YİRMİNCİ BÖLÜM | FİNAL

52 2 0
                                    

Bölüm şarkısı; Bryan Adams - Here I Am
Can Bonomo - Rüyamda Buluttum
Nil Karaibrahimgil - Benden Sana

PEMBE KARANFİLLER MEVSİMİ | 20. BÖLÜM -FİNAL-

-

9 ay önce...

Öyle bir yerdeydim ki sanki çok önceden yarım kalmış bir anın devamını yaşıyordum. Arada kalan günlerde sanki zaman durmuş gibi o günden sonrasını yaşamaya devam ediyorduk. Bugün itibariyle 13 haftayı geride bırakarak ilk üç ayı eksilmeden tamamlamıştık. Bununla birlikte artık bir ilaç firmasında doktor olarak çalışıyordum, hastanede çalışmaya ise henüz hazır hissetmiyordum. Biliyordum ki hastanede kendimi unutup dikkatli olmayacak, hastaları her şeyin önüne koyup kendim ve bebeğim için tehlikeli şeyler yapacaktım. O yüzden hepimiz için en iyisinin bu olduğuna karar vermiştim.

Rüzgar ise çok heyecanlıydı, onu böyle görmek beni mutlu ediyordu. Şirkette çalışmaya devam ediyordu, tabii çok yoğundu her zaman olduğu gibi ama buna rağmen bana verdiği ilgi her gün artıyordu. Sanki bir masalın içinde yaşıyormuşuz gibi huzurluyduk.

Arkadaşlarıma gelecek olursak Çiğdem ve Tuna ilişkilerine ara vermeksizin devam ediyordu. Fikir ayrılığına düştükleri zaman sayısı neredeyse hiçti ve bu durumdan arkadaşlarım adına çok mutluydum. Hatta içimden bir ses diyordu ki Tuna yakında evlenme teklifiyle gelebilirdi. Çiğdem, Tuna'nın ailesiyle tanıştıktan sonra Tuna da Çiğdem'in ailesiyle tanışmak istemişti. Ama sürekli bir sorun çıkmış ve tanışma gerçekleşememişti. Tuna'yla tanışan ilk aile üyesi Çiğdem'in en küçük kardeşi Yağmur olmuştu. Tanışır tanışmaz Tuna'yı sevmiş olması Çiğdem'in bu gerginliğine iyi gelmişti açıkçası.

Burak ise aylardır birlikte olduğu sevgilisini sonunda bizimle tanıştırmıştı. Çıtı pıtı, tatlı bir kızdı. Adı Bengisu'ydu, moda tasarım okumuş ve yurt dışı bağlantılı bir şirkette tasarımcı olarak çalışıyordu. Burak'ın tarzı olan kızlara hiç benzemiyor oluşu en başta soru işareti bıraksa da asıl farklı oluşunun bu ilişkiyi uzun tutan neden olduğunu fark etmiştim. Trip atmıyor, yanımızda da olsa açıkça kendisini rahatsız eden şeyi söylüyordu, şımarık tavırlarının asla olmayışı ise onunla iyi anlaşabilmemi sağlamıştı.

Günlüğümün kapağını kapattıktan sonra sandalyeden kalktım ve çalışma odasından çıktım. Rüzgar biraz önce duşa girmişti, banyodan dışarı yayılan temiz kokuyu içime çekip salona geçtim. Televizyon açık kalmıştı, bir dizi başlamıştı. Başrolde oynayan kızın sesinden rahatsız olup televizyonu kapattım ve derin bir nefes aldım. O sırada banyonun kapısı açıldı ve Rüzgar çıktı.

Salona girdi, koltukta yanıma oturdu. "Sıhhatler olsun, " diye mırıldandım ve yanağından öptüm. "Dışarı çıkalım dedim ama üşütürsün, yarın çıkarız olur mu? "

"Sahile gitmek istemiyor muydun? " diye sordu.

Başımı iki yana salladım. "Sonra gidelim, " diye mırıldandım. Duştan yeni çıkmıştı, eylül ayındaydık, hava henüz soğumamıştı ama en ufak bir rüzgarda hasta oluyordu. Hasta olmasını istemiyordum. "Şu başladığımız diziye devam edelim, sabahtan beri merak ediyorum bir sonraki bölümü. Sensiz de izleyemiyorum. "

Rüzgar güldü. "Tamam o zaman, sen nasıl istersen, " dedi.

Düşünür gibi dudağımı büktüm. "Mısır da patlatalım! " dedim birden.

"Patlamış mısır mı çekti canın? " diye sordu. Bu 13 haftalık süreçte canım öyle aşırı bir şey istememişti, daha önce de aynı şekilde olduğu için bunun bünyemle ilgili bir şey olduğunu düşünmüştüm. Tabii bir de anlamsız ve zamansız bir şeyler istemediği için bebeğime teşekkür etmem gerekiyordu. Başımı sallayarak cevap verdim. "Yemende sakınca var mı? "

PEMBE KARANFİLLER MEVSİMİWhere stories live. Discover now