Antreman

51.9K 2.6K 377
                                    

Cenk'e sürünün kurtlarından müsait olanları, evlerin ortasında kalan boş alanda toplaması için bir emir vermiştim.

Cenk'in bugün izin günüydü. Bu fırsatı sürünün dövüş kabiliyetini arttırmak için kullanmak istiyordum.

Bugün boşta olan yaklaşık yirmi kişi, benim ve Cenk'in etrafında halka oluşturarak toplandı. Herkesin sırayla gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladım.

"Ay Işığı sürüsünün değerli üyeleri. Bugün burada sizi niye topladığımı merak ediyor olmalısınız. Bugün insan formunda, dövüş performansınızı arttırmak için bir antreman yapacağız. Herkesin kendine bir eş bularak karşısına geçmesini istiyorum. Ben söyleyene kadar da dövüş devam edecek. Başlayabilirsiniz."

Konuşmam bitince herkes ikili gruplar halinde antremanına başladı.

Benim de boş durmaya hiç niyetim yoktu. Verdiğim kararla ben de Cenk'in karşısına geçtim ve biz de diğerleri gibi dövüşmeye başladık.

Şimdiye kadar Cenk'le yaptığımız bütün karşılaşmalar her zaman benim üstünlüğümle sonuçlanmıştı. Bugün ise bir istisna yapmayı düşünüyordum. Amacım Cenk'in kendini geliştirmesi için hemen onu yenmeden, dövüş süresinin daha uzun sürmesini sağlamaktı.

Cenk'le karşılaşmamız amacıma uygun eş değer bir performansla devam ediyordu. İş bitirici hamleler yapmadan onun kendisini ilerletmesi için dövüşe devam ediyordum. Bir süre sonra sürüye göz gezdirdiğimde iyice yorulduklarını fark ettim. Bugün için bu kadar antreman yeterliydi. O yüzden komut vererek herkesin durmasını söyledim.

Ben durmalarını söylediğim halde sürüden bir kurt, karşısındaki karşılık vermediği halde, hala yumruklarını diğerinin suratına indirmeye devam ediyordu.

Benim emrimi çiğneyerek kendi bildiğini okuyan sürü üyesinin, kanunlarımız gereğince cezalandırılması gerekiyordu.

Hemen araya girdim ve dayak yiyen sürü üyesini diğerinin yumruklarından uzaklaştırdım. İşim bitince sözümü dinlemeyen sürü üyesinin yüzüne sert bir yumruk attım.

Attığım yumrukla başı geriye doğru gidip geldi. Kaşlarımı çatarak gözlerine baktım. "Ben durmanız için emir verdiğim halde söz dinlemeyerek bana itaatsizlik ediyorsun. Şimdi sana benimle dövüşmeni emrediyorum."

Yaptığı hatanın farkına varmış, korku dolu gözlerle bana bakıyordu. "Özür dilerim lupam, dövüşürken kendimi kaybetmişim. O yüzden verdiğiniz emri duyamadım."

Özür dilediği halde onu affetmem mümkün değildi. Aynı hatayı tekrar yapmaması için cezalandırılması gerekiyordu. Hayvani içgüdüde acımak diye bir duyguya yer yoktu. O duygu normal insanlar için geçerliydi. Bizim kanunumuzda tereddüt edersek bunu canımızla öderdik. Dövüş pozisyonu aldığımda arka taraftan bir ses duyuldu.

"Umay izin verirsen onunla ben dövüşmek istiyorum."

Misafirlerimizin üçü halkanın dışında yan yana sıralanmış bir şekilde bizi izliyorlardı. Dövüşmek için izin isteyen ise Doğu'ydu. Bu aslında iyi bir fikir olabilirdi. Hem ellerimi kirletmemiş olacaktım, hem de Doğu'nun dövüş performansını izleme şansına sahip olacaktım.

Geriye çekildim ve Doğu'ya bakarak yaptığım bir baş hareketiyle ona izin verdiğimi belirttim.

Doğu gösterişli adımlarla kurtların arasından geçerek yanımıza geldi.

Bana selam verip sakin bir şekilde rakibinin karşısına geçti. Ben de bu arada sürüye, ikisinin rahatça dövüşebilmeleri için kenara çekilmelerini emrettim.

Sürünün Lupası (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin