40. Serafim Kütüphanesi

711 29 0
                                    

Odamda oturmuş Micheal'ı bekliyordum. 10 dakika kadar gecikmişti, ama sorun değildi. Onu beklemek de güzeldi. Onu çok seviyordum. Onun tarafından çok sevildiğimi biliyordum. Bu her şeyi güzelleştiriyordu. İçeri girdiğinde, onu görünce daha da mutlu oldum.

- Papatyam, beklettiğim için özür dilerim.

Yanıma gelip önümde diz çöktü, ellerimi tutup parmak uçlarımı öptü.

- Önemli değil sevgilim. Hazırım, istediğin zaman gidebiliriz.

Gülümsedi. Ellerimden tutup, beni nazikçe kaldırdı. Baştan ayağa beni süzdü.

- Çok güzel olmuşsun papatyam.

- Teşekkür ederim Micheal.

Yanıma yaklaşıp, yanağıma minik bir öpücük kondurdu. Saçlarımı koklayarak, geri çekildi.

- Celine, akşam yemeği benim odamda olacak. Menüyü sana bırakıyorum. Hazel'ın sevdiği meyvelerden de olsun.

- Tabi lordum, nasıl uygun görürseniz.

- Çıkalım bebeğim.

2 kat yukarı çıktık. Kütüphanenin ikinci katına çıkmıştık. Burayı hatırlamıyordum. Şu an bilmesem de anılarım benim bilmediğim, belki de asla bulamayacağım bir yerde gizliydi. Micheal'ı durdurdum. Koridoru incelemek istiyordum. Nedense bana şaşırarak baktı. Sonra bir şeyi fark etmiş gibi elimi bıraktı, incelemem fırsat tanıdı. Burası sade bir şıklıktaydı. Görkemliydi. Her yer beyaz mermerdi. Chester tarzı ikili tek bir koltuk ve iki tablo vardı. Biri Yaratılış Günü'ne aitti. Diğerinde Lucifer ile Micheal vardı. O tablonun önüne gittim. Micheal, Çok yakışıklı ve ihtişamlıydı. Arkamda gelince ona döndüm.

- Çok yakışıklısın.

- (Yüzümü merakla inceliyordu) Beğendin mi?

- Çok.

Ellerimi Micheal'ın yüzünde gezdirdim.

- Biliyor musun, gözlerin bana ait bir gökyüzüne benziyor. Bu maviyi, gökyüzü sende görse kendinden utanırdı. O kadar güzel bir mavi ki, benim kişisel gökyüzümsün. Belki bilmiyorsun ama kızdığında, öfkelendiğinde, üzüldüğünde gözlerin değişiyor.

Şaşırmıştı. O an gözlerinde bulutsuz, sakin gökyüzü bana gülümsedi. Gözlerindeki gülüş dudaklarına yansıdı. Kolunu belime sarıp, beni kendine çekti.

- Nasıl değişiyor?

- Mesela öfkelendiğinde şimşekler çakıyor, kızdığında fırtına çıkıyor, üzüldüğünde gri bulutlar birleşip, yağmur olup gözlerine yağıyor. Bana baktığında ise çocukların koşup oynadığı yumuşacık bir maviye dönüyor.

Utanarak gülümsedim.

- Beni öpmek istediğinde çok koyu hatta derin bir gece mavisi oluyor.

- Şu an ne renk?

- Gece mavisi.

Micheal ciddileşti. Boynumdan tutup beni kendine çekti. Dudaklarımı onunkilere yaklaştırsa da öpmedi. Alnımı alnına dayadı ve gözlerini kapadı.

- Seni öpmeyi, sana dokunmayı çok istiyorum. Ama yapamam. Beni gerçekten istediğine bir emin olsam...

- Ama istiyorum sevgilim.

Kafasını kaldırıp gözlerime baktı. Şüphe dolu bakışlarla beni inceledi, gözleri en çok dudaklarımda oyalandı. Şaşırmıştım. Benden neden şüpheleniyordu?

RUH LEKESİ(düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin