Kabus

29.8K 1.7K 108
                                    

"Umay, kabus görüyorsun uyan."

Kuzey'in beni yatağımdan kaldırıp sıkıca sarılması sayesinde gördüğüm kabustan kurtulmuştum. Kuzey bir eliyle beni yatıştırmaya çalışarak terden ıslanmış saçlarımı okşuyor, diğer eliyle de göğsüne sıkıca bastırarak güvende hissetmemi sağlıyordu.

Sakin bir sesle beni rahatlatmaya çalıştı. "Yanındayım, sadece kötü bir rüya gördün. Gördüklerin gerçek değildi."

Onun orman kokusunu derin bir şekilde içime çektiğimde artık kendimi daha iyi hissediyordum. Kısık ve titrek bir sesle "Kuzey, rüyamda çok kötü şeyler gördüm," dedim.

"Onu attığın çığlıklardan anladım zaten. Beni de uykudan o çığlıklar uyandırdı. Sana kötü bir şey olduğu korkusuyla odamdan buraya nasıl geldiğimi tahmin bile edemezsin."

O an bir şeyin farkına vardım. Kuzey'le ikimiz yatakta çıplak bir şekilde birbirimize sıkıca sarılıyorduk.

Biz lukoiler olarak sıcakkanlı yaratıklardık ve kolay kolay üşümezdik. Yatakta yatarken de üzerimize bir şeyler giymek bizi oldukça rahatsız eder, uyumayı zorlaştırırdı..

İçinde feromonlar olmadığı sürece sık sık şekil değiştirmek zorunda kalan lukoilerde, çıplaklık sürü içinde doğal karşılanırdı. Ama şu an Kuzey'le içinde bulunduğumuz samimi durum, bana hiç doğal gelmiyordu, hatta oldukça müstehcen gelmişti. Belki bu şekilde hissetmemin sebebi eş adaylarım içinde, içimde tuhaf duygular uyandıran tek kişinin Kuzey olmasıydı.

Kuzey sanki ne düşündüğümü hissetmiş gibi kollarını gevşetti ve bana yatağa geri uzanmam konusunda yardımcı oldu. "Hadi yatağına uzan da, neler gördüğünü bana da anlat."

O da benimle birlikte yatağa uzandı, beni göğsüne çekip sıkıca sarıldı. Bir yandan da eliyle yuvarlak daireler çizerek sırtımı okşuyordu. Dokunuşları çok rahatlatıcıydı. İlk defa yatağımda bir erkekle birlikte sarmaş dolaş yatıyordum. Bu erkeğin esmer, uzun boylu ve kaslı olması duyduğum memnuniyeti arttırıyordu. Aklıma gördüğüm kabus gelince korkudan titreyerek anlatmaya başladım.

"Rüyamda dolunay gecesini gördüm Kuzey. Dolunay olduğu zaman buna çocuklar da dahil, bütün sürü ormanda avlanmaya çıkarız. O geceyi de ormanda kurt formunda geçiririz, bunu sen de biliyorsun zaten."

O an Kuzey saçlarıma tüy gibi yumuşak bir öpücük bıraktı. Yaptığı bu hareket beni anlatmaya devam etmem konusunda cesaretlendirdi.

"O gece avlanmaya çıktığımızda bizi ormanda bekleyen büyük bir tehlike vardı."

İçime derin bir nefes çekerek, "Avcılar," dedim. "Rüyamda dolunay gecesi kan kokusunu kullanarak, hepimizi ormanda bir araya topluyorlardı. Çok kalabalıklardı. Ellerindeki tüfeklerle, gümüş kurşun kullanarak hepimizi tek tek avlıyorlardı. O gece bütün sürü, buna siz de dahilsiniz, öldürülüyordunuz. Silahlarında gümüş kurşun kullandıkları için hiç birinizi iyileştiremiyordum. Bütün orman sürünün kanıyla kırmızıya boyanmıştı. Ben gördüklerim yüzünden paniğe kapılıyor ve onlara karşılık veremiyordum, beni de esir alarak yanlarında götürüyorlardı."

Konuştuğum süre boyunca Kuzey hiç araya girmeden beni sonuna kadar dinlemişti. Ana hatlarıyla anlatacaklarım bittiğinde aramızda uzun süren bir sessizlik oluştu. Kuzey düşüncelerini toplayınca beni her zaman etkileyen ses tonuyla konuşmaya başladı. Ben bu arada başımı onun belirli aralıklarla inip kalkan göğsünden ayırmadan, düzenli bir şekilde atan kalbinin sesini dinliyordum.

"Aklıma Doğu'nun ay taşı hakkında söyledikleri geldi. Hatırlıyorsan taşın kehanet gücünü arttırdığını söylemişti. O yüzden hiç bir şeyi riske atamayız. Gördüklerinin iki gün sonraki dolunayda gerçekleşeceğini düşünerek hareket etmeliyiz."

Kuzey'in kararlı bir tonda söylediği sözler bu işte yalnız olmadığımı hatırlatarak beni rahatlattı.

Başımı yasladığım göğsünden kaldırdım ve onun beni etkileyen siyah gözlerinin içine baktım. "Bizimkiler nerede? Onlara da gördüğüm kabusu anlatmalıyım."

"Onlar da benim gibi senin attığın çığlıkları duyunca koşarak odana geldiler. Uyanır uyanmaz üçümüzü birden karşında görünce korkarsın diye ikisini odasına geri gönderdim."

Kuzey konuşmasını bitirince eliyle başımı hafifçe bastırarak tekrar göğsüne geri yatırdı.

Sözleri merakımı gidermişti, o yüzden konuya geri döndüm. "Yani boynuma taktığım ay taşı kolye yüzünden mi, bu kabusu görmüş olabilirim?"

"Evet. Konu sürünün geleceği olunca, hiçbir şeyi riske atmayıp önlemimizi almalıyız. Sen şimdi biraz daha uyu, ben bu durumun meydana gelmesini engellemek için neler yapabiliriz diye biraz düşünmek istiyorum."

Sürümün geleceği söz konusuyken rahat bir şekilde yatakta yatıp uyuyamazdım. Başımı Kuzey'in göğsünden kaldırıp yatakta dizlerimin üzerine durdum.

Kuzey'i beni yapacağı plana dahil etmesi için ikna etmek amacıyla gülümseyerek " Planı beraber yapalım. Ben bu sürünün lupasıyım," dedim.

O da dizlerinin üzerinde doğrulup bana cevap verdi. "Geçici olsa da şimdilik ben de bu sürünün fenririyim."

Kuzey'in yatağımdaki bu duruş şekli dikkatimi onun muhteşem görünen kaslı vücuduna çekti.

Dizleri üzerinde otururken iki eliyle yataktan destek aldığı için, kol kasları iyice gerilmiş ve kalın kollarındaki damarlar daha belirgin hale gelmişti. Erkeklik organı bu oturuş şekli yüzünden yer çekiminin de etkisiyle kendine aşağı doğru bir yön çizmişti. Her gün çıplak bir sürü kurtadam görüyordum ama şimdiye kadar hiç birinin vücudu beni bu kadar çok etkilememişti. Çok dikkat çekici göründüğü için bakışlarım oraya kitlenmişti. Hipnotize olmuş gibi gözlerimi orasından ayıramıyordum.

Kuzey bakışlarımı, cinsel organının üzerinde sabit tuttuğumu görünce, içine derin bir nefes çekip ismimi uzatarak bana, "Umayyyy," diye seslendi. Onu duymama rağmen gözlerimi baktığım yerden çekemedim, çünkü gittikçe kalınlaşarak büyümeye başlamıştı.

Yine de bakışlarımı bu ilgi çekici görüntüden ayırmadan "Efendimmm," diye ona cevap vermeyi ihmal etmedim.

Kuzey boğuk bir sesle konuşmakta zorlanarak "Umay belki farkında değilsin ama şu anda güçlü bir şekilde feromon salgılıyorsun," dedi.

Ne demek istediğini anlamadığım için yaptığı açıklamaya devam etmesini istedim. "Yani?"

Vücudumun sırayla ürperen yerlerinden, Kuzey'in bakışlarının dolgun kalçalarımda ve yuvarlak göğüslerimde dolaştığını hissettim.

Kuzey titreyen, boğuk sesiyle "Yani bu salgıladığın hormonla beni birleşmeye davet ediyorsun," dedi.

Artık Kuzey'in bana ne söylemek istediğini çok net bir şekilde anlamıştım. Gözlerimi kocaman açarak, değişmeye başlayan siyah gözlerinin içine baktım. İnsan formundaki kurt adamların gözleri sadece bir dişiyle çiftleşmeye başlayacakları zaman değişime uğrardı.

Altta kalmak istemediğim için Kuzey'in sözlerine itiraz ettim. "Bunu yapmıyorum."

Kuzey diliyle muhteşem kalınlıktaki dudaklarını yaladı. "Yapıyorsunnn," diyerek kelimeyi uzatarak söyledi. "Şu an senin üzerine atlamamak için kendimi zor tutuyorum."

Cinsel organına kaçamak bir bakış attığımda, ilk baştaki halinden daha büyük, kalın ve dik göründüğünü fark ettim. Buna istemeden salgıladığım feromonlar yüzünden, ben mi sebep olmuştum yani?

Bir an önce kendimi bu tuhaf ortamdan kurtarmam gerekiyordu. Saçlarımı zarif bir baş hareketiyle geriye doğru attım ve yataktan sıçrayarak kalktım. Bu arada boynumdaki beyaz ay taşı kolye, mavi parıltılar saçarak parlamaya devam ediyordu.

Kuzey'in gözlerinin içine bakmadan "Sen odana gidip üzerini değiştir istersen. Ben de banyodaki işlerimi halledince aşağıya inerim. Sonra bizimkileri de çağırırız, hep birlikte bir toplantı yaparız."

Arkamdan atlı kovalıyormuş gibi koşarak banyoya sığındım.

Sürünün Lupası (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin