DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

55 3 0
                                    

Bölüm şarkısı; Feridun Düzağaç – Kül (Demli versiyon)
Şebnem Ferah – Artık Kısa Cümleler Kuruyorum
Michael Kobrin – Calling You Now

PEMBE KARANFİLLER MEVSİMİ | 4. BÖLÜM

-

Hayal kırıklığı ağır bir yüktü. Aslında değilmiş hissi kalbinize çok ağır gelirdi. Bir nevi gerçeğin gerçekleşmeyecek bir şeyle sizi kandırmasıydı. Ama en kötüsü de kendi kendini hayal kırıklığına uğratmaktı. Ben böyle değildim, bunu nasıl yaptım bütün kırıklıkların üstündeydi ve ayağınızın altına yapışıp bir cam kırığı gibi paramparça ederdi.

Rüzgar'ın bakışlarından o kendine duyduğu hayal kırıklığını gördüğümde artık geçmişteydim. Geçmişte, bir hastane odasındaydım. 3 Ocak'ın ertesi gününün sadece ilk saatlerinde...

Her şeyin bir rüya olduğunu hayal ederek uyanmak istemiştim. "Rüzgar, " diye sayıkladım. Rüzgar'ın yanımda olmadığını hissederek gözlerimi kırpıştırarak açmıştım. Etraf biraz bulanık görünüyordu ama başıma birden giren ağrıyla hastanede olduğumu ve ilaçların etkisinde olduğumu fark ettim. İçinde bulunduğum odayı incelemeye başladım. Oda henüz hazırlanmış gibi tertemiz, birkaç saat beklemiş gibi de alışılmıştı. İçeri giren hemşireyi tanıyordum, benim bölümümde değildi ama pek çok kez nöbetlerde görmüştüm. Uyandığımı görünce buruk bir gülümsemeyle yatağın ayakucundaki dosyayı da alarak odadan çıktı.

Hemşire odadan çıktıktan hemen sonra annemin, Çiğdem'in, Tuna'nın ve birkaç doktorun girdiğini gördüm. Annem ağladı ağlayacak gibi bana bakıyordu. Eliyle ağzını kapatmış, buğulu gözlerini sık sık yumuyordu. Çiğdem'in de gözleri kızarmıştı. Kimse bana bir şey olmadı diye mutlu değildi. Tuna annem ve Çiğdem'e göre daha soğukkanlı duruyordu ama göz göze geldiğimizde gözlerini hemen kaçırmıştı.

Yatakta doğrulmak için kendimi geriye doğru çektim. Tam o anda kalbim hızla çarpmaya başladı. Ayaklarımı hissedemiyordum. Anneme baktım. Hıçkırarak ağlamaya başladı. Çiğdem'e baktım. Her şey yolunda olacak der gibi bakarak yanıma geldi ve elimi tuttu. Tuna'ya baktım. Odadan kaçar gibi çıktı.

"Ayaklarımı hissetmiyorum. " dedim kısık bir sesle. "İlaçlar yüzünden mi? "

Odada bulunan doktorlardan erkek olan, adının Volkan olduğunu hatırlıyorum, bana doğru yaklaştı ve sakin bir sesle. "Rüya sakin ol, " dedi.

"Ne demek sakin ol? İlaçlardan değil mi yani? " dedim sesimi yükselterek. İyi bir şey duymaya muhtaç bir şekilde arkadaşıma döndüm. "Çiğdem ayaklarımı neden hissetmiyorum? " diye sordum titreyen bir sesle. Çiğdem susuyordu. Susmasaydı ya, bir şey deseydi. Korktuğun için oldu, ilaç verdik deseydi. Ama susmasaydı keşke.

Gözlerinden yaşlar süzülürken başladığında başımı iki yana salladım. "Hayır, " diye mırıldandım. "Hayır, iyiyim ben! Ayağa kalkacağım göreceksiniz! " Yapmaya çalıştım, yemin ederim ki denedim ama yapamadım. Değil yürümek, bacaklarımı oynatamadım bile. Çığlıklar atıyordum, haykırıyordum. Ama kabul etmiyordum.

"Anne bir şey söylesene, " diye mırıldandım anneme bakarak. "Yürüyebilirsin, sadece çok heyecanlandın desene. "

"Kızım, n'olur yapma... " dedi hıçkırıklarının arasından. "Geçeceksin her şey, iyi olacaksın. Ama hırpalama kendini, n'olursun. "

Kolumda hissettiğim iğneyle gözlerim kararmış, derin bir uykuya dalmıştım. Belki rüyamda kalkıp gidebilirdim Rüzgar'ın yanına.

PEMBE KARANFİLLER MEVSİMİWhere stories live. Discover now