Polis

34.2K 1.9K 42
                                    

Beklemediğimiz bir anda "Polis," lafını duyunca hepimiz masada donup kalmıştık. Öyle ki kapı hala çalmaya devam ettiği halde, kimse yerinden kalkıp kapıyı açmayı akıl edemiyordu.

İlk durağan halinden sıyrılıp kendine gelen ben oldum. Sandalyeyi geriye çekerek ayağa kalktım ve sakin adımlarla gidip kapıyı açtım.

Karşımda resmi elbiseli iki polis duruyordu. Yaşlı olanın sol elinde kırmızı bir plastik dosya vardı.

Kendimden emin bir şekilde, "Buyrun memur bey. Size nasıl yardımcı olabilirim?" diye sordum.

Yaşlı ve iri yarı olan, önce yüzümden başlayarak ayakkabıma kadar beni inceledi. Genç olan ise, çaktırmadığını düşünerek kapının aralığından evin içine doğru bakmaya çalışıyordu.

Yaşlı olanın dudaklarından zoraki olduğu belli olan "İyi akşamlar," cümlesi çıktı. "Evde sizden başka birisi var mı?"

O anda Kuzey, Doğu ve Batı'nın adım seslerini işittim ve benim yanıma gelmek için harekete geçtiklerini anladım. O yüzden doğruyu söyleyerek. "İçeride üç arkadaşımla birlikte yemek yiyorduk," dedim.

Yaşlı olan polis, resmi bir tonda "Onları da çağırın, hepinizle birlikte görüşeceğim," dedi.

Arkamdan Kuzey'in sesi duyuldu. "Umay seni merak ettik, nerede kaldın?"

"Kuzey, ben de tam sizi çağırmaya geliyordum. Memur bey hepimizle birden görüşmek istiyormuş."

Üçü birden arkamda sıralanarak polisin karşısındaki yerlerini aldılar. Üçü de iri yarı vücutları, yakışıklı yüzleriyle çok çekici görünüyorlardı.

"Sorun nedir memur bey?" Grubun sözcüsü gibi hepsinin adına ilk Kuzey konuştu.

Yaşlı polis zoraki bir şekilde selam verdi. "İyi akşamlar. Bu akşam ormanın içindeki evleri tek tek dolaşarak kayıp şahıslarla ilgili sorular soruyoruz. Sıradaki ev de sizinkisi."

Polislere belli etmeden derin bir nefes alıp verdim. Bu durumu ucuz atlattığımız için, tanrıçalara dua etmeyi aklımın bir köşesine not ettim. Polisler bizi yakalamak için gelmemişlerdi.

Doğu daha fazla dayanamamış, olaya müdahale etme gereği duymuştu. "Biz burada yabancı kimseyi görmedik, öyle değil mi arkadaşlar?"

Hepimiz başımızı sallayarak Doğu'yu onayladık.

Yaşlı polis sol elinde tuttuğu kırmızı plastik dosyayı açarak içinden fotoğraflar çıkardı. "Şimdi dikkatle resimlere bakmanızı istiyorum. Bu beş şahıs dünden beri kayıp. En son ailelerine ve arkadaşlarına avlanmak için buraya geleceklerini söylemişler. Kendilerinden hiç bir şekilde haber alınamıyor."

Baktığımız resimleri birbirimizle değiştirerek, hepimiz tüm fotoğraflara sırayla baktık. İlk baktığım resim benim kolunu kopartarak parçaladığım avcıya aitti. Keza diğer avcıları da çok iyi hatırlıyordum, hepsinin öldürülmeleri emrini ben vermiştim. Onları son gördüğümde kanlı birer et yığını halindeydiler. O halleriyle bu fotoğraftakilere benzer hiç bir yönleri bulunmuyordu.

En önce Batı konuştu. "Ben bu fotoğraftaki insanları burada hiç görmedim."

Doğu, Kuzey ve ben de onu onayladık.

Yaşlı polis fotoğrafları hepimizin elinden geri alarak dosyanın içine koydu. Düşünceli bir ifadeyle "Ormanın içinde kulübelerde yaşayan insanlara sorduğumuz da, onlar da aynı yanıtları verdiler," dedi.

Polisler tam arkalarını dönüp gitmeye hazırlanırken Kuzey "Memur bey, umarım burada onları kimse görmemiş diye, bu kaybolan şahısları aramaktan vazgeçmezsiniz," diye sordu.

Kuzey'in ne yapmaya çalıştığını anlamadım. Tam adamlar sonuç almadan ayrılmaya hazırlanıyorken, onları gitmelerini engellemiş, bir de böyle gereksiz bir cümle kurmuştu.

Yaşlı polis kendinden emin bir şekilde Kuzey'in sorusunu cevapladı. "Tabi ki vazgeçmeyeceğiz. Yarın sabah ormana, ceset bulmaya eğitimli köpeklerle birlikte gelerek her yeri köşe bucak arayacağız. Herkese iyi akşamlar."

Kuzey gereksiz bir cümle kurmamıştı. Zeki bir şekilde polislerin avcıları bulmadaki sonraki planını, sorduğu soruyla kendi ağzından öğrenmişti. Olaya ne taraftan bakarsak bakalım bu iş hiç hoşuma gitmemişti.

Polisler ayrılınca sırtımı kapıya dayadım ve endişeli bir şekilde üçünün gözlerinin içine baktım. "Hep birlikte konuşup, iyi bir plan yapmalıyız."

Üçü kafasını sallayıp beni onayladı, konuşmak için hep beraber oturma odasına geçtik.

İlk söze giren Kuzey oldu."Yarın kayıp avcıları aramaya ceset bulmaya eğitimli köpeklerin gelmesi çok kötü oldu. Kolayca onları gömdüğümüz yeri bulurlar ve cesetleri ortaya çıkarırlar."

Ben de oflayıp "Onları gömdüğümüz yerin zemini çok kötü biliyorsunuz. Parçaladığımız cesetlerden akan kan yeri kıpkırmızı yapmıştı," dedim.

Kanların yok olması için yağmurun yağmasını beklemek, bizi tehlikeli bir durumla karşı karşıya bırakmıştı. Artık kendi işimizi, kendimiz halletmek zorunda kalacaktık.

Batı kaşlarını çattı."Köpekler için kanla kaplı zemin, karanlık bir geceye atılan havai fişekler gibi köpekleri buraya çekecektir."

Hepimiz başımızı yukarıdan aşağıya sallayarak onunla aynı fikirde olduğumuzu belirttik.

Kuzey "Bir de evlerin çevresindeki ormana nöbet tutması için diktiğimiz omegalar var. Hiç birisi bize polisin buraya geldiğine dair bilgi vermedi. Bugün hepsini dolaşıp bundan sonra daha dikkatli olmaları gerektiğini söylediğim halde..." diyerek bıkkın bir sesle konuştu.

Bu konuyla sonradan özel olarak ilgilenmeyi bir kenara not ettim.

Kararlı bir ifadeyle "Sürümü bu işten en az zararla kurtarmak için iyi bir plan yapmalıyız. Sabah hava aydınlanınca polisler köpeklerle birlikte geri gelecekler. O yüzden fazla zamanımız yok. Ne yapacaksak hızlı davranmalı ve sabaha kadar bu sorunu halletmeliyiz. Polisler gelince cesetlerin ortaya çıkması sürümü, şüpheliler listesinde birinci sıraya yükseltecektir," dedim.

Kuzey gözlerini boşluğa dikerek bir süre düşüncelere daldı. Sonra aklına bir şeyler gelmiş gibi bana soru sormaya başladı. "Umay evde babanın kazma kürek gibi aletlerinin olduğu bir yer var mı?"

"Evin arkasında, babamın kamyonetinin olduğu garajda bir sürü ıvır zıvırı var. Neden sordun?"

Kuzey inci gibi beyaz dişlerini göstererek sırıttı. "Babanın kamyoneti yanında götürmediğine hiç bu kadar sevineceğim aklıma gelmemişti."

Sırayla bize baktı. "Şimdi herkes yukarıya çıkıp üstünü değiştirsin. Kıyafet olarak da koyu renkli, en gözden çıkarılabilir giysisini giyerek buraya gelsin."

Gözlerimi kocaman açarak heyecanlı bir şekilde Kuzey'e baktım. "Peki, planın ne? Ne yapmayı düşünüyorsun?"

Kuzey'in yüzünde gizemli bir ifade belirdi. " Sürpriz."

Sürünün Lupası (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin