Dolunay

30K 1.8K 69
                                    

Güneş görsel bir şölen eşliğinde batarken, yerini dolunayın masalsı ışığına bırakıyordu.

Şu anda ormanda yaşayan canlılar gecenin getirdiği tehlikeyi hissetmiş gibi, yuvalarında sessiz bir şekilde zamanın geçmesini bekliyordu.

Biz kurtlar ise bizi öldürmeye gelmiş yirmi avcının hareketlerini, ormanda pusuya yatmış izliyorduk.

İki gündür bu geceyi sorunsuz bir şekilde atlatmak için hazırlık yapıyorduk. Kuzey hata yapma olasılığını sıfıra indirmek için her ayrıntıyı masaya yatırmıştı. Kuzey yaptığı bu planla artık gözümde bir strateji dehası olduğundan, ona kendime güvendiğimden daha fazla güveniyordum. Kuzey savaşmak için yaratılmış dört dörtlük bir yok edici gibiydi.

Kuzey ormandaki sürüye ait evleri plan dahilinde iki gün öncesinden boşalttırmıştı. Dövüşemeyecek durumda olan sürü üyelerini ayakaltından çekmek amacıyla, otobüslerle kendi klanına göndermişti. Burası güvenli hale gelene kadar hepsi, Kuzey’in klanında misafir edilecekti. Bu önerisi için ona minnettardım. Sayesinde kabusta gördüğüm gibi tüm sürüm bu gece ölmeyecekti. Kuzey yaptığı bu hamleyle geleceği değiştirmişti.

İki gün önce Kuzey kabusumda gördüğüm yeri ormanda bulup bulamayacağımı sormuş, ona "Bulmayı denerim," diye cevap vermiştim.

Kurt formunda yarım gün boyunca ormanda her yeri dolaşarak, kabusta gördüğüm yeri bulmuştuk. Kuzey bizden habersiz kuş bile uçmasın diye, sürüdeki birkaç omegayı burada görevlendirmişti.

Aynı zamanda sürüsünün alfasıyla yani babasıyla konuşarak, kendi sürüsünden en iyi dövüşen 20 omegayı, dolunay gecesi yardımcı olmaları amacıyla bize gelmesi konusunda ikna etmişti.

Doğu ve Batı'nın klanından da sürülerinin en güçlü on omegası, bu gece bize eşlik etmek için buradaydı.

Klanlardan savaşçı toplamak da Kuzey'in fikriydi. Ona göre bu gece ne kadar fazla olursak, savaşı kazanma olasılığımız o kadar yüksek olurdu.

Bizim sürüden de kadınlı erkekli otuz kurt savaşmak için buradaydı. Bu gece toplam yetmiş kurttuk, umarım bu sayı yeterli gelirdi. Avcılar ise biraz önce saydığıma göre otomatik silahlı olarak toplam yirmi kişiydi.

Ormanın içinde kurt formunda o kadar sessiz hareket ediyorduk ki, avcıların hiç birisi burada olduğumuzun farkına bile varmamıştı. Onlardan biraz uzakta saklanmamıza rağmen, kurt kulaklarımızla neler konuştuklarını yanımızda konuşuyorlar gibi rahatça duyuyorduk. Bütün kurtlar ağaçların arkasına saklanmış bir vaziyette, Kuzey'den gelecek emirleri bekliyordu.

Avcıların lideri olduğunu düşündüğüm kişi alanın ortasında durmuş, yanındaki kişileri verdiği emirlerle yönlendirmeye çalışıyordu. Uzun boylu, kısa sarı saçlı, kahverengi gözlü avcı, oldukça kalıplı bir vücuda sahipti. Bu görüntüsü nedeniyle spor yaparak kendine baktığı belli oluyordu. Tarafsız bakıldığında yakışıklı olduğu bile söylenebilirdi.

Bütün avcıların boynunda Alman yapımı MP5 silahlar vardı. Bu tüfekler tek tek kurşun atabildiği gibi, otomatik olarak da hedefin üzerine 30 mermi saydırabiliyordu. Silahlara meraklı olduğum için bu silahı oldukça iyi tanıyordum. Aynı zamanda polislerin ve özel kuvvetlerde çalışanların tercih ettiği bir silahtı. Silahın hedefi kaçırma olasılığı oldukça düşük olduğundan, bu akşam işimiz oldukça zordu.

Avcıların lideri gür bir sesle konuşmaya başladı. "Herkes beni iyi dinlesin. Bu akşam buraya gelen her kurdu tereddüt etmeden öldüreceksiniz. Ama beyaz kurt hariç. Çünkü o benim. Ona dokunan olursa kendi ellerimle onu öldürürüm."

Sürünün Lupası (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin