ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

18 3 0
                                    

Bölüm şarkısı; Mavi Gri - Dünyanın En Güzel Kızı

PEMBE KARANFİLLER MEVSİMİ | ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

-

Telefonuma mesaj geldiğinde elime aldım ve mesaja baktım. Hastaneden gelen bir mesajdı. Sonuçlarım çıkmıştı.

Kalp atışlarım hızlanırken heyecandan midem bulanmıştı. Sonuçların olduğu kısma tıkladım. Ekran birden donduğunda "Gerçekten mi? " diye homurdandım. Ekranın açılmasını beklerken kapı zili çalmıştı. Telefonu kapatıp yatağın üstüne fırlattım ve odadan çıktım.

Rüzgar ve Burak gelmişti. "Hoş geldiniz, " diye mırıldandım gülümseyerek.

Burak "Hoş bulduk, " dedi. "Parmağına bakayım mı? Taktın mı yüzüğü? En sevdiğim yengem misin yeniden? " Sanırım Rüzgar yüzüğü bana verdiğini anlatmıştı. Rüzgar, Burak'ın koluna vurdu. "Oğlum bir dur ya, ne bu baba tarafı akraba baskısı? " dedi alayla.

"E baba tarafıyım, akrabayım, merak da mı etmeyeyim? " dedi Burak gülerek. "Neyse hadi, boş verdim bu sefer, "

Hep birlikte salona geçerken Rüzgar yandan bana baktı. "Yüzün bembeyaz olmuş, bir şey mi oldu? " diye sordu.

Beline sarılıp başımı göğsüne yasladım. "İyiyim, acıktım sadece, " dedim gülerek. Rüzgar saçlarımdan öptü. Salona geçtikten sonra bir süre oturup sohbet ettik. Burak geçtiğimiz günlerde şirkette işe başlamıştı. Kendi alanı olmadığından her şeyi garipsediğini anlatıyordu. Çiğdem hastanede olanları anlatırken ben de konuşmaya katılmıştım. Yemeklerimizi yerken de konuşmaya devam etmiştik.

Konuşulanları odaklanıp da dinleyemiyordum çünkü aklım telefondaydı. Masadan kalktıktan sonra kısa süreliğine odama gittim. Yatağa fırlattığım telefonumu açıp, ekranda açık bıraktığım sonuçlarıma girdim nihayet. Sonunda açılmıştı. Hızlıca göz gezdirip değerlerimi kontrol ettim.

Hepsi normal sınırlardaydı. Bir tanesi hariç... Beta HCG olması gerekenden çok yüksekti. Bu da demek oluyordu ki hamileydim.

Korktuğum başıma gelmişti diyemeyecektim çünkü bu ihtimal hep aklımdaydı. Her ne kadar geleceğe dair bir korku taşıyor olsam da içimde benden ve Rüzgar'dan bir parça vardı. Dolu gözlerimle sonucu tekrar kontrol ettim. Ne yapacaktım şimdi?

Komodinin üzerinde duran yüzüğü elime aldım. Sanırım artık takma zamanım gelmişti, ha? Gözlerimdeki kızarıklık geçene kadar bekledim. Odadan çıkmadan önce üstüme bir hırka giydim. Hırkanın kollarını çekiştirip ellerimi tamamen hırkanın içine aldım ve odadan çıktım. Salonun kapısından girdiğimde Rüzgar'ın bakışları bana dönmüştü. Çiğdem ve Burak konuşmaya dalmıştı.

Rüzgar'ın yanına oturup hırkanın kollarının uçlarıyla oynadım. Rüzgar "Ben de şimdi sana bakmaya geliyordum. Nereye kayboldun? " diye sordu.

"Hırka aldım. Bir de bir hastayla ilgili mail gelmiş, ona baktım. " dedim. Gülümsedim. "Merak mı ettin? "

Rüzgar sarılarak beni kendine çekti. "Ettim tabii, bugün dikkatin çok dağınık, " dedi. "Başka bir şey yok değil mi? " Sanki hissetmiş gibi bugün sürekli iyi olup olmadığımı soruyordu. Belki de dışarıdan o kadar saçma görünüyordum ki sorgulama ihtiyacı duyuyordu.

Başımı iki yana sallayarak "Yok, " diye mırıldandım. Asıl haberi daha sonra verecektim çünkü önce benim sindirmem gerekiyordu. Bir süre başım göğsünde öylece durdum. "Rüzgar, " diye mırıldandım. "Sence bundan bir yıl sonra nasıl oluruz? "

PEMBE KARANFİLLER MEVSİMİWhere stories live. Discover now