Yanlış Anlama

31K 1.7K 184
                                    

Eğitimlerimiz hız kesmeden devam ediyordu.

Dün Doğu'nun kaybetmesiyle sonuçlanan karşılaşmadan sonra, herkes yenildiği için onunla dalga geçmişti. Uzun süre bu olay, sürü içinde şakalaşma konusu olacağa benziyordu. Aslında Doğu kafasının içindeki ön yargıları yıkmayı başarsa iyi bir dövüşçüydü. Önyargısız bir şekilde dövüşen Doğu acımasız bir rakip olacağından, beni dövüşte yenmesi hiç sürpriz olmazdı.

Bugün kendime rakip olarak Batı'yı seçmiştim. Herkes Kuzey'den, bizim karşılaşmamızı seyrettikten sonra antrenmana devam etmek istediklerini söyleyerek izin almıştı. Kuzey'de dikkati dağılmadan bizi seyredebileceği için, bu isteklerini kabul etmişti.

Batı ile iki gerçek rakip gibi, alanın ortasında karşı karşıya geldik.

Herkes boş alanın etrafını çevrelemiş, sabırsızlıkla bizim karşılaşmamızın başlamasını bekliyordu. Kulağıma gelen bazı konuşmalardan, bizim hakkımızda kendi aralarında bahis oynadıklarını duydum. Acaba oran kaça kaçtı? Bunu merak etmeyi bırakarak, Batı'yla olacak karşılaşmamıza odaklanmam gerekiyordu. O Doğu gibi centilmen olmadığından, bana saldırmak için hiç bir fırsatı kaçırmayacağına emindim.

Kuzey başlayın emrini verdiğinde, hareket etmeden Batı'nın ilk hamlesini yapmasını bekledim.

İlk hamleyi yapmaya çekindiğimi düşünmüş olacak ki, dalga geçer gibi sırıtarak aramızdaki mesafe bir kol boyu kalana kadar yanıma yaklaştı. Gardını aldıktan sonra kum torbasına vurur gibi, ardı ardına yumruklarını yüzüme doğru salladı. Ben de hızlıca gardımı alarak Batı'nın yumruklarını savuşturmaya başladım.

Eli, Doğu'nun elinden daha ağırdı. Yumrukları yüzüme gelmesin diye hızlı hareketlerle kaldırdığım kollarım, onun vuruşlarıyla sert darbeler almaya başladı. Biraz geriye gidip nefes almam gerekiyordu. Bir adım geri atarak Batı'nın vuruşlarından kaçtım.

Batı kaçışımı yanlış yorumlamış olacak ki sırıtarak "Ne oldu lupam, dövüşü bırakıyor musunuz? Yenilgiyi kabul mü ettiniz yoksa?" diye alaycı bir şekilde sordu.

"Beni hiç tanımıyorsun Batı, ben hiç bir dövüşten kaçmam." Kendimi gülle gibi onun üzerine fırlattım.

Batı'ya bütün gücümle çarptığım için, ikimiz birlikte sert bir şekilde yere düştük. Şu anda Batı'nın üzerinde boylu boyunca uzanıyordum.

Öte yandan, başı çok sert bir şekilde yere çarptığı için durumumuza birkaç saniye gecikmeyle tepki verdi. Üstünlük sırası bendeydi ve bu fırsatı değerlendirmek zorundaydım.

Batı'nın bana yaptığı gibi arka arkaya yumruklarımı yüzüne indirmeye başladım. Sert yumruklarım nedeniyle gözü morarmış ve patlayan kaşından akan kan her yerini kan içinde bırakmıştı. Geçte olsa kollarını yüzünün önüne tutarak, vuruşlarımı perdelemeyi başardı.

İşini hemen bitirmem gerekiyordu. Ayağa kalkarsa boy, kilo ve güç avantajıyla kolayca benim hakkımda gelirdi.

Yumruklarımdan yüzünü korumak için perdelediği kollarından tuttum ve iki yana doğru bastırdım. Bu hamlemle Batı'nın yüzüyle benim aramda, hiç bir engel kalmamış oldu.

Biraz önce yumruklarımla yaptığım işi, bu sefer kafamla yapmaya başladım. Arka arkaya kafamı Batı'nın suratına geçirdim.

Batı ellerini kullanamadığı için gövdesini yukarı kaldırarak, at gibi beni üstünden atmaya çalıştı. Beni yere düşürmeyi başarırsa üstünlük ona geçerdi, hemen bileklerini bıraktım ve seri bir şekilde ayağa kalktım.

Ayağa kalkar kalmaz Batı'ya fırsat vermeden vücudunun her yerine rastgele tekmeler atmaya başladım.

Her zaman ayak vuruşlarım, yumruğuma göre daha güçlü olmuştu.

Tekmelerimin bir iki tanesi yanlışlıkla Batı'nın bacaklarının arasına denk gelmişti. Batı hassas yerinin üzerini eliyle kapattı ve yerde cenin şeklini aldı.

Artık bu şartlarda daha fazla dövüşe devam etmenin bir anlamı yoktu. Dövüşü bitirip çevremdekilere baktığımda, herkesin derin bir sessizlik içinde beni izlediğini fark ettim. Kuzey, Batı'nın durumuna acıyan bakışlarla baktı. Bana "Sen kazandın," dedi.

Batı'yı daha fazla utandırmamak amacıyla hemen alanı terk ettim ve duş almak için odama çıktım.

🐺🐺🐺🐺🐺

Duştan sonra üstüme bir şey giymeden yatağa uzandım. Bugün yaptığım antreman beni biraz yormuştu, bu yüzden bir yarım saatimi dinlenmeye ayırmaya karar verdim. Gözlerimi kapattım ve yorgun bir şekilde uykuya daldım. Bir süre sonra gözlerimi açıp saate baktığımda yaklaşık iki saattir uyuduğumu gördüm.

Uyanır uyanmaz ilk aklıma gelen Batı olmuştu. Dünkü dövüş bittiğinde Doğu'nun yüzünü ve kendi burnumu iyileştirmiştim. Bugün Batı yüzüne ve vücuduna çok fazla darbe almıştı. Üstüme giyinip Batı'nın iyileşmesine yardımcı olursam, kendimi daha iyi hissedecektim.

Altıma bir tayt, üzerime salaş bir tişört giyerek çaprazımda kalan odaya gittim. Kapıyı çaldım ve içeriden ses gelmesini bekledim. Duyularım bana Batı'nın içeride olduğunu söylüyordu.

Kapıyı yavaşça araladığımda bütün lukoiler gibi Batı'nın da yatakta çıplak bir şekilde uyuduğunu gördüm. Yanına yaklaşıp suratına baktım, çok kötü görünüyordu. Ellerimi suratının en kötü görünen yerine koyup aklıma Batı ile geçirdiğimiz güzel anları getirdim.

Elimden yayılan sıcaklık Batı'nın yüzünü iyileştirmeye başladı. Yüzü tamamen iyileşince vücudunu inceleyerek moraran başka yerleri var mı diye bakmaya başladım. Cinsel organı da güçlü tekmelerimden nasibini aldığı için kötü görünüyordu. Batı'nın cinsel hayatının bitmesine sebep olmak istemezdim. Elimi üzerine koyup ısınmasını bekledim. Avucumdan yayılan sıcaklık hemen tenindeki morlukları iyileştirmeye başladı. İyileşen morluklarıyla birlikte elimin altındaki organı da sertleşmeye başladı.

Tam elimi daha fazla bekletmeden çekmeyi düşünüyordum ki Batı uyanarak boğuk bir sesle, "Umay ne yapıyorsun?" diye sordu. Ona cevap vermek üzereyken kapı aniden açıldı, "Kendini daha iyi hissediyor musun?" diye soran Kuzey içeri girdi. İkimiz de dönüp Kuzey'in yüzüne şaşkınlıkla baktık.

Kuzey, karanlık bir ışıkla parlayan gözleriyle Batı'nın sertleşen organına ve benim şaşkınlıktan geri çekmeyi unuttuğum elime baktı."Daha iyi hissettiğin belli oluyor." Kapıyı sertçe kapatıp dışarı çıktı.

Masum bir düşünceyle yaptığım iyiliğin sonu felaket oldu.

Sürünün Lupası (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin