ALTINCI BÖLÜM

53 3 0
                                    

Bölüm şarkısı; Boyce Avenue & Sarah Hyland – Closer
Eski Bando – Unutma Zamanı

PEMBE KARANFİLLER MEVSİMİ | 6.BÖLÜM

Bir şeyler yaşanmadan önce birini özlemek nedir diye sorsalar basit bir cevap verirdim. Çevremin bir getirisi olarak hiç kimseyi özlemek zorunda bırakılmamıştım. Bazen annemle babam kavga ederlerdi, annem genelde daha çok kızardı ve anneanneme giderdi. O gelene kadar evdeki varlığını özlerdim ama bu çocukça bir özlemdi. Küçükken anaokuluna gitmeyi hiç istemezdim, annemle babam beni o kapıdan bırakırken evime özlem duyduğum çok olmuştu. Bunu anlatabilirdim belki. Ama bu cevapların soruyu karşılamadığını yeni öğrenmiştim.

Ben ilk defa birini kaybettiğimi düşündüğümde bugünkü yaşımdaydım. Birinin yokluğuyla güne başladığımda ve günü bitirdiğimde bugünkü yaşımdaydım. Özlem dediğimiz şeyin farklı bir boyutuyla ilk kez karşılaştığımda bugünkü yaşımdaydım. Ben bugünkü yaşımda Rüzgar'ı özlemiştim.

Ben Rüzgar'ı gerçekten özlemiştim.

Kalbime ılık bir şey akarken yanmaya başlayan gözlerimle Rüzgar'a baktım. Bu an ilk ve son kez olsundu lütfen, diye içimden geçirdim. Yavaşça yanağımı okşadı. "Niye öyle bakıyorsun? " diye sordu.

"Nasıl bakıyorum ki? " diye sordum.

Gülümsedi. "İstediği oyuncağa kavuşmuş çocuk gibi, " dedi. "Çok güzel, "

Güldüm. "Ama sen benim oyuncağım değilsin, " diye mırıldandım. "Tamam, belki dengenle oynamış olabilirim ama olsun yani o kadar da... "

"Senden geliyorsa olsun tabii, " dedi. "Kapıda mı duracağız böyle? İçeri girelim? " Bir an için karşımda eski Rüzgar'ı görmek zamanda yolculuk yapmış gibi hissettirmişti. Gözlerinin içinin bu kadar parladığını hatırlamıyordum. Yavaşça başımı salladım. "Olur, girelim, " dedim kısık sesle.

Rüzgar kapıyı açmak için benden ayrıldı. Elini pantolonunun cebine soktu. Ceplerini karıştırdıktan sonra oflayarak cebindeki elini çıkardı ve kafasını kaşıdı. "E benim anahtarım nerede? " diye sordu.

Gözlerim usulca anahtar deliğinin üstünde duran anahtara kaydığında güldüm. "Kapıdaki anahtarı mı diyorsun? " diye sordum gülerek. "Ah canım ya, aşkın seni salaklaştırdığını unutmuşum. "

Rüzgar yalandan kaşlarını çattı. "Kimi salaklaştırıyor ya? " diye sordu. "Az önce heyecandan titreyen ben değildim. "

Kaşlarımı kaldırdım. "Rüzgar... "

"Efendim sevgilim? "

Sevgilim demesine yanaklarım kızarırken gözlerimi kaçırdım. "Sen bayağı heyecandan titriyordu da az önce, " dedim.

Yavaşça burnumu sıkıp güldü. "Sen çok yalancı bir kadın olmuşsun... " diye mırıldandı. "Burnun üşümüş, hadi içeri girelim artık. " Kapıdaki anahtarı çevirip kapıyı açtı. Evine ilk defa geliyordum, geçen günkü gelişimi ve aynı saniyeler içinde geri dönüşümü saymazsak tabii. Girişte büyük bir portmanto vardı, kapağı açıktı, sadece iki mont asılıydı ve altındaki raflarda üç çift ayakkabı duruyordu. Eşyalarının büyük kısmı hâlâ kutulardaydı. Bir an kaşlarım çatıldı. Ne yani onca zaman eşyalarını yerleştirmeden mi yaşamıştı burada.

"Buraya çok sık gelmiyor muydun? " diye sordum.

"Londra'dan geldikten sonra burada kalmaya başladım. " dedi. "Haftanın birkaç günü Burak'ta kaldığım oluyor ama genelde burada kalıyorum. Neden sordun? "

PEMBE KARANFİLLER MEVSİMİWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu