DOKUZUNCU BÖLÜM

20 2 0
                                    

Bölüm şarkısı; Mabel Matiz – Yeni Yaz
Karapaks & Şebnem Ferah – İki Yol
Tommee Profitt & Sam Tinnesz – Heart Of The Darkness

PEMBE KARANFİLLER MEVSİMİ | DOKUZUNCU BÖLÜM

-

Günün yorgunluğunu kendimi kanepeye uzanıp da atarken Rüzgar Burak ile birlikte gelmişti. Başta tek geleceğini söylese de plan değiştirmiş olmalıydı. Hep birlikte yemek yiyip sohbet etmiştik. Hastanenin yorgunluğu kısa sürede yok olmuştu. Keşke her iş sonu yorgunluğum bu kadar kısa sürseydi...

Bir güzel bir sohbetin içindeyken kapı çalmıştı. Üçü de çok hararetli bir konuşmanın ortasında olduğu için sessizce kapıya gittim. Kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm kişi bugün hastanede bana birini soran o kadındı.

"Buyurun? " dedim sorar gibi.

"Aa siz... Yanlış mı geldim acaba? Adres burası aslında ama. "

"Yanlış gelmiş olabilirsiniz, " dedim. Ne saçma bir şeydi bu. "Aradığınız kişinin adını bulabildiniz mi? Hastaneye sorsaydınız. "

"Rüzgar Aksoy, " dedi birden. "Tanıyor musunuz? Kusura bakmayın sizi de rahatsız ediyorum iki seferdir. "

Kalp atışlarım hızlanırken zihnim o kadar hızlı çalışıyor, aynı anda o kadar çok şey düşünüyordum ki bir an bedenim bunu kaldıramayacak ve bayılacağım sanmıştım. Nefes alamıyordum. Nefes almaya çalıştım. "Ne için arıyorsunuz tam olarak? " diye sordum. Sesim titreyecekti neredeyse.

"Babama verdiği bir söz vardı, anlarsınız. Müstakbel nişanlım ama kendisine ulaşamıyorum. "

Sanki bir kasetin içindeydim ve kasetin takıldığı o anda son özler durmadan tekrarlanıyordu. Müstakbel nişanlım... Kulaklarımda bir uğultu vardı. Rüzgar'ın bana anlatmak istedikleri, anlattıkları, anlatmadıkları hepsi birden kulağımda uğulduyordu. Önümde sonsuz parçalı bir yapboz vardı. Hiçbir parçası yerine oturmuyordu. Ama büyük resim yine de belliydi.

Birden bire boşalan yolların ortasındayım.
Hedefler hep çok çok kolay olmuştu.

Gerçekliğe döndüğümde derin bir nefes aldım. Başımı iki yana sallayarak "Hayır, öyle birini tanımıyorum. Başka bir şey yoksa gitmem lazım artık, içerde arkadaşlarım bekliyor. " dedim. Kapıyı kapattığımda sakinleşmek için kendime birkaç dakika verdim. Birkaç dakikanın arasında Rüzgar içeriden bana seslenince toparlanmaya çalıştım. Bu mesele çok uzamıştı ve artık zamanı gelmişti.

Derin bir nefes alarak salona geçtim. Çiğdem merakla bana baktı. "Kim geldi? " diye sordu.

Tekli koltuğa oturup arkama yaslandıktan sonra gülümsedim. "Rüzgar'ın müstakbel nişanlısı geldi. Bana Rüzgar'ı sordu. Ulaşamıyormuş kendisine. " dedim sakince. "Demedim tabii ki o istemediğinde ulaşamazsın diye. "

Rüzgar'ın yüzündeki kan çekilince üstüme çöken sakinlikle şaşkın yüzlere baktım. Çiğdem şaşkınlıktan ne diyeceğini bilememişti. "Nasıl nişanlı? Ne demek nişanlı? " diye sordu cümlelerini birleştiremeden. Rüzgar'a döndü. "Günlerdir bu kızı mahvettiğin konu bu muydu? Bu yüzden mi çekindin Rüya'dan? " Güldü. "E doğru düşünmüşsün. Allah şimdiden taksiratını affetsin, sonuçta bir değil, iki değil kaçıncı mahvedişin bu kızı. Anca... "

"Çiğdem... " diye mırıldandım. "Sakin ol. Vardır bir açıklaması, değil mi Rüzgar? "

Rüzgar sakinliğimden gerilmişti. "Anlatacağım her şeyi... Hani- "

PEMBE KARANFİLLER MEVSİMİWhere stories live. Discover now