olmuştu? Belki de yanan bendim. Aslında onunla burada yalnız kalmak... Beni neden odasına çağırmıştı ki? Belki biraz hava almak iyi gelebilirdi. Yüzümü incelerken bakışlarımı takip etti ve ayağa kalktı.

- Biraz dışarı çıkalım mı?

- İyi olur.

Sorusunu bitirmeden yanıtlamıştım. Koluma girdiğinde bana eşlik etmesine müsaade ettim. İçkilerimizle balkona çıktık. Manzara buradan daha da güzel görünüyordu. Sanki elimi uzatsam, ağaçları tutabilecek gibiydim.

- Düşüncelerini okumama izin vermemekte haklı olabilirsin, fakat bu gece beni cidden zorluyorsun.

Kafamı ona doğru çevirdim. Yine ne istiyordu? Neyi bilmen gerekiyor Lucifer? Neden bilmek istiyorsun? Sorularım vardı, ama sorsam bile direkt yanıt almazdım. Kaçamak yanıtlar da artık benim işime yaramıyordu. Bu gecede bir şey vardı, sanki hava bile bunun için farklıydı. Duygularım içimde bir kördüğümken ve ben bu kadar değişimle boğuşurken belki hissettiğim etki anlaşılır olabilirdi. Sorun bunlar değil, aşktı. Kalbim Lucifer'a doğru kanatlanmak isterken ben kanatlarımı koparmak istiyordum.

Kendi içimde bile bu kadar tutarsız düşüncelerle dağılmışken Lucifer'ı da zorlamış olmam normaldi. Fakat Lucifer, bu oda, aramızdaki çekim, kokusu... Tüm bu kaosun içinde çıldırmamam bile büyük başarıydı. Aşk en büyük kaos olsa da son zamanlardaki her şey de bu kargaşanın üzerine eklenmişti. İçimdekiler yerle yeksan olduktan sonra iyi olamıyor, normal davranamıyordum. Tükenmiştim.

Lucifer'in odasında, onun yanındaydım. Ona dokunabilecek kadar yakın, ona bakmaya cesaret bile edemeyecek kadar uzaktım. Nasıl bir sınavdan geçiyordum? Duygularıma engel olmayı geçtim, düşüncelerimi bile kontrol edemiyordum. Biri içimdeki bir yere dokunmuş ve ben çözülmüştüm. Bu gece değişimi düşüncelerimde değil, iliklerimde hissediyordum. Sessizliğim uzadıkça Lucifer'on huzursuzluğu artıyordu. Durmayacaktı.

- Yapma, söyle artık! Bana işkence etme.

Eliyle alt dudağımı okşadı. Yaptığı hareket basit olsa da içimdeki her duyguyu ve düşünceyi tetiklemeye yetmişti. Kadehim elimden düşüp kırılırken aşk içimden taştı. Ayaklarımın ucunda yükseldim ve onu öptüm. O beni öpmedi, ben de ileri gitmeye cesaret edemedim. Fakat uzaklaşamadım da. Alnımı göğsüne yasladım. Beklemiyordu, yine de beni itmedi. Nasıl böyle yakıcısın? Neden benim değilsin? Ellerimde tutmaya çalıştığım bir sabun köpüğü ya da kum taneleri gibisin. Lucifer ellerimden kayıp giderken, son bir çaba yine onu tutmaya odaklanmıştım. Umudum da aşkım da hayal kırıklığım da bitmiyordu. Onun böyle hissetmediğini bilmek de yaralıyordu. Kalbim bir sürü hayal kırıklığını aynı anda hissetmekten dolayı yorgundu. Kafamı kaldırıp ona baktım.

RUH LEKESİ(düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin